Canların fedâ edildiği bir kudsî yolun müntesipleri insanlık âleminin ışıkları, rehberleri ve şeref levhası olmuşlardır.
Ashab-ı suffe bunların örnekleri ve en mümtaz öncüleridir.
Canların, malların yoluna feda edildiği Yüce Yaratan’ın bize verdiği bunca nimet ve servete karşı ne yapsak azdır, yetersizdir.
Nimet olarak verilenlere karşı Allah yolunda sarf etmek büyük bir kazançtır.
Dünyevîleşmenin—bilhassa ehl-i iman için—son derece tehlike arz ettiği böyle bir zamanda yapılacak fedakârlık, elbetteki çok daha kıymetli ve değerlidir.
Kendisini bilen ve iman etmiş olan her insan, bilir ki, kâinattaki her türlü nimetin ve varlığın sahibi kudret ve azameti sonsuz olan, Cenâb-ı Haktır. Verdiği bunca nimete karşı onun verdiğini ondan esirgemek en büyük cimrilik ve akılsızlık olsa gerektir.
Gençler! Madem ki gençliği veren odur. O yüksek enerjiyi onun yolunda sarf etmek, O’na kulluğun ve itaatin en büyük göstergesidir.
Orta yaşlılar! Mademki bu olgunluk ve ömrü bize veren O’dur. Hayattan aldığımız bunca zevki ve şevki ebedîleştirmenin ve bakîleştirmenin yolu O’na itaatten geçer.
Yaşlılar! Madem ki biz burada yaşlandık. Öbür âlemde yaşlılık ve ihtiyarlık yok. O zaman gelecek ebedî gençlik için bile olsa O’nun yolunda bu ömrü sarf etmenin mutluluğunu yaşayıp paylaşalım.
Zenginler! Madem ki Onun iradesi ve ihsanı ile bu nimete kavuştuk, O’nun yolunda verilen nimeti sarf ederek dünyada bereket, ahirette ikrama mazhar olalım.
Sağlığı yerinde olanlar! Sağlık nimetinin ne kadar değerli olduğunu kavrayıp, hastalıklara giriftar olmadan şükre devam edelim. Ömrü O’nun yolunda harcayalım.
Hastalar! Sabırla ulaşacağımız lezzetlerin, hastalık yolundan geçeceğinin şuuruyla isyankâr olmadan günümüzü nurlu, semereli, bereketli ve rahmetli edelim.
İlmi olanlar! Bu ilim nimetinin zekâtını muhtaç ve ilme aç olanlara ulaştıralım.
Kısacası:
“Veren”e verelim. Cimrilik ve kıskançlık yapmayalım.
“Veren”e haksızlık yapmayalım.
“Veren”e nankörlük yapmayalım.
“Veren”e cahillik yapmayalım.
Ruhlarda, gönüllerde, kalplerde, hanelerde, mekânlarda, ülkelerde rahmetin tecellisi, bereketin devamı için varlığımız, saydığımız değerler olarak ne varsa O’nun yoluna ve uğruna verelim.
Kendi malımız sandığımız, bütün maddî varlıklarımız ve servetlerimiz...
Kendi ilmimiz sandığımız, bütün malumat ve bilgilerimiz...
Kendi enerjimiz sandığımız, gençliğimiz ve dinamizmimiz...
Çoğu zaman hiç düşünmediğimiz sağlığımız ve zindeliğimizin bize bizim için verilmediğinin, esas sahibi için verildiğinin idrakinde hareket edersek, verilenleri, “Verenin” yolunda ve amacına uygun şekilde kullanmış oluruz ve de çok kazançlı çıkarız inşaallah.
Aksinin zaten “kitapta yeri yoktur.” Bizim kafalarımızda da yeri olmaz, olmasın inşallah!
***
Yeni bir aşk ve şevkle hânemize ve memleketimize döndük. Şimdi doğuya yönümüzü döndük. Siz bu satırları okurken bizler gönül dostlarımızla Doğu illerindeki hizmet erleri ve hadimleriyle Risâle-i Nur deryasında hemhâl olmaya çalışacağız. Oradan Ege bölgesine geçip, dinamik gençlerimiz, vefakâr ağabey ve kardeşlerimizle hizmetin gerekleri neyse onları planlıyor olacağız inşallah. Duâlarımız sizlerle, duâlarınızı da esirgemeyin lütfen.
NOT: Hakkın rahmetine kavuşan Cavit Erfidan ağabeyime, Allah’tan mağfiret ve af diliyorum. Başta, merhumun muhterem ağabeyi değerli insan Kazım Erfidan ağabeyime, yeğeni Secaaddin Erfidan’a, damadı yakın dostum eğitimci Fikret Kurnaz’a ve diğer bütün aile efradına ve dostlarına başsağlığı ve sabırlar niyaz ediyorum. Ayrıca, Hakkın rahmetine kavuşan Risâle-i Nur’un emaktar hizmetkârlarından Ali Mutlu Ağabeyime de Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. (N.Eren)
21.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|