S. Bahattin YAŞAR |
|
Meydanı negatif insanlara bırakmayalım |
Bir adama, ‘kırk gün deli desen, deli olur’ derler, ya da ‘fena bir adama, ‘iyisin, iyisin’ desen iyileşmesi; iyi bir adama da, ‘fenasın fenasın’ desen fenalaşması, görülen vakıalardandır’ denir. O zaman, muhatabımızı, (yani bu muhatap eş, çocuklar, öğrenciler, personel de olabilir) iyileştirmek de, fena hale getirmek de bizlerden kaynaklanıyor. Yani fenalaştırma kabiliyetimiz de iyileştirme kabiliyetimiz de mevcut. Peki bu potansiyeli daha çok hangi yönde kullanıyoruz? ** Bizim de, ‘Pozitif Pencere’ isimli çalışmamızdan sonra, adımız neredeyse ‘pozitif adam’a çıktı. Artık, adımız çıktı pozitife, inmez negatife. Yani pozitif düşünceler, pozitif duygular ve pozitif davranışlar içinde olduk diye, bizim üzülme, bizim moral bozukluğu yaşama, negatifleşme hakkımız yok mu oldu? Geçenlerdeydi, biraz kendime vakit ayırma ihtiyacı hissetmiş ve zaman zaman takıldığım derin beslenme mekânlarımda sessiz yürüyüşler yapıyordum. Bu bir anlamda ne çok güzel olan ve ihtiyaç duyulan iç yürüyüşler… Yanıma yaklaşan dost, ‘Hayırdır, pozitif bir adama böyle duruşlar yakışır mı? Pozitif insan dediğin… diyerek epeyce bir nasihat çekti…” Ben de, içten dinledim ve ‘haklısın’, ‘haklısın’ diyerek, cümlelerinin boşa gitmediğini ona hissettirmeye çalıştım. ** İnşallah bunlar duâ hükmüne geçer de şahs-ı maneviye yakışır, pozitif bir insan oluruz. Kusursuz olan şahs-ı maneviye lâyık olabilmek için, doğrusu elimizden geleni yapmakla ve kesinlikle nefsimizi temize çıkarmadan sürekli emmare olan nefsi terbiye içinde olmamız en büyük duâmız. Tabiî ki, böyle bir tanımlanmaya binler şükür. Benim bütün mü’min kardeşlerim böyle bir tanımlamayı hak ediyor. Onların yanında Rabbim bize de hem kendi içimde hem de dış dünyaya karşı pozitif bir insan olmayı nasip etsin. Yoksa, ne kadar kusurlara alude olduğumuzu bilmiyor değiliz. Ama pozitif enerji kaynaklarından beslenen dostlarımızın, pozitif insan tanımlamalarını duâ olur niyazıyla baş göz üstüne kabul ediyoruz. Çünkü negatiflik, önce yaşayana ve taşıyana bir yüktür. Hem de çok ağır bir yük. Gerçekten söylüyorum, Allah böylelere yardım etsin. Kirli düşünce içinde olan bir insanın ne çekilmez bir hale-i ruhiyesi vardır. Böylelerin negatifliği, sadece kendisinde kalmıyor, çevreye de bulaşıyor. Adeta pis kokulu bir varlık gibi gittiği yeri yaşanmaz hale getiriyor. Özellikle de onlarla birlikte yaşayan, birlikte çalışan, birlikte aynı odaları, koridorları paylaşan insanların vay haline! Asıl, vah vah kendi haline! Çünkü biz biliyoruz ki, ‘Kirli düşünce, önce taşıyanı kirletir.’ Vallahi, imkânınız varsa böyle halet-i ruhiyesi bozuklardan uzak durun. ‘Yok, kardeşim ya, nerede o günler’, diyorsanız; o zaman, lütfen onlara duâ edin. Aslında böylelerden uzak olmak değil, belki onlara daha yakın olmak gerekir. Çünkü bir insanın karmakarışık böyle bir düşünce dünyası ile gün geçirmesi ne büyük bir cehennemi azaptır. Zaten kirli düşünceler içerisinde olmak ve kendi kendine, çevresine bu cümlelerden sürekli kurmak ve bundan da için için haz duymak, tam bir hastalık halidir, azap halidir. Bu, daha dünyada iken cehennemi bir halettir. Allah kurtarsın. Siz de eğer, böyle bir insanla yaşıyorsanız, ya da böyle bir insanla çalışıyorsanız; bir hasta insana yaklaşıyor olduğunuzun, çalışıyor olduğunuzun bilincinde olmanız gerekiyor. Ve kendinizi psikolojik olarak korumaya almalısınız. Yoksa siz de gidersiniz alimallah. Bunun da yolu, psikolojik hasta insanlarla birlikte yaşamanın sağlıklı koridorlarını bilmek ve bulmaktır. Psikiyatri alan uzmanları ve onların yazdığı kitaplar bu karşı savaş stratejisinden başka bir şey değildir. ** Yani annenizin, babanızın, eşinizin, çocuğunuzun hasılı birlikte yaşadığınız insanların halet-i ruhiyesinin sağlıklı olmadığı kanaati taşıyorsanız, buna karşı seyirci olmak doğru değildir. Evet, onları dışlamak, onlardan uzak durmak da sağlıklı değildir. Ama, onların durumlarını daha doğru algılamak ve daha doğru adımlar atmak için bir çaba içinde olmak gerekmektedir. Hatta gerektiğinde uzman yardımı almak aklın gereğidir, bu da yine bilgi ile olacak bir şeydir. Bu, hem muhatap olduğumuz insanlar için, hem de muhatap olan bizler için kaçınılmaz derecede önem arz eder. Belki bu alan okumalarımız bizi psikiyatr yapmayacaktır, ama aklın yolu bir olduğu için doğru adımlar atmayı sonuç verecektir. Elbette sağlıklı aileler, sağlıklı bir toplum için, sağlıklı bireylere ihtiyaç var. Bu da yine birbirinin problemlerine, birbirinin neşesine duyarlı insanlarla kazanılacaktır. Netice itibariyle, negatif insanlar da hayatın bir gerçeği. Ama pozitif insanlar gerek nitelik ve gerekse nicelik olarak baskın olursa, negatiflerde pozitif atmosferin etkisinde pozitifleşeceklerdir. Yoksa, eğer yaşanılan ortam negatiflere terk edilirse, pozitifler de bir müddet sonra negatifleşeceklerdir. Onun için ailede, iş yerlerinde, eğitim ortamlarında, toplumda güçlü, yüksek enerjili pozitif insanlara ihtiyaç var. Çünkü pozitiflik artarsa, negatiflik azalacaktır. 01.11.2010 E-Posta: [email protected] |