Yer İskilip.
Tarihte birgün, ahali, değirmenciye bir sebepten kızar, bir gecede değirmeni kökünden sökerler. Sabah değirmenine gelen değirmenci bakar ki değirmenin yerinde yeller esiyor.
Üstelik değirmen arazisine domates fidesi dikilmiş.
Değirmenci hayal görmüş gibi düşünmüş.
“Benim değirmenim burada idi, yıllarca buğdayı un ettim. Bu değirmeni kökünden söküp kim atabilir?” diye derinden derine düşünmeye başlamış.
Düşünmek kâr etmiyor ki... Çevresindekilere sormuş-soruşturmuş, kimse olayı sahiplenmemiş.
Kadıya başvurmuş.
Kadı şüphelileri çağırmış, bir bir sorgulamış.
Suç birisinin üzerine yoğunlaşınca, kadı yemin ettirmeye başlamış:
“Söyle efendi, bu değirmeni bir gecede sen mi ortadan kaldırttın?”
Suçlu, çarığının içine toprak, kalbinin üzerine de bir kuş koyduğu halde yemine başlamış:
“Kadı efendi, ben bu toprağa bastım basalı, (eliyle kalbinin üstündeki kuşa dokunarak) bu canı bu tende taşıdım taşıyalı, bu değirmeni ben yıkmadım ve değirmeni görmedim”
Karar verilir.
Kadı, bu yeminden sonra olayın olmadığına, değirmenin olmadığına hükmeder.
Ve bu yaşanmış hikâye, yıllar yılı anlatılır durur.
Hem de yetmişli yıllarda basılan “Çorum Yıllığı”nın arşivinde tarihe geçer.
Ben bu hikâyeyi ezbere anlattım.
Çorum yıllığında elbette daha detaylı yazılmış olabilir.
İskililipler kusura bakmasın. Olay bu, yaşanmış...
08.02.2007
E-Posta:
[email protected]
|