7 Ocak 2008 tarihli Yeni Asya'da ilk sayfadan verilen haber ilgimi çekiyor.
Hıristiyanların aile konusunda İspanya Madrit'te düzenledikleri mitingle ilgili bir haber bu. İktidardaki hükûmet, aileyi etkileyecek bir dizi kanun tasarısını gündeme getirince din adamları ve halk sokaklara dökülüyor. Papa da video konferansla bu mitingi desteklediğini belirten mesajlarla katılıyor yürüyüşe. Hıristiyan ailelerin, çocuklarının dinî eğitimine önem vermesi gerektiğini ve bu çabanın her şeyin üstünde olduğunu belirtiyor mesajında.
Eşcinsel evliliklerin serbest bırakılması, boşanmanın kolaylaştırılması, okullarda dinî eğitimle ilgili yapılan yeni düzenlemeler, kürtaj yasası. Bunlar İspanya'daki Katolikleri çileden çıkaran yeni düzenlemeler.
Habere göre tasarıdaki bu düzenlemelerin "laiklik" çerçevesinde yapıldığını söyleyen hükümet yetkililerine meydanlarda verilen cevap, yapılmak istenenlerin bir "felâket" olduğu yönünde.
Fransız modeli olmaz!
Haberi okuyunca geçtiğimiz Mayıs ayında Roma'da düzenlenen benzer bir mitingi hatırlıyorum. İtalyan Hükümeti medenî kanunda değişiklik yapmak isteyince, dindar Hıristiyanların sokaklara dökülmesine sebep olmuştu.
Zira hükümet yetkilileri "Fransa'da nasıl evlenmeden birlikte yaşayan çiftlerin ve onların çocuklarının yasal haklarını (vergi indirimi, sosyal haklar gibi) düzenlemeye yönelik uygulama kabul edildiyse, bizde de evlilik dışı beraberliklerin yasal güvencesi olmalı" demişti.
Bu Katolik Kilisesi ve sağ partilerin büyük tepkisini çekmiş, aile kurumunun zayıflayacağı, eşcinsellerin evliliğinin teşvik edileceği gerekçesi ile yaklaşık 1.5 milyon İtalyan Roma'da "Aile Günü" mitingi düzenlemişti.
Fransız modeli laikliğin İspanya ve İtalya'da kabul görmezken, ülkemizde baş tâcı edilmesi ilginç değil mi?
Görünen o ki, menfaatten ve hayvânî arzularından başka hiçbir değeri tanımayan materyalist anlayış, bulaşıcı bir hastalık gibi bütün insanlığı tehdit etmekte, toplum hayatını hızla çürütüp bozmakta. Aynen bizim gibi, dindar Hıristiyanlar da bu durumdan tedirgin vaziyetteler.
Eğlenceli kilise
Yıllar önce dinlediğim panelde bir rahibin "Batı insanı artık Pazar günlerini kilise yerine eğlence ve alış veriş merkezlerinde geçirmekte. Aynı Allah'a inananların bu konuda iş birliği yapması gerekmez mi?" dediğini hatırlıyorum.
Kilisenin genç nesli çekebilmek için en son uyguladığı yöntemlerden birini görmek de yine Avustralya'da kısmet oluyor. Melbourne şehir merkezinde devasa boyutlarda hazırlanmış bir grup neşeli gencin resminin yer aldığı "Eğlenceli Kilise!" afişleri!
Kiliseler cemaatlerini çekebilmek için artık reklâm yolunu da tercih ediyorlar demek ki!
Bireyselleşmenin ilginç bir örneği
Avustralya'da yaz okuma programının gerçekleştirileceği piknik alanının kiralanması ile ilgili bir anekdotu anlatıyor arkadaşlar gülerek. Sözleşmeyi yaparken buranın işleyişine dair bir sual soruyorlar kadına. Kadın "Burası kayınpederim, eşim ve bana ait bir işletme!" cevabını veriyor. Arkadaşlar "Biz olsak 'Ailecek burayı çalıştırıyoruz' deriz. Ama onlar ben, eşim ve kayınpederim demeyi tercih ediyorlar" diyerek tabloyu yorumluyorlar. Ailede "Biz" değil, "Ben" anlayışına dair ilginç bir örnek. Sizce de öyle değil mi?
13.01.2008
E-Posta:
[email protected]
|