Halil USLU |
|
Hizmetin neticesi bilinmez |
Umuma ve topluma konuşmalarda kelimelerin hangi kalb ve akılda yer yaptığını idrak edemeyiz. Karambolden gelen alkışlar da aldatabilir. Rüzgârlı havalarda toprağa atılan tohumlar gibi. Tarla büyük, tohum küçük. Kaldığı ve yerleştiği menfezi, yeşerdikten sonra idrak ediyor ve görüyoruz. Hâsseten rızâ-i Bârî’nin gaye-i hedef alındığı müstesna hizmetlerde harika meyveler zaman seylinde alınmış ve alınmaktadır. Aslında 87. yılını idrak ettiğimiz bu Cumhuriyet haftasında “Cumhuriyetin içi, dışı ve müsbet hareket” başlıklı makale yazacaktım; fakat hem Vanlı olduğum, hem de Van’da unutulmaz ve hâlen devam eden hizmetlerin neşv-ü nemâsında kaldığım ve geçtiğimiz haftalarda deruhte edilen “Bediüzzaman Resim Sergisi”nde husule gelen gelişmelerden kendimi kurtaramadığımdan bu makaleyi yazıyorum. Bu makale de aslında cumhuriyetin gerçek mânâdaki temel direkleri mesabesindedir. Çünkü Cumhuriyet resimden ibaret değil, toplumun kendine mâl ettiği bu cumhurî sistem ancak cumhurla, yani milletin benimsemesi ile kaim ve daimdir. Bu da ancak yetişecek münevver gençlerin istikbale hâkim olması ile mümkün olacaktır. Bu itibarla 73 milyonda her hisse sahibi gibi hissedarlığımızın manevî mesuliyetini bilerek ve onun idrakı içinde hareket edilecektir. Harekette de bereket olacaktır. Düşünelim, Türkiye’de bu eğitim ve öğretim yılında 70 bin küsur ilköğretim, lise ve dengi okullarda 15 milyon, üniversitelerimizde ise 3,5 milyon civarında gencimiz okumaktadır. Birkaç yıl sonra Türkiye’nin mukadderâtı, cumhuriyet bu çocuklarımızın elinde olacaktır. 2008-2009 yılının eğitim-öğretim yılının son aylarında, Van “Münci İnci Bilişim Anadolu Lisesi”nde ve geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında ise vefakâr kardeşim Ramazan Çelik, Millî Eğitim Müdürümüz A. İ. Sayılır ve eğitimci İsmail Öngel Beylerin gayretleriyle “Vali Haydar Bey, Anadolu Öğretmen ve Abdurrahman Gazi” liselerindeki konferans salonlarında liseli kardeşlerimize, TBMM’nin 7.11.1996 tarihinde çıkardığı 4207 sayılı yasa ve yine TBMM tarafından 2008 yılı itibarıyla bu kanuna yeni ilâveler yapılarak AB standartlarına göre 5727 sayılı yasaların ve âyet ve hadislerin ışığında gençlere o tarihlerde muhatap olmuştuk. Neticesi kalplerin ve akılların sahibine aittir. Bundan birkaç ay önce Ankara’da Kızılay-Maltepe güzergâhında bürokrat kardeşlerimiz ile yürürken, koltuk değnekleriyle yürüyen bir liseli kız babasına bizi göstererek gülümsüyordu. Yanlarına yaklaştık, sorduk, konuştuk. ”Hocam, sizi Van’daki sigara ile ilgili verdiğiniz konferanstan tanıyorum, babama gösterdim. Düştüm, kalça kemiğim 3 yerden kırıldı, onun için Ankara’dayız, sizi unutmuyoruz, vs.” dedi. Fedakâr kardeşlerim onlara telefonlarını verdiler, araştırdılar, yardım ettiler. Şifa bulup Van’a dönmüşler. İki hafta önceki “Bediüzzaman Resim Sergisi”ne, aynı okullarda bizleri dinleyen genç arkadaşlarını da alarak gelmiş ve bizim konferansın içinde yeni suâller sordular. Onlara Risâle-i Nur şemsiyesi altında irticâlen nakillerle cevaplar verdim. Sohbetimizde kendisinin ve 25 arkadaşının o konferanslardan sonra sigarayı bıraktıklarını, Bediüzzaman Hazretlerini “Hilâl-i Ahdar” kurucu üyesi olduğundan dolayı sevdiklerini, onun için bu sergiye geldiklerini ve bizi bulduklarını söylediler ve dinlediler. Nereden nerelere geliniyor? Bunun için, hizmetin küçüğü büyüğü olmaz, hizmet hizmettir... Lillâhilhamd bu minvâl üzere, uzun yıllar buğday ve arpa tohumunu ve günde 2170 defa sıçrayan mübarek serçe kuşunu geçmeye çalışıyoruz. Fakat şevke ve inşiraha muhtaç bizler, söylenen sözlerden hissedar gençleri gördükçe, tekrar yeni bir azim ve şevk ile yolumuza, kervanımıza, söz ve sergilerimize, ders ve sohbetlerimize, konferans ve seminerlerimize devam etmekteyiz. Bu mânâdaki şahsiyetlerin verimli çalışmaları ve gençlerin münevver hâle gelmesi ile hizmet beka bulacak ve meyvedar olacak. Türkiye’miz ve âlem-i İslâm meşrû zeminlerde fikr-i hürriyet içinde, asr-ı hâzırda bir nevî Asr-ı Saadet’in gölgesini bulacaktır ümid ve inancındayım. 29.10.2010 E-Posta: [email protected] |