Her gün düzenli bir şekilde Rusya gündemini takip eden bir kişi ülkedeki yargı kurumlarının çoğunun sanki sadece İslam ve Müslümanlarla ilgili bir şeyi yasaklamaya odaklandıkları gibi bir izlenime kapılabilir. “Terörle mücadele” adı altında, Rusya yargısı en popüler İslami kitapları, broşürleri, kitapçıkları, organizasyonları ve hatta web sitelerini dahi yasaklamakta. Bugüne kadar, Rusya Federasyonu’nda düzinelerce önde gelen İslami kitap, bölge mahkemelerinin çeşitli kararlarına binaen yasaklanmıştır.
Örneğin, sadece 2007 yılı içinde, Rusyalı Müslümanlar dini literatürlerine karşı uygulanan iki büyük yasak dalgasına şahitlik ettiler. 21 Mayıs 2007’de, Koptevsky bölge hakimliğinin gizli oturumunda, Moskova, ünlü İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı’ndan tam 14 eserin Rusça tercümelerini “ekstrem yayınlar” olarak niteledi. İddianame, Rusya Bilimler Akademisi’nin Psikoloji ve Dil Enstitüleri uzmanları tarafından hazırlanan karmaşık sosyo-psikolojik ve psiko-linguistik metin inceleme sonuçları üzerine bina edilmişti.
Mahkeme heyeti kapalı kapılar ardında dâvâyı görüşürken, Aralarında Dinler ve İnsan Hakları Enstitüsü, Rus Bilimler Akademisi, Asya ve Afrika Araştırmaları Okulu, Doğu Araştırmaları Okulu, Vatikan, Avrupa İslam Konseyi, İslam Konferansı Teşkilatı, Malezya Uluslar arası İslam Üniversitesi ve aynı zamanda El Ezher Üniversitesi’nden uzmanların da bulunduğu dünya genelinden bir grup bilim adamı, dinî ve siyasî figür mahkemeye Said Nursi’yi ve eserlerini savunan mektuplar yolladı. Bütün bu bilgin ve siyasetçi, Said Nursi’yi ağız birliği etmiş gibi, farklı dinler ve ırklara mensup insanlar arasında sevgi, uyum ve diyalogu yaymaya çalışan bir barış adamı olarak tarif ediyorlardı. Malezya Uluslararası İslâm Üniversitesinin gönderdiği mektupta şu ifadeler dikkati çekiyordu: “Onun fikirleri kesinlikle herhangi bir radikallikten oldukça uzaktır. Bilakis, o mantıksal olarak insan haklarına ve saygınlığına zarar veren fikirlerin yanlışlığını ispata çalışmıştır. Bir sözünde en çok muhabbete layık olanın muhabbetten başkası olmadığını ifade etmiştir.”
Her ne kadar, bu yüksek rütbeli kişi ve kurumların görüşleri savunma için yeterli ve makul olsa da, ve bunlar haricinde davaya daha bir çok dokümanlar sunulmuş olsa da; ne yazık ki jüri tarafından hepsi görmezden gelinmiş ve Said Nursi’nin kitapları “dinler ve ırklar arası nefreti körüklediği” gerekçesiyle suçlu bulunmuştur.
Mahkemenin bu kararı, Rusya’nın yüzde 15’ini (140 milyonun yaklaşık 20 milyonu) oluşturan Rusyalı Müslümanlar arasında derin bir alarm durumuna sebebiyet vermiştir. Politik, dini ve insan hakları uzmanları Said Nursi’nin kitaplarının yasaklanmasının kötü sonuçlar doğuracağına dair görüş belirttiler. Onlara göre, bu karar en basitinden Rusya’nın uluslararası arenada gözden düşmesine ve rezil olmasına sebep olmuştur. Mahkemenin kararı ilân edildiği zaman, Rusya’nın Asya Kısmı Müslümanları Ruhanî İdaresi Başkanı ve Müftüler Konseyi Eşbaşkanı Nafigulla Ashirov, Said Nursi’nin kitaplarının El Ezher, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı, Rusya’nın da gözlemci statüsünde bulunduğu İslâm Konferansı Teşkilâtı gibi önemli kurumlardan tanınmış isimler tarafından savunulduğu bir ortamda, kararın yankıları ve sonuçlarının oldukça ağır olacağını ifade etti.
