Sami CEBECİ |
|
Rahmet yüklü bulutlar |
“O Rabbin ki, yeryüzünü size bir döşek, gökyüzünü bir kubbe yaptı. Gökten de bir su indirip onunla türlü meyvelerden ve mahsullerden size rızık çıkardı. Öyleyse bile bile Allah’a eş ve ortak koşmayın.” (Bakara Sûresi: 22) “Rüzgârı rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen de O’dur. Biz gökten de tertemiz bir su indirdik.” (Furkan Sûresi: 48) “O Allah ki, gökten belli bir ölçüde su indirir. Sonra onunla ölmüş bir beldeyi diriltiriz. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız.” (Zuhruf Sûresi: 11) Kur’ân-ı Kerim, gözümüzün önünde cereyan ettiği halde, ülfet ve ünsiyetten dolayı göremediğimiz bir çok hakikati nazarımıza sunuyor. Basit ve sıradan telâkki ettiğimiz mu’cize olaylara dikkatimizi çekiyor. Bahsi geçen âyetler gibi nice âyet başımızın üstünde dolanıp duran rahmet yüklü bulutlara, yağan yağmur ve karlara bakmamızı emrediyor. Allah namına olan bu bakış hem ilim, hem de tefekkür ibâdeti oluyor. Kâinata ve olaylara mânâ-yı harfiyle, yani Allah hesabına bakma alışkanlığını bizlere kazandıran Bediüzzaman Hazretleri, bulut ve yağmurlara da bu nazarla baktırır. “Zemin ile asuman ortasında muallâkta durdurulan bulut, gayet hakîmâne ve rahîmâne bir tarzda zemin bahçesini sular ve zemin ahalisine âb-ı hayat getirir ve harareti, yani yaşamak ateşinin şiddetini tadil eder ve ihtiyaca göre her yerin imdadına yetişir.” (Şuâlar: 175) Okyanuslardan, deniz, nehir ve göllerden semâya yükselen su buharı, muhtelif isimlerdeki bulutları oluşturur. Stratus, Cumulus ve Sirrus tipli asıl bulutlarla, bunların bileşenlerinden oluşan yüzlerce bulut türleri ortaya çıkar. Yeryüzünden ve çöllerden atmosfere yayılan toz partiküllerinin yanı sıra, denizlerden yükselen buharlaşma içindeki tuz kristallerinin çekirdekliğini yaptığı yağmur damlacıkları, tıpkı ana rahminde bir çocuğun yaratılması gibi, bulutların içinde Yüce Kudret tarafından yaratılır. Soğuk havanın etkisiyle yoğunlaşan yağmur taneleri, belli bir ölçü ve nizam dahilinde yeryüzüne inmeye başlar. Aynı elektrik yüküne sahip buluttan aşağıya inen yağmur taneleri de aynı elektrik yüküne sahip olduğundan birbirlerini iterler. Allah’ın koyduğu bu kanun gereği, tanecikler birbirine çarpıp birleşip zararlı kütleler haline gelemezler. Hem her birisine vazifeli melekler tarafından onların fıtrî tesbihleri, melek diliyle Allah’a takdim edilir. Semâdan yere düşen her cisim, yerçekiminin tesiriyle düştükçe düşme hızı artarken, havanın kaldırma kuvveti denilen başka bir İlâhî kanunla yağmur tanelerinin hızı dengelenir ve terminal hız denilen sabitleşmiş bir hızla yeryüzüne düşerler. Böylece hiçbir şeye zarar veremez hâle getirilirler. Onunla yeryüzündeki bütün bitkiler canlanır, insan ve hayvanların ihtiyacı karşılanır. Rahmete vesile olduğu için yağmura “Rahmet” denilir. “Demek, bu tecessüm etmiş ayn-ı rahmet olan yağmur, ancak bir Rahman-ı Rahim’in hazine-i gaybiye-i rahmetinde yapılıyor ve nüzulüyle ‘İnsanlar ümitsizliğe düştüklerinde yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan da O’dur’ âyetini maddeten tefsir ediyor.” (Şuâlar. 179) Yeryüzünün yüzde yetmişini okyanuslar ve denizler teşkil eder. Tıpkı insan vücudunun yüzde yetmişi su olduğu gibi. Tuzlu su olan denizlerden atmosfere yükselen su buharı, yağmur şeklinde yeryüzüne indiğinde tatlı su olur. Sanki, semâda bir su arıtma tesisi varmış gibi. Ne kadar hayret verici bir durumdur bu! Suudi Arabistan ve İsrail gibi suyu kıt memleketler çok büyük masraflarla deniz suyunu içilir hâle getirmeye çalışıyorlar. Allah (cc) hiç masrafsız bize arıtılmış tertemiz bir su gönderiyor. Buna şükretmeyecek miyiz? Her saniye yeryüzünden semâya on altı milyon ton su buharı yükseliyor ve aynı miktarda semâdan yeryüzüne yağmur indiriliyor. Öyle bir sistem ve denge kurulmuş ki, bütün insanların aklı tek bir akıl olsa, bu nizamın bütününe akıl erdiremezler. Bu muhteşem nizama ve o nizamı kuran Yüce Kudret’e hayran olmayacak mıyız? “Allahü Ekber” diyerek O’na olan minnettarlığımızı ve kulluğumuzu arz etmeyecek miyiz? Evet, imanı sayesinde hakikî insan olan mü’minler, etrafında cereyan eden olaylara ve varlıklara bu gözle bakarlar ve o sonsuz kudretin sahibi olan Allah’ın huzurunda huşû ile secdeye kapanırlar. 27.10.2010 E-Posta: [email protected] |