Otuz üç Kur’ân âyetinin işâretine, Hazret-i Ali’nin (ra) Ercûze ve Celcelutiye nâmındaki iki kasidesinin haberlerine ve Hazret-i Gavs-ı Âzamın beşâretine mazhar olan Risâle-i Nur tefsirleri, ifâ ettiği dağ azametindeki iman hizmetiyle âhirzamanın en büyük müceddididir. Kur’ân hesabına tecdit hizmetini gerçekleştirmiştir.
İman, hayat ve şeriat dairelerini içine alan bu tecdit hareketinin en önemli ve birinci hizmeti, iman cihetindeki hizmetleridir. Sâirleri ona nispetle ikinci, üçüncü, dördüncü derecede kalır. İman temeldir. O kuvvetlenmeden, İslâmî hayatın yaşanması çok zordur. Onun için Bediüzzaman “Ben hayatımı yalnız iman üzerine teksif ettim” der.
İman hizmeti, bir döneme âit geçici hizmetler cümlesinden değildir. Dünya devam ettikçe ve imanı tahrip edecek sebepler var oldukça, iman hizmeti kıyamete kadar devam edecektir.
İman hizmetinin ana merkezleri Nur dershaneleridir. Diğer hizmet tarzları ve vasıtalarının randımanlı olması, ana çarkın sağlıklı çalışmasına bağlıdır. Güçlendirilmesi gereken en önemli yerlerimiz onlardır. Yeni insan kazanma ve dâvâ adamları yetiştirme merkezleri dershanelerimizdir. Geniş dairelere hitap eden hizmetler genelde kalır. Dershanelerdeki birebir ilgi ise adam kazandırır. Üstadın “Şimdi resmen din tedrisâtı için hususî dershaneler açılmasına izin verilmesine binâen Nur şakirtleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder; fakat herkes her bir meselesini tam anlamaz. İman hakikatlerinin îzahı olduğu için, hem ilim, hem mârifetullah, hem huzur, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, İnşallah Nur medreseleri beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor” (Sözler, s. 853) demesi anlamlıdır.
Nur dershanelerine hayatiyet kazandıran ve açılma amacını sağlayan sır, cemaat fertlerinin hakkıyla oralara sahip çıkmasıdır. Sadece dersten derse kapısı açılan ve haftada bir veya iki defa açık olan dershaneler, kendisinden beklenilen fonksiyonu ifâ edemez. Bunun için, üç beş katlı dershaneler inşâ eden mahaller, mutlaka onu açık tutacak ve gelenlere güler yüz ve tatlı dille muhatap olacak fedakâr vakıf elemanları da istihdam etmelidir.
Çünkü binalar kendi kendine hizmet edemez. Kendi irâdesi ile hayatını Nur hizmetine vakfeden kahraman kardeşlerimiz çoktur. Bu istikamette, onlarca genç vakıflar Anadolu genelinde Nur hizmetiyle meşgûldürler. Allah onların sayısını arttırsın. Üstadın başlattığı bu gelenek, inşallah kıyamete kadar devam edecek. Hangi gerekçeyle olursa olsun, Üstadın bu dershane ve vakıflık tarzı küçümsenemez. Bir dershanede, hayatını bu kudsî dâvâya adamış vakıf bir kardeşin bulunması, târifi imkânsız bir mânâ taşımaktadır. Bu mânâya çok ehemmiyet veren Üstadımız “Yanımızdaki sermaye ise, Risâle-i Nur’un sermayesidir. O sermaye Cenâb-ı Erhamürrâhimîne hadsiz şükür olsun ki, yetmiş küsûr sene evvel, o zamanın âdetine muhalif olarak, kendim fakirliğimle beraber onların tayınlarını verdiğime bir ihsan ve lûtf-u Rabbâni olarak, o zamandan elli altmış sene sonra Cenâb-ı Erhamürrahimin o örfî âdete muhalif kaidemi mânevî ve geniş Medresetü’z Zehra’nın hâlis ve nafakasını temin edemeyen ve zamanını Risâle-i Nur’a sarf eden talebelerine aynen ve eski zaman ihsan-ı İlâhî neticesi olarak şimdi yanımızdaki sermaye onların tayınlarıdır ve tayınlarına sarf edilecek. Ve kaç senedir benim yaptığım gibi, benim mânevî evlâtlarım, benim vereselerim, aynen öyle yapmak vasiyet ediyorum. İnşallah tam Risâle-i Nur intişara başlasa, o sermaye şimdiki fedakâr, kendini Risâle-i Nur’a vakfeden şakirtlerden çok ziyade fedakâr talebelere kâfi gelecek ve mânevî Medresetü’z Zehra ve medrese-i Nuriye çok yerlerde açılacak, benim bedelime bu hakikate, bu hâle mânevî evlâtlarım ve has ve fedakâr hizmetkârlarım ve Nura kendini vakfeden kahraman ve herkesçe malûm kardeşlerim bu vasiyetin tatbikine yardımlarını rica ediyorum.” (Emirdağ Lâhikası, s. 447-48)
Bahsi geçen uzunca iktibaslar, Üstadın Nur dershanelerine ve hizmete hayatını adayan vakıf elemanlarına ne kadar ehemmiyet verdiğine kâfî açıklamalardır. Bu hizmet tarzı, Risâle-i Nur’un orijinal hizmet metotlarından birisi ve en önemlisidir. Bu bakımdan dershaneler, hizmetlerimizin ana merkezidir. Merkezi sürekli güçlendirmek lâzımdır. Üstadın vasiyeti budur. Merkezi zayıf bırakıp, kuvvetimizi sağa sola dağıtmak, hizmetin mânevî mâğlubiyetine ve şevklerin sönmesine sebeptir. Bu duruma hiçbir zaman düşülmeyecek inşallah...
07.05.2008
E-Posta:
[email protected]
|