Tam yedi aydır köşe yazılarımızdan uzak kaldık. Araya hasretlik girdi. Şahsî hayatımızda sağlık açısından hâzin ve dağdağalı haller oldu. Sağlık nimetinin kıymetini takdir edemediğimi hakkalyakîn bire bir yaşama ve idrak etme durumuyla karşı karşıya kaldım. Bir şikâyet için değil, ama tesbit için kaydetmek isterim ki: Ameliyattan evvel tam bir ay uykusuz, ağır ağrılar ve sancılardan dayanılmaz ıztıraplara maruz kalmama rağmen, ameliyat için hastaneye yattığım zaman, oradaki benden çok ağır hasta insanların halini görünce, halimin ne kadar şükre lâyık olduğunu anlamam çok farklı bir duyguydu.
Allah’ıma binlerce şükür ki, Üstadımdan aldığım dersle hiçbir zaman halimden şikâyetçi olmamaya çalıştım. Eserlerde geçen, Erzurumlu hasta bir zâtın üç aydan beri çok ıztırap çektiğini, gözüne hiç uyku girmediğini söylemesi üzerine, Üstadımızın dediği: “O ıztıraplı üç ay, şimdi saadetli üç aya inkılâp etti. Halinden şikâyet etme şükret!” şeklindeki ihtarı, hakîkî mânâda sabır rehberim oldu. Elhâmdülillâh!
Tam dört ayı geçkin bir zaman diliminden beri yataktayım elhamdülillâh. Hâlâ da yarı yatağa bağlı halimiz devam ediyor. Düz akılla bakıldığı zaman, benim gibi âciz, fakat heyecanlı, gezmeye ve seyahate meftun, fıtratı müteheyyic bir insanın bu kadar fazla yatak istirahatına tahammül etmesi gayet zor, hatta imkânsız görünüyor. Beş ay önce birisi bana: “Sen beş altı ay yatakta kalacaksın. Buna mecbur olacaksın!” deseydi, ya güler geçerdim, ya da kabullenemezdim. Ama başa gelince yapacak fazla bir şey yok! Hayatın gerçekleriyle yüzleşmek zorunda olduğumu bir defa daha kabullenmek zorunda kaldım.
Gerçekten de zor günler yaşamadığımı söylesem yalan olur. Ama bütün bunlardan hayatıma tesir edecek çok anlamlı dersler çıkardığımı da itiraf etmek isterim. İnşaallah müsbet mânâdaki tesirleri devam eder.
İlk olarak, Risâle-i Nur gibi dünya ve ahiret hazinesi olan bir şaheser külliyatın böyle musibet zamanlarında ne kadar ciddî, faydalı, geçerli ve samimî bir dost ve arkadaş olduğunu hakkalyakîn anlamış oldum.
İkinci olarak; bu mukaddes dâvâda ve bu istikametli camiada, beni, hiç yalnız bırakmayan, çok sağlam ve fedakâr, kadîm, samîmî, halis dostlarımı bir defa daha yanımda hissettim. Bu zaman zarfında ve hâlâ da telefonlarıyla, mesajlarıyla, ziyaretleriyle, her türlü maddî ve mânevî yardımlarıyla, ferdî ve toplu olarak sağlığım için ismen duâ eden camiamızın her ferdinin kıymet ve değerini ve de önemini bir defa daha anladım. Onların hepsine teşekkür borçluyum ve duâ ediyorum.
Üçüncü olarak; Cenâb-ı Hakk’ın, kendisine hakîkî kul olan ve tevekkül eden fena ve âciz kullarına her hâl ve şartta bir çıkış yolu ve sabır verdiğini bizzat tecrübe etmiş oldum.
Dördüncü olarak; kendi kendime ciddî bir nefis muhasebesi yapmaya çalıştım. Son on iki yılımda Türkiye ve yurt dışında hizmet için bazen günde beş yüz kilometre, ayda da beş bin kilometreye varan seyahatlerim esnasında bana bahşedilen bu nimeti yerli yerinde, ihlâslı ve samimî kullanamadığım için böyle bir tatlı ve semereli musibete giriftar olduğumu tefekkür bâbında değerlendirme gayreti içinde olmaya çalıştım.
Son olarak da; kendi iç dünyamda hesaplaşmaya çalışarak;—hizmet nâmına da olsa—gezmekten dolayı yeteri kadar okuyamadığım Risâle-i Nurları biraz daha fazla okumak için bunun bana verilmiş bir fırsat olduğu gerçeğini nefsime kabullendirmeye çalıştım.
Duâlarınızın devamını diliyor, Cenâb-ı Hakkın sizlere sağlıklı, istikametli, sabırlı ve halis hizmet dolu günler vermesini diliyorum.
08.12.2007
E-Posta:
[email protected]
|