Öğrencilerin başörtüsü takmalarını yasaklayan ve yürürlükte olan her hangi bir kanun maddesi olmadığı halde, birileri ‘varmış’ gibi yaparak kanunsuz yasağı savunmaya ve ilelebed devam etmesine çalışmaktadır. “Türban liseye kadar indi” şeklinde atılan manşetler bu cümleden sayılabilir.
İlgili manşete göre, Trabzon’daki bir lisede bazı kız öğrenciler okula türbanlı olarak giriyor, bazı okul yöneticileri de bunu normal karşılıyormuş. (Bkz. Cumhuriyet, 8 Aralık 2007)
Fotoğraflarla desteklenen haberden anlaşıldığına göre bazı öğrencilerin okul içinde başörtülü olarak bulunmaları ‘suç’lanıp şikâyet konusu edilmiş. Bazı eğitim sendikaları ve siyasî parti il temsilcileri de bu davranışları ‘karşı devrim ilânı’ olarak yorumlamış. (agg.)
Belki de “Türkiye’yi idare edenler” açıklama yapıp; “Sözkonusu öğrenciler ‘sınıflara’ değil, sadece okul binasına başörtülü olarak girmiştir. Biz sınıflara başörtülü olarak sokmayız” demek sûretiyle kendilerini savunabilirler. Eğer böyle yaparlarsa şimdiden ifade edelim; yanlış yaparlar.
Bu şekilde, yanlışı ve kanunsuzluğu savunarak bir yere varmak mümkün değildir. Şunu söylemek lâzım: Yürürlükteki kanunlara göre başörtüsü yasak değildir. Velev ki böyle bir kanun olsa bile, bu kanun temel insan hak ve hürriyetlerine aykırıdır, değiştirilmelidir. Türkiye ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşacaksa, Avrupa örneğinde olduğu gibi başörtüsü yasağı olmamalıdır!
Tabiî ki bunu önce “Türkiye’yi idare edenler” dile getirmelidir. Çünkü bu konudaki birinci vazife onlarındır. Milletten bu sıkıntıları sona erdirmek için ‘yetki’ istediler ve aldılar. ‘Memur’lardan bunu beklemek “Türkiye gerçekleri”ne uymayabilir.
Eğitim problemlerine çözüm bulmaları gereken bazı ‘sendika’ ve siyasî parti temsilcilerinin, asıl işlerini yapmak yerine başörtüsü yasağını savunmalarını da anlamak mümkün değildir. Meselâ, yakınlarda Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından yapılan ve sonuçları dikkatle izlenmesi gereken PISA Araştırması ile ilgilenmek yerine, kanunsuz başörtüsü yasağını devam ettirmek için ‘yığınak’ yapmanın âlemi var mı?
Ülkelerin eğitim kalitelerini değerlendiren PISA araştırmaları üç yılda bir yapılıyor ve bu ‘liste’de Türkiye’nin yeri 44. sırada! (Hürriyet, İK eki, 9 Aralık 2007) Eğitimciler ve siyasî parti temsilcileri asıl bu konuda konuşmalı, değil mi? Yoksa Türkiye’nin eğitim seviyesinin düşmesi, sıkıntıların artması onları ‘enterese’ etmiyor mu?
PISA araştırmasında 44. sırada yer almamızda doğrudan ya da dolaylı olarak devam eden kanunsuz başörtüsü yasağının da payı olabilir. Çünkü uygulanan yasak, bir şekilde okumak isteyen ‘başarılı’ öğrencilerin de önünü kesiyor ve ufkunu karartıyor.
Bugün, “Türban liseye kadar indi” diyenlere “hayır inmedi” demek yerine; uygulanan yasağın “insan haklarına aykırı” olduğunu ve böyle bir yasağın “muasır medeniyet seviyesi”ne ulaşan hiçbir ülkede olmadığını hatırlatmak lâzım. Ve hatırlatmak lâzım ki, bu kanunsuz yasak ilelebed devam edemez, etmemeli. Arzu etmeleri halinde, ilkokul öğrencileri de tıpkı hür Batı ülkelerinde olduğu gibi başlarını örterek okullarına gidebilmeli.
Başörtüsü yasağı sadece üniversitelerde değil, bütün eğitim sisteminde ve ‘kamusal alan’da da sona ermeli. Milletin talebi budur.
10.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|