Rusya içinde, İslami kitapların yasaklanması bu sırada devam etti. Tam tamına 7 ay sonra, 29 Aralık 2007’de, Federal Tescil Bürosu 2007 yılında Rusya Federasyonu tarafından yasaklanan “radikal” yayınların son listesini yayınladı. Listede 79 kitap bulunuyordu ve içinde Buguruslan şehri (Orenburg bölgesi) Mahkemesi tarafından yasaklanan 16 İslami kitap da bulunuyordu. Bütün bu İslâmî kitaplar, yine aynı şekilde “dinler ve ırklar arası nefreti körüklediği” ve din adı altında üstünlük ve tekelciliği teşvik ettiği gerekçesiyle yasaklandı. Bütün bunlar olurken Rusyalı Müslümanlar kendilerine kaynaklık eden temel kitapların bir mahkeme tarafından “radikal” olarak tanımlanıyor olduğundan haber alma şansı bile bulamamıştı.
Yerel insan hakları örgütleri, Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuddin’in de aralarında bulunduğu önde gelen Müslüman entelektüeller ve Oslo merkezli Forum 18 haber ajansı Rusya’da İslami yayınların kara listeye alınmasını kınadılar. Bu yasağı din özgürlüğü ilkesinin ihlali olarak tanımladılar. www.IslamRF.ru web sitesinde yayınlanan bir röportajında Gaynuddin, listede yer alan İslami kitapların hukuk kurallarına aykırı bir şey içermediğini belirtti. Ravil Gaynuddin şunları söylemişti: “Mahkemeye hiçbir Müslüman uzmanın, imamın, Rusya Müslümanlarının herhangi bir dinsel otorite liderinin çağrılmamış olması absürt ve esef verici bir durumdur. Mahkeme süreci bizim bilgimiz dahi olmadan gizli bir şekilde yürütülmüştür. Kimsenin savunma vermesine imkân tanınmamıştır, dolayısıyla biz bu kararı kabul edilemez buluyoruz.”
Federal liste bu kitapları yazar ismi vermeden sadece kitap isimleriyle tanımlıyordu. Listede çok genel başlıklar bulunuyordu. Örneğin “Hazreti Muhammed’in Hayatı”, “İslâm İnancının Temelleri”, “İslâm’ın temelleri”, “İslâmî Şeriat Dersleri Programı” ve “Çağdaş İslam” gibi başlıklar... Bu güne kadar bu başlıklar altında Rusya’da farklı farklı yazarlar tarafından yazılmış düzinelerce kitap basılmıştır.
Mahkemenin kararına göre, söz konusu yasaklama kararına muhatap taraf oldukları gerekçesiyle sadece bizzat yazar yahut yayınevi tarafından itiraz edilebiliyordu. Fakat bu dâvâda, yazar yahut yayınevlerinin isimleri listelenmemişti ve böylece kimsenin dâvâyı temyize götürmemesi garanti altına alınmıştı. Zaten, Rusyalı Müslümanlar kararı duydukları zaman da, temyiz süresi çoktan geçmişti bile.
Buna mukabil, Ijevsk şehrinden Müslüman bir avukat olan Rustam Valiullin, Rusya Camileri Kuruluşu ile müştereken, Buguruslan şehri mahkemesinin verdiği kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşımıştır. Avukat, dilekçesinde, bu kararla Avrupa Konvansiyonu’nun birkaç maddesinin birden ihlâl edildiğini savunuyordu. Bunlar arasında 6. madde olan “adil yargılanma hakkı”, 9. madde olan “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı”, 10. madde olan “ifade özgürlüğü hakkı” ve de 13. madde olan “etkin iç hukuk yolu hakkı” bulunuyordu.
