21. yüzyıla girerken bu yüzyılın ana konularından birinin kadın olacağı, bir açıdan kadınların yüzyılı olacağını belirtmişti uzmanlar. Yine Büyük Orta Doğu Projesi adı verilen çalışmada kadınların büyük payı olacağı, özellikle de Müslüman kadınlar üzerinde “yeniden yapılandırma” faaliyetlerinin büyük rol oynayacağı ifade edilmişti. Bu haberlerde uluslararası spekülatör Soros’un adı sıkça geçmiş, onun vakıf ve dernekler kanalıyla bu yapılandırma çalışmasında hızlandırıcı rol oynadığı ifade edilmişti. Bu haberler medyada geçtiğimiz birkaç yıl zarfında sıkça yer aldı, yazıldı çizildi.
Şurası ap açık ortada ki, kadınla ilgili alanlarda yoğun bir faaliyet söz konusu. Dayak, töre cinayetleri gibi cahiliye dönemi artığı olmasına rağmen gelenek maskesi giymiş konular ciddî şekilde tartışılıp, yeri geldikçe çoğu kez İslâma lâf atılmakta… Kadınların tesettürü konusu ise ap ayrı bir olay… Milliyet gazetesinin yayınladığı son anket, malûm medyanın tesettüre bakış açısındaki kavram kargaşasının nişanı hükmünde…
Böyle karışık bir ortam içinde İslâmda kadın hakları ile ilgili çalışmaların çok büyük önem taşıdığı, “İyiyi emir, kötülükten men” vazifesini yerine getirdiği bir gerçek.
Medya ve şiddet
Ülkemizde son birkaç yıldır kadına yönelik şiddet konusu bütün yönleriyle ele alınmakta, çözüm yolları aranmakta.
Bu faaliyetlerden sonuncusu 7-8 Aralık’ta gerçekleştirildi. Hürriyet gazetesinin BM Nüfus Fonu ile ortaklaşa düzenlediği, Bahçeşehir Üniversitesinin, Çağdaş Eğitim Vakfı, CNN ve Star televizyonlarının desteklediği “Aile İçi Şiddete Son” kampanyasının uluslararası konferansı. Bu yıl “Medya ve Şiddet” konusu işlendi.
Bakalım malûm medya nasıl bir değişim yaşayacak? Gazetelerdeki üçüncü sayfa haberlerindeki bakış açısı, televizyonlarda kadın programları, aile içi kavga ve dedikodu programları, dizi filmler nasıl bir değişim yaşayacak?
“Tavşana kaç, tazıya tut!” politikasıyla menfaatlerin hâkim olduğu malûm medya, bir taraftan türlü çeşit yayınlarıyla şiddeti körüklerken, diğer yandan şiddetle mücadele edebilecek mi? Medya sektöründe yer alan bu haberleri, programları yayına hazırlayan kadınlar neyi değiştirecek?
Söylediklerinde kim, ne kadar samimî? Göreceğiz…
Kontrolsüz güç…
Bir firmanın reklâm sloganı şöyle: “Kontrolsüz güç, güç değildir!”
Aynı zamanda aile içi şiddet konusunu da özetleyebilecek belki de en güzel cümlelerden bir tanesi bu olsa gerek…
Kur’ân’ın tabiriyle zayıfları himaye etme maksadıyla “kavvam” olarak yaratılan erkek, gücünü kontrol edemezse, aile içi problemlerde, öfkesine mağlûp olup şiddet uygularsa, güçlü olduğunu göstermek isterken, aslında zayıflığını ispatlamış olur… Öfkesini kontrol edebilen, aile içi krizleri sağduyuyla halledebilen erkekler, aslında güçlü olanlar onlardır işte…
Peygamber Efendimizin (asm) buyurduğu gibi “Asıl pehlivan öfkesini kontrol edebilendir!”
Öfkeyi kontrol için ölçüler…
Çok farklı mizaçta kadınlar olduğu gibi erkeklerin de mizaçlarının birbirinden farklı olduğu bir gerçek. İster kadın olsun, isterse erkek “donanımlı” bir insan olmanın yolu şüphesiz duyguları kontrol edebilmekten geçiyor. Günümüzde pek revaç bulan kişisel gelişim konusundaki kitap ve seminerlerde duyguların kontrolü konusunun altı önemle çizilmekte. Demek ki duygularını kontrol edebilme yeteneğini kazanma çoğu insanın arzusu…
İşte, kadınlara şiddet konusu geçtiğinde hep atıfta bulunulan Nisa Sûresi’ndeki 34. âyetin çok hikmetlerinden bir hikmeti de eşlerin öfkesini kontrol eğitimi olsa gerek! Âyette aşama aşama öfkenin nasıl kontrol edileceği öğütlenmekte…
“Erkekler kadınlar üzerinde idareci ve gözeticidirler. Çünkü Allah insanların bir kısmını diğerlerinden üstün kılmıştır ve erkekler, mallarından kadınları ve çocukları için harcarlar. Salih kadınlara gelince onlar Allah’ın emirlerine itaat edip, kocalarının hakkına riâyet ederler ve Allah onların hukukunu nasıl koruduysa onlar da kocalarının malını, namusunu ve sırlarını kocalarının gıyabında korurlar. İsyankârlıklarından korktuğunuz kadınlara ise güzelce öğüt verin. Eğer bu fayda vermezse onları yataklarında yalnız bırakın. Bu da fayda vermezse onları hafifçe dövün. Eğer itaat edecek olurlarsa, siz de artık onları incitmek için bahane aramayın. Muhakkak ki Allah çok yüce ve çok büyüktür.” (Nisa Sûresi, 34.)
Nebevî ölçüler
Peygamberimizin (asm) öfkeyi kontrol etmekle ilgili tavsiyelerinden bir demet:
* Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateşi söndüren de sudur. Onun için, biriniz öfkelenince hemen abdest alsın.
* Biriniz ayaktayken öfkelenirse, hemen otursun. Öfkesi giderse iyi, gitmezse hemen yatsın.
* Kim, öfkesinin gereğini yerine getirmeye gücü yettiği hâlde, kendini kontrol ederse, Allah onu, kıyamet gününde huzuruna çağırır ve hurilerden dilediğini almakta serbest bırakır.
09.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|