CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın söylediklerini nasıl anlamak gerekir? Uzun bir dönem Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak görev yapmış ve CHP gibi Cumhuriyetle yaşıt bir partide son sekiz yıldır Genel Sekreterlik yapan ve bir dönem bakanlık görevinde de bulunmuş birinin hac farizasını yerine getirmeye niyetlenmiş yaşlı bir hacı adayına verdiği cevapla İslâmın temel şartlarından olan Hac farizasını, “Araplara para kaptırmak” olarak değerlendirmesini ve “Muhammed seni bırakmaz” diyerek onu caydırmak istemesine nasıl bir anlam yüklenmelidir?
Önder Sav’ın Müslümanlığın temel nass’larından birine karşı ortaya koyduğu bu küstahça tavrın bir anlık boşbulunmuşluğun sonucu olmadığı anlaşılıyor. Sav, söyledikleri kamuoyuna yansıdığında, içtenlikle özür dilemek yerine, kameralara yakalanmış olmasına hayıflanmakla yetiniyor.
Önder Sav herhangi bir kimse olsaydı, söyledikleri asgari insani duyarlılıklardan yoksun, küstah birinin ilkelliğini yansıtıyor der geçerdik belki. Ancak Önder Sav, ana muhalefet partisinin genel sekreterliği gibi bir görevi ifa ediyor ve bu sözleri partinin taşra teşkilatlarından birinde bir partiliye karşı sarfediyor.
Söylediklerine karşı Mustafa Sarıgül dışında CHP camiasından ve Baykal’dan kayda değer bir tepki gösterilmemesi kimseyi şaşırtmadı. CHP’nin bu tavrı Önder Sav’ın söylediklerinin sahiplenilmesi, CHP’nin kurumsal bakış açısını yansıttığı olarak anlaşılacaktır. CHP’nin dine, Müslümanlığın temel şartlarına bakışının problemli olduğu, bu ülke insanına sır değil. CHP, bu olumsuz bilinirliği sebebiyledir ki Anadolu toprağında kök salamamaktadır. CHP’nin ülke yönetiminde tek söz sahibi olduğu 14 Mayıs 1950 tarihine kadar laiklik adına ortaya koyduğu uygulamalar ve bunun sonuçları gençlerimiz için bile sır değil. Avrupa Birliği çevrelerinden laiklik ilkesinin demokratik bir anlayışla uygulanması gerektiği açıklamalarına en sert tepkinin CHP’den gelmesi, CHP’nin hâlâ 1930’lu yılların anlayışını ve arayışını sürdürdüğünü ortaya koymaktaydı.
Laiklik ilkesini, dinin sosyal, toplumsal bir güç olmasıyla mücadele etmek olarak algılayan CHP’nin Türkiye’yı taşıyamayacağı aşikar. Ancak Önder Sav’ın söyledikleri, artık Türkiye’nin de CHP’yi daha fazla taşıyamayacağını ortaya koymaktadır. CHP’nin çağdaşlık adına günümüz Türkiye’sin de 1930’lu yılların anlayışını ve arayışını sürdürmesi beyhude bir çabadır.
22.05.2008
E-Posta:
|