Aynı zamanda, krizin aşılması adına Rusyalı Müslümanlar tarafından bazı olumlu adımlar da atılmaktaydı. 14-15 Şubat 2008 tarihlerinde, Kazan’da tertip edilen Rusya Federasyonu Müftüler Konseyi’nin toplantısında bu konu detaylıca görüşüldü. Neticede Müftüler, Devlet Başkanı’na, Duma’ya, Başsavcılık Makamı’na ve Rusya Temyiz ve Anayasa Mahkemesi’ne birer dilekçe sundular. Temyiz konusu, Din İşleri Komitesi Yönetici Sekreteri Andrey Sebentsov tarafından tetkik edilmişti. Sebentsov, İslami kitapları yasaklamanın ‘kesinlikle anormal bir gelişme’ olduğunu belirtti ve davanın gözden geçirileceğine ve konunun araştırılacağına dair söz verdi.
Komitenin bu olumlu yaklaşımı ve Sebentsov’un vermiş olduğu söz, Rusya Müslümanları’nın kalbinde, olumlu gelişmeler hususundaki umutları diriltmiş oldu. Bu iyimserlikleri yerinde sayılabilirdi. Aslında, Sebentsov’un açıklaması, seçilmiş Rusya Başkanı Dmitry Medvedev’in Din İşleri Komitesi’ne başkanlık ettiği bir zamana denk gelmişti. Buna rağmen, bu güne değin, Rusya hükümeti tarafından herhangi olumlu bir adım atılmadı ve Rusya mahkemeleri İslam ile bağlantılı şeyleri yasaklamaya devam ediyor. Örneğin, son olarak 27 Şubat 2008’de, Samara şehrindeki Samarsky bölge hakimliği, www.islam.boom.ru adresli web sitesini “radikal” bularak yasakladı. Bu yasaklamanın gerekçesi, bir pagan geleneği olan Nevruz konusunda İslamiyet’in duruşunu tartışan bir makalenin sitede yayınlanmasıydı.
10 Nisan 2008’de Rusya Temyiz Mahkemesi, herhangi bir savunma olmadan, fakat dava vekilleri olarak Federal Güvenlik Servisi ve Adalet Bakanlığı huzurunda, ‘Nurcular’ olarak bilinen Müslüman grubun aktivitelerini ‘radikal’ olarak tanımladı ve yasakladı.
Interfax haber ajansının internet sitesinde yayınlanan bir röportajında Müftüler Konseyi Eşbaşkanı Nafigulla Ashirov, Rusya’da bu isim altında spesifik olarak aktivitelerde bulunan herhangi bir grubun veyahut hareketin olmadığını ancak Said Nursi’nin kitapları ve İslâmî kaynakları okuyan ve ilgi gösteren insanlardan bahsedilebileceğini ifade etti.
Mamafih, Said Nursi’nin kitapları Rusya’da ‘radikal yayınlar’ listesinde bulunduğu sürece, bu zatın kitaplarını okuyan herkes Rusya’da “ekstremist” olarak tanımlanacaktır. Nafigulla Ashirov’a göre Nurculuğun resmi olarak yasaklanması en basit şekilde Rusyalı Müslümanların haklarının çiğnenmesi olarak yorumlanmalıdır. Ashirov’a göre bu durum bazı genel ifadeler içeren esrarengiz kelimeler kullanmak suretiyle, ileride herhangi birine bu sıfatı yakıştırma ve onu baskı altına alma politikasından başka bir şey değildir.
Şimdi Rusyalı Müslümanlar, ülkelerinde kendilerinin ve İslamiyetin geleceğinden oldukça endişelidir. Onlar Rusya’da son zamanlarda sıkça tekrarlanan İslam karşıtı girişimlerin arka planında kimlerin parmağı olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyorlar ve umut ediyorlar ki Rusya’da bir sonraki yasaklanan kitap Kur’ân-ı Kerim olmasın!
TERCÜME: UMUT YAVUZ
22.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|