Sevgili Güneri Civao?lu onca bilgi ve kültür birikimine ra?men Saly günkü Milliyet’teki “Anlayana laiklik” ba?lykly kö?e yazysynda nasyl olmu?sa uçaklaryn bazen hava bo?lu?una gelmesi gibi, konu gericilik, yobazlyk ve de laiklik olunca bir mantyk bo?lu?una dü?mü?.
Sayyn Cumhurba?kanynyn laiklik konusunda anayasada geçen tanymdan ba?ka tanymyn kabul edilemeyece?ine dair açyklamasy üzerine Sayyn Civao?lu, bunu fyrsat bilip sözü laiklikten çok, Türkçe ibadet ve Türkçe Kur’ân meselesine getirmi?. Görü?lerine saygymyz var. Katylmasak da katlanyyoruz. Ancak yazysynda Türkçe Kur’ân çevirilerinden örnekler verirken Behçet Kemal Ça?lar gibi ?airin Yhlâs ve Leyl Sûrelerini öylesine sena etmi? ki sanyrsynyz Allah Kur’ân’y Türkçe vahyetseydi öyle olacakmy? gibi mübalâ?a zaafiyetine dü?mü?. Oysa ki Ça?lar’yn tercümeleri kendi içinde bir metin olarak yapysal/strüktürel açydan güzel bir dizge olabilirse de, Kur’ân’yn indirildi?i dil olan Arapça ve Kur’ân’da kullanylan Arapça’yy bile a?an Kur’ân Arapça’synyn yanynda cylyz ve pejmürde kalyr.
Tercümeler, bir dilden bir dile aktarymdyr. Hiçbir tercüme çaly?masy, bir edebî metnin orijinalinin yerini tutamaz. Shakespaer’in hangi eserindeki orijinallik ba?ka bir dile aktarylabilir ki? Yunus Emre’nin ?iirlerinin ana dili Türkçe olan bizlerde uyandyrdy?y imaj, idrak, algylama ve ça?ry?ymlar herhangi bir dile tercümesini okuyana ayny imaj, algylama veya ça?ry?ymy veremeyecektir. Birazcyk edebiyattan, ?iirden anlayanlar bunu kesinlikle bilirler.
Motamot tercümelere gelince, orijinal metnin tüm ifadelerini çevirebilmi? olsa bile, cesetteki ruh gibi, lâfyzlardaki mânâyy da aynen aktarmaya muktedir olamayacaktyr. Sözgelimi Kur’ân’daki âyetleri tercüme i?ini Behçet Kemal Ça?lar da yapsa, Mehmet Âkif Ersoy da yapsa ba?aryly olamayacaklardyr. Bunlaryn ?air, edip olarak böylesi bir iddia ile Kur’ân’yn yerine ikame edilsin diye Kur’ân’yn Türkçe versiyonunu yazmaya azmetmeleri mümkün de?ildir. Belki bir emir, rica veya daha ba?ka bir amaçla yapylaca?yna inanarak böyle bir çaly?maya girmi? olabilirler. Nitekim Mehmet Akif Ersoy, meâl konusunda çaly?ma yapmy?, ama neden sonra bu tercüme, meâl metinlerinin camilerde Arapça Kur’ân yerine okutulaca?y haberini alyr almaz Mysyr’da emanet byrakty?y çaly?malarynyn tümünü yaktyrmy?tyr. Akif’e “Softa yobaz, gerici” gözüyle bakan ve naa?yny Ystiklâl Mar?y e?li?inde kaldyryp defnettikleri için o günün gençli?ine yylba?y balosunda “O yobazyn tabutunu niçin ta?ydynyz?” diye azarda bulunan ilericilerimiz biraz da bu sebepten sevmezler.
Sevgili Güneri bilsin ki B. Kemal Ça?lar’yn Leyl Sûresi tercümesinin Kur’ân’daki Leyl Sûresiyle uzaktan yakyndan alâkasy yok. Bir yanly?lyk olmaly Leyl Sûresi tercümesinde. E?er yanly?lyk yoksa aslyyla ba?da?mayacak kadar kötü bir tercümedir bu. Velev ki Ça?lar’yn metni kendi içinde bir edebî de?ere sahip olsa bile. Biraz tutarly gibi görünen Yhlas Sûresinin tercümesine gelince: Tercümedeki “Söyle ki gündüz gece. Tanry tek, Tanry yüce. O do?maz ve do?urmaz. Kimse O’na denk olmaz.” Burada ?air 3+4 durakly 7 hecelik birer dize ile yazma kaygysyyla yani lafyz ve ?iirin teknik kalyp kaygysyyla daha ilk elde “ki” edatyny eklemek yanly?ly?yna dü?mü?tür. “Ki” edatyny kullanmasa ilk mysra’yn hece sayysy 6 olaca?yndan ?airimiz tutmu? Yhlâs Sûresinde sözcük/lâfyz olarak kar?yly?y olmayan bir “ki” eklemek zorunlulu?una dü?mü?tür. Buna mecburdur da. Çünkü yapylan i? nihayetinde bir tercümedir. Aynen bunun gibi: “Kul”, yani “Söyle” emrinden sonra “Daima, her zaman veya ne zaman diyecek olursan” anlamynda Türkçe’ye aktarymda “gündüz-gece” zaman diliminin de orijinal metinde olmady?y halde ve bu ?ekilde ve ikinci mysradaki “Yüce” kelimesiyle kafiye olu?turma kaygysyyla eklendi?i hemencecik anla?ylmaktadyr. Y? burada bitmiyor tabiî ki, ikinci mysrada yer alan “Tanry tek, Tanry Yüce” cümlesi Arapça Yhlâs Sûresinde geçen “Ahad ve Samed” isimlerini kar?ylayamyyor bile. Meselâ Samed’in anlamy Yüce de?ildir. Allah’yn isimleri içinde Yüce’nin kar?yly?y “Aliyy” gibi Vali, Müteâl gibi isimler olabilir ama Samed isminin anlamy tamamen ba?kadyr. Üstelik Yhlâs Sûresinde bu isimlerden önce “Hüve” yani “O” zamiri ile “Allah” ismi es geçilmi? yani atlanmy?tyr. Tanry kelimesinin kar?yly?y daha çok “insanlaryn icad etti?i, kendilerinin olu?turdu?u ilah ve ilaheler”in kar?yly?ydyr. Allah orijinal bir kelimedir. Her neyse bu bahis de ayry bir tarty?ma alanyna girer.
Sayyn Güneri Civao?lu bilir mi, bilmez mi yine de zikredelim. Edebî metinlerin incelenmesinde, irdelenmesinde bir cümlenin “yatay ve dü?ey” iki eksende ele alynmasy söz konusudur. “?u adamla konu?tum. Bu kitaby okudum” cümlelerinin ‘?u’ ve ‘bu’ syfatlary dikey eksende dilin gramer özelli?i dikkate alynyrken ve ad aktarymy, yani mecaz kullanylyrken, yatay düzlemde mânâ, anlam ve daha çok deyim aktarymy yani istiâre kullanymy a?yrlykly olarak göz önüne alynyr. Tercümeler dikey eksenli karakterde olduklaryndan tercümede bir problem olmayabilir ama yatay eksene gelince asyl hareketli ve orijinal ve metin sahibinin yani yazarynyn ki?isel dili, üslûbu, manty?y, maksady, deyi? ?ekilleri kar?ymyza çykar ki burada lâfyzlar, kelimeler yetmez. Ondandyr ki büyük ?airler, edipler ve filozoflar kelimelerden çok çektiklerini ifade etmi?lerdir. ?imdilik bu kadarla yetiniyorum. Gerekirse haftaya Sayyn Civao?lu’na en azyndan ‘yapysalcylyk’ konusunda biraz daha bilgi verebiliriz. ?imdilik Arif’e tarif yeter diyoruz.
10.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|