Nejat EREN |
|
Bir hidayet hikâyesiyle ‘Yeni Dünya’ya veda |
Amerika’ya otuz beş günlük hizmet ziyaretimiz, geçen Salı günü akşam saatlerinde kazasız, belâsız ve çok mutlu bir şekilde sona erdi, Rabbime sonsuz şükürler olsun. Şu anda artık sizlerin arasındayız. Anavatanda ve yuvamızdayız Elhamdülillah! Çok güzel hatıralarla döndük. Öncelikle, Türkiye için, daha önceden yaptığımız plan gereği, üç haftaya yakın bir zaman içerisinde on beş ili ve bu illerin bir çok ilçesini içine alacak, faydalı olacağına inandığımız bir “hizmet turu” programı yaptık. Önceden haber verdiğimiz ve gazetemizde de yayınlanmaya başlayan programlar çerçevesinde sizlerle detaylarını paylaşacağız İnşallah. Ama Amerika seyahatimizin son gününden bir gün önce; çok garip ve oldukça etkili, ibretli ve mutlu bir hidayet haberiyle gözyaşlarına boğulduk. Çok değişik ve güzel bir final oldu. Bizi bu kudsî hizmet için bu ülkeye dâvet eden ve en güzel şekilde misafir edip ağırlayan değerli ilim ve dâvâ adamı Prof. Dr. Süleyman Ağabeyin kayınvalidesi, seksen iki yaşındaki İspanyol asıllı Manuele Hanım şehadet getirerek Müslüman oldu! Elhamdülillâh. Ailenin bütün fertleri başucunda toplanarak bu hidayet anını birlikte yaşadılar. Hikâye uzun. Ama Kurter ailesinin fertlerinden dinlediğimiz kısa bölümünü sizinle paylaşalım: Manuele, İspanyol asıllı. Teksas’ta doğup büyümüş, ama daha sonra bu şehre yerleşmiş. Dokuz çocuğu var. Beş kız, dört erkek. En yaşlıları da Süleyman Ağabeyin eşi, çok değerli, gayretli, müdakkik, şefkatli Havva Ablamız. Manuele Hanım, vaktiyle, kızının Müslüman olmasına ve Müslüman bir erkekle evlenmesine çok karşı çıkmış. Yıllarca bu duruma tavır koymuş. Ama Risâle-i Nur’un verdiği dersle bu mutlu çift annelerinin yüreğini kırmamış, onu incitmemiş. Zaman ve zemine göre de kendi inançlarını savunmayı, annelerinin de kendileri gibi Müslüman olmasını arzu edip dozajını kaçırmadan “tebligâta” devam etmişler. Nihayet Manuele Hanım yaşlanmış ve hastalanmış. Bakıma muhtaç bir hâle gelmiş. Bu halinde ona dokuz çocuğundan yine Müslüman kızı Havva Hanım el uzatmış. Eşi Süleyman Ağabeye de: “Her ne kadar annem Hıristiyan da olsa, benim annemdir. Diğer kardeşlerim bu bakıma muhtaç anında ona bakmıyorlar. Bir Müslüman olarak annem olduğu için onu evimize getirip bakmak bana bir vecibedir. Ben anneme evimde bakmak istiyorum” demiş. Süleyman Ağabey de tereddütsüz bunu kabul eder ve kısa bir zaman önce yaşlı anneyi eve getirirler. Kurter ailesinin burada bizzat gördüğüm ayrı ve farklı bir özelliği ise, hepsi Müslüman olmanın yanında tamamı da “ehli hizmettir” mâşâallah. Buna bizzat yakînen şahit oldum ve takdir ettim. Süleyman Ağabeyin dört erkek çocuğu var. Bunlardan, evin ikinci büyük oğlu olan ve küçük yaşta bir zehirlenmeden dolayı zihinsel rahatsızlığı bulunan çok saf ve temiz ruhlu Hasan kardeşimiz, geldiği günden beri hem anneannesinin sağlığına çok iyi bakıyor, hem de ondan ısrarla bir talepte bulunuyor: Anneannesinin şehadet getirmesi ve birlikte cennete gitmeleri. Yani Hasan âhir ömründe anneannesinin imana gelmesini ve cehenneme gitmemesini canı gönülden arzu etmektedir. Anneannesi de bu tatlı ve candan torunun ısrarlarına fazla dayanamaz. Ve 24 Ekim 2010 Pazar günü, yani beş gün önce, Müslüman olan kızını, damadını ve bütün torunlarını başına çağırarak kendi arzusuyla “Şehadet getirmeye” karar verir ve ailenin hepsini başına toplayarak mutlu sona erişir. İşte Süleyman Kurter Ağabey, 82 yaşındaki kayınvalidesinin Müslüman oluş mutluluğunu yaşayarak benimle birlikte Türkiye’ye geldi. Gerçekten bu hadise, bu gezinin en önemli bir sürprizi oldu. Aile müthiş ve çok büyük bir mutluluk yaşadı! Otuz seneyi aşan dinî tebliğatın neticesi böyle mutlu bir sonla noktalanmış oldu. Bu tabloyu da yaşayarak çok büyük bir moralle Türkiye’ye geldik Elhamdülillah! Süleyman Ağabeyi ve değerli eşi Havva Hanım başta olmak üzere bütün ailesini tebrik ediyor; daha nice yeni “hidayet” haberlerini yaşamak ve duymak ümit ve temennisiyle diyoruz. 29.10.2010 E-Posta: [email protected] |