"Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum."
Bediüzzaman, neden nasihatleri önce nefsine yapıyor ve "nefsimle beraber dinle" demektedir? sorusuna cevap aramamız gerekir.
Gerçi cevap, cümlenin içinde verilmektedir. Şöyle açıklanabilir:
1- Herkesten ziyade kendi nefsini nasihate muhtaç görüyor.
2- Nefsine nasihat etmeyen, başkasına nasıl nasihat edebilir? Ettiğinde ne kadar etkili olabilir?
3- Herkesten fazla muhtaç olmak, herkesten fazla çalışmayı, gayreti ve öğrenmeyi de beraberinde getiriyor. Sürekli kendini ıslâha çalışan hummalı bir durum var. Nasihat ederken, kendine ediyor ve kendini düzeltiyor. Bunu gören, dinleyen üçüncü kişiler de bu örnek davranışa uyum gösteriyor. Gerçek eğitim böylece ortaya çıkıyor.
4- Nasihat zemininin dışına kendini çekmek, bir başkasını sorgulamak, itham etmek, emrederek nasihat etmek, bu kategoriye uymamaktadır. Çünkü söyleme öznesi kadar dinleme öznesi de önce kendisi olmak zorundadır.
5- Nasihat ihtiyacını görebilmek, yani kendinin farkında olmak var. Biri nasihat talep ettiğinde, kendisinin daha çok ihtiyacı olduğunu düşündüğünde, muhatabını da anlama imkânı doğuyor. Empati oluşuyor. Kendi nefsi üzerinden kıyas yapma fırsatını yakalıyor.
"Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim 'Sekiz sözü', biraz uzunca, nefsime demiştim."
1- Bediüzzaman'ın, ders vereceği konu; önceden bildiği, hazmettiği, hatta uzunca öğrendiği bir konudur. "Vaktiyle" hazırlanmıştır.
2- Daha önceki konu hazırlığı nefsi için olmuştur. Bir başkası için öğrenmemiştir.
3- Daha önce nefsine dediği konuyu anlatmaktadır.
4- Konularının dayanağı âyet olmuştur. Kur'ân merkezli bir konu tercihi yapmıştır.
5- Yararlandığı, istifade ettiği konuyu takdim etmektedir. Yani, sadece nefsine söylüyor olmak veya bunu iddia etmek yetmiyor. Yarar seviyesine bağlı olarak, bir anlamda nefsinde test ettiğini anlatmıştır.
"Şimdi, kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim."
Burada dikkat çeken birkaç çarpıcı noktayı nazarlara sunmak istiyorum.
1- "Şimdi" diye başlayarak, "vaktiyle" çalışılmış, öğrenilmiş ve yararlanılmış konuyu şu ana getiriyor. O anın gereklerine uygun değerlendiriyor.
2- Daha önce uzunca nefsine söylediğini, "şimdi" zaman diliminde yine nefsiyle beraber kardeşine kısaca söylüyor.
3- Kendindeki bilgi ve malûmatı, "avam lisanıyla" dile getirmektedir. Halk dilini kullanmaktadır. Anlaşılır, sade bir üslûp seçmektedir. Hikâyelerin kolay kavranıyor olması, bu iddianın delilidir.
4- Cümlede, kendine dönük bir söyleyiş var. Daha önce "nefsime demiştim" dediği konuyu, burada "nefsime diyeceğim" diyerek, konuyu işleyiş şeklini ortaya koymaktadır.
5- Dört temel yaklaşım ortaya çıkmaktadır: Durum/zaman, süre, seviye ve muhatap belirlenmektedir. Dersin metodolojisi verilmektedir. Nasihatten önce, yaklaşım ve kurallar ortaya konulmaktadır.
"Kim isterse beraber dinlesin."
Küçük Sözler Risâlesinin başında, birinci sözden önce yazılan bu paragrafın son cümlesi, böyle bitmektedir. Bunu biraz açalım:
1- İsteğe bağlı bir öğrenme açılımı vermektedir.
2- Nasihat istemeye, ders talep etmeye bir tahdit, sınırlama getirmemektedir.
3- "Kim isterse" ile dâveti genelleştirmektedir.
4- Beraber dinlemeyi yine hatırlatmaktadır. Kendisiyle beraber dinlenebileceğini belirtmektedir. Böylece dinleyici kendini yalnız hissetmeyecektir. Kendisiyle beraber olmanız, ona güven verecektir. Sonra dönüp ona ders vermeniz rahatsız etmeyecektir.
5- Açık dâvet ve ders dinleme cihetiyle her kim olursa kapısını açık bırakmaktadır.
15.01.2008
E-Posta:
[email protected].
|