Rüyalar hep “rüya” değil, bazen hakikati haykırır; hayata dair ciddî hatırlatmalar yapar. Anlık rüyalar zamana geniş bir pencere açar; uyuyanları uyandırır.
Yakın zamanda Anadolu’muzun bir ilçesinde Nur sohbetlerini rahat yapabilmek için himmetlerle bir daire satın alınır… Can yongalarından koparan can dostlar Nur sohbetler yaparlar burada… Nedense bir müddet sonra tembellik uykusuna yatılır; uyandırmak için rüya, üç gün kapılarını çalar…
Kur’ân’ı yerde görür ağabeylerden biri, uyandığı gibi evinin içini dolaşır, böyle bir şeyin olmadığını görür… Aynı rüya üç defa tekrarlanır; öyleyse bunda çok ciddî bir mesaj var.
Mahzun ve kırık kalmış Nur evi ziyaret edilir; kapıyı açtıklarında Kur’ân’ı yerde görürler… Anlarlar ve uyanırlar; Nur sohbetleri yeniden hayat bulur can evlerinde… Tekrar başlarlar Nur sohbetlere… Ev şenlenir, canlar nurlanır; Kur’ân kamet-i kıymete yücelir… Hizmete hayat ve hareket gelir…
O ilçe içre içlerimiz, çok ilçelerimiz, şehirlerimiz; can evlerimizde lâyıkıyla canlanmıyor hizmetler… Perişanlığımızı perdelemeye, hayallerle oyalanmaya gerek yok; aynalar ve rüyalar yalan söylemiyor… Rüyamızda rüya tabirleri yapıyoruz uyumuşluğun derinliğinde… Esneye, sendeleye yürüdüğümüz cansız adımlarla nereye varacağız? Küfür ve zulüm dünyaya kaç tur attı?
Şükür ki bizi bizden daha iyi bilen ve düşünen şefkat var; küllerin altında kaybolmuş korları parlatıyor sıkıntı rüzgârıyla… Safları sıklaştırarak sıklıkla yapmamız gereken Kur’ânî Nur Derslerin hayatiyetini hatırlatıyor rüyalarda bile…
Kur’ân hizmetine yeniden yedi elle sarılmak bizi ve insanlığı diriltici ufukta buluşturacak… Yapmamız gereken halimizi, hayatımızı yeniden tâbir etmek; rüyaları, hayalleri bile hakikatle harmanlamak…
Kur’ân güneşinin yedi rengini karanlık asra yansıtan Nur hizmetini haftanın yedi gününde yüreğiyle yapmak, zihin ve kalp evleri aydınlık erlerin işi… İçleri, ilçeleri, şehirleri şenlendirecek safi hizmet, temiz gönüllerden gönüllere akarak yeşerecek... Akmazsa kurumayan ne kalır, ne ormanlar, ne de bağlar bahçeler, kutuplar bile kurtulamaz kurumaktan…
Görülen rüya hepimizi uyandıracak kuvvette bir hakikat… Hâl, hizmet ve hayat perişanlığımızın parlak bir aynası… Şükür ki şefkat bizi unutmadı, şükür ki intibaha gelecek aklı almadı bizden… Şükür ki şükür diye biliyoruz… Şükür ki rahmet bizi terk etmedi...
Korkumuz kadar umudumuz da var; kaybetmek kadar kazanmayı da düşünüyoruz. Uyuduğumuz kadar, uyanmayı da biliyoruz; rüyalar rehberimiz olabiliyor…
Düşümüz, düşüncemiz Kur’ân’a hizmetse düşen olmayız, yücelen oluruz… Kerîm Kur’ân hürmetine Rahmet yardımcımız olsun.
20.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|