Raşit YÜCEL |
|
Bir Abdullah Battal vardı |
O bir emekli savcı idi.Tam bir Osmanlı beyefendisi idi. Yıllar boyu hep takdir edip, yanında elden geldiği kadar edebimi muhafaza etmiştim. İşte onu geçtiğimiz günlerde Hakk’ın rahmetine uğurladık. Gençlik yıllarında idi. Ankara Hukuk Fakültesi’nde tahsiline devam ederken Risâle-i Nur Talebeleri ile tanışır. Bediüzzaman Hazretlerinin en mümtaz talebesi olan Zübeyir Gündüzalp’in üniversitede vermiş olduğu “Konferans”ı dinleyen bahtiyarlardandı. Okul yıllarından sonra Çorum’un Kargı ilçesinde savcı olarak göreve başlamıştı. Kargı o yıllarda Risâle-i Nur’un hizmetinde çok aktif yerlerdendir. Ve Nurlar Ankara’da matbaalarda basılmaya başlanmıştı. Bediüzzaman Hazretleri Kargı’dan bir Nur Talebesini Ankara’ya yardım için ister. Kargı Nur Talebeleri aralarında istişare eder ve o yıllarda orman şefi olan Sadık Büyükkaragöz bekâr olduğu için gitmek ister ve kabul edilir. Abdullah Battal Ağabey “Eğer Sadık kardeş gitmese idi, ben savcılığı bırakıp gidecektim” demişti bana. Hayatta iken Üstadımızı ziyaret etmiştir. O anları hep taze bir hatıra olarak bizlere zevkle anlatmıştı. Ve 1960 ihtilâlinin ikinci günü Risâle-i Nurlara ilk takipsizlik kararı, bahtiyar insan ve hâlis Nur Talebesi Aldullah Battal’ın onayı ile verilir. Bu kararın sûreti bir gün içinde özel kamyon ile İstanbul’a Bekir Berk’e ulaştırılır. Ertesi gün Van’da mahkemesi olan avukat, bu belgeyi mahkemeye sunar ve heyet bu kararı görünce hayretini gizleyemez: “Bekir Bey, bu belge bir günde size nasıl ulaştı?” demekten kendilerini alamazlar. Bu karardan sonra Abdullah Battal’ın tayini Hakkâri’ye çıkartılır. Zaten daha ötesi yoktur. Yıllarca sürgünden sürgüne gönderilir. Bedüzzaman’ın “Kardeşim, savcılıktan ayrılma“ emrine uyarak, ancak yaş haddinden emekliye ayrılmıştır. Hayatı dolu dolu geçen bir bahtiyardı. Acizane yazdığım makalelerden dolayı beni arar, tebrik ve teşviklerde bulunurdu. Yıllar sonra Kargı’ya gelerek oradaki dostlarını görmek istemişti. Yenge hanımla beraber bundan üç yıl öncesinde adeta son bir veda yolculuğu yapmıştı Kargılılar ile. Bir kaç yıldır çok rahatsızdı. Sağ olsun arkadaşlar son ânına kadar şahsî hizmetlerinde fedakârca gayret gösterdiler. Çok acı çekti. Ziyaretine gittiğimizde oldukça heyecanlanırdı. Ama hayat bu…. O, bu imtihanını çok güzel verdi. Bize örnek oldu. “Önce İman” adlı kitabından yüzlerce insan istifade etti. Aynı zamanda iyi bir hattattı. Cenâb-ı Hak mekânını Cennet eylesin. Her insanın sevdiği ve saydığı müstesnâ bir insandı. Yenge hanıma, oğlu Prof. Dr. Nevzat Beye ve bütün aile efradına başsağlığı diliyorum. Bir yıla yakın hatıralarla dolu makaleleri Yeni Asya’da yayınlanmıştı. İnşâallah bunlar kitap haline gelir de tarihe mâl olur. Ruhun şâd olsun aziz ağabeyim. 18.10.2010 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (27.09.2010) - Bediüzzaman Çorum’da idi (22.09.2010) - Kılıçdaroğlu’nun iyi sözleri |