Günler ayları kovaladı ve aylar yeni bir hac mevsiminin kapılarını mü’minlere tekrar açtı. Tarihte hiçbir zaman böyle bir kalabalık ve gönüllü bir beraberlik görülmedi.
Allah kullarını mukaddes beldeye çağırdı. Asırlar, bir bir onun getirdiği nur ile aydınlandı.
Ne yorgunluk, ne yol meşekkati, ne maddî zayiâtlar, bu kudsî yolculuğu engelleyemedi.
Ve şimdi binlerce mü’min, fevc fevc Mekke ve Medine’ye akın ediyorlar.
Dilleri ayrı, ırkları ayrı, yaşları ayrı, ülkeleri ayrı...
Ama, aynı safta namaza duruyorlar, aynı secdeye baş koyuyorlar. Takdir bu.
Artık artan yorgunluk, kota engeline takılıyor.
Geçen yıl içini çekerek, kura çıkmadığı için hayıflananlar, bu yıl ertelenen sevinç ve mutluluğun sevinci ile coşuyor.
“Ya Rab! Bize de nasib et!” diyorlar.
Geçen yıl rahmetli kayınpederimin yerine vekâleten bu topraklara ayak basmayı Cenâb-ı Hak nasip etti.
1993 yılında ise gazeteci arkadaşlar ile ilk haccımızı huzur içