Yukarıdaki ifadeler Çevre Bakanına ait. “Betonlaşmaya inat yeşil İstanbul” projesi kapsamında İstanbul’daki bir törende bu ifadeyi kullanmış. Ayrıca Hz. Muhammed’in (asm) “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz, elinizde fidan varsa dikiniz” hadisini de hatırlatarak “Bizde ağaç sevgisi çok az, ağacı sevmemiz lâzım” demiş.
Gerçekten, günümüzde altı bin yerde kullanılan ağacın değerini bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de yeterli ağaç sevgisi yok. Sevgi ve bilgi olmayınca ağaç sadece yakılan bir ‘odun’ olarak görülüyor. Böyle olunca da ‘eli baltalılar’dan kurtulamıyoruz. Nitekim yurdumuzda çıkan orman yangınlarının yüzde 99’u insanlar tarafından ve bunun da yüzde 42’sinin de kasten yapıldığı ifade ediliyor. (1)
Ağaç sevgisinin temelinde, onların da ibadet yapıyor olmalarının anlaşılması çok önemli bir konudur. Kur’ân-ı Kerim’de “Gövdesiz bitkiler ve ağaçlar da Allah’a secde ederler”(2) diye buyurulmaktadır. Hz. Ebu Bekir savaşta askerlerine şu emri vermiştir: “Hurma ağaçlarını sökmeyiniz ve onları yakmayınız. Hiçbir meyve ağacını kesmeyiniz.”(3) Said Nursî Hazretleri evinin önündeki çınar ağacı için, “Ben bu çınar ağacını Yıldız Sarayına değişmem, bu çınar benim için 1000 altından kıymetli” demiştir.(4)
Halifesini tayin etmek isteyen Sümbül Efendi bir gün müridlerini etrafına toplar ve onlara şöyle der: “Kim dergâhı en iyi şekilde süslerse, onu benim yerime halife yapacağım.” Bunun üzerine müridlerinden her biri, çeşitli çiçekler toplayarak bir köşeyi süslerler. Yalnızca içlerinden biri, Merkez Efendi, sadece kurumuş bir çiçek koparıp getirerek bir köşeyi de o süsler. Etrafa göz gezdiren Sümbül Efendinin gözü Merkez Efendi’nin köşesine takılır. Sonra ona sorar, “Herkes yemyeşil çiçekler getirirken sen niçin kuru bir çiçek dalı getirdin?” Merkez Efendi şeyhine şu cevabı verir: “Efendim ibadet halinde olan yeşil çiçekleri ibadetlerinden alıkoymak istemedim. Bu ibadetini bitirmiş olduğundan bunu getirdim.” (5)
Ağacı koruma noktasında ‘dün’le ‘bugün’ü bir kıyas yapacağız. 1940 ila 1986 yılları arasında 36 bin orman yangını meydana gelmiş. Bununla 1.5 milyon hektar orman alanı yok olmuş, bu da ormanlarımızın yüzde 6’sının yok olması demek. Bu yangınların yüzde 42’sinin de kasıtla yapıldığını dikkate aldığımızda çok kötü bir sonuç ortaya çıkmaktadır.
İngiliz kadın seyyah Lady Craven, “Türklerin tabiat güzelliklerine o kadar hürmetleri vardır ki, eğer bir ağaç bulunan yere ev yapacak olurlarsa, damlarının en güzel ziyneti saydıkları bu ağaca kâfi gelecek bir boşluk bırakırlar. İşin doğrusunu isterseniz, güzel bir ağaçlıkla mukayese edin de, sonra bana Türklerin haklı olup olmadıklarını söyleyin” demiştir.
Dr. Brayer de, İstanbul’daki anılarından bahsederken şunları söylüyor: “Bir gün bir Hıristiyan hastamın bahçesinde gezinirken ailesinin kalabalıklaşmış olduğundan bahsederek, evine bir daire daha ilâve etmek istediğini, fakat beş altı ağaç yıkmak icap ettiği için arzusunu yerine getirmesine mani olan müşkil bir vaziyet içinde bulunduğunu söyledi ve sözüne şöyle devam etti: ‘Bu ağaçların mevcud olduğunu Müslüman komşularımın hepsi biliyor ve hepsi her gün görüyor. Şimdi bunların yerine ev yaptırdığımı görecek olurlarsa, neden ağaçları yıkmaya cü’ret ettiğimi gelip benden sorarlar ve beni hakir görürler ve rezil ederler. Müslüman Türklerin asırlardan beri gölgesinde dinlendikleri bu güzel tabiat mahsullerine karşı besledikleri hürmet sayesinde Türkiye’de altı, sekiz ve hatta on kadem kutrunda çınarlar vardır.” (6)
Bir de bu günü düşünmeli…
Dipnotlar:
1. Çevre Bilimleri, 47; 2. Rahman Sûresi, 6; 3. İslâm ve Ekoloji. 80; 4. Son Şahitler, 459; 5. İslâm ve Ekoloji, 87; 6. a.g.e, 97
12.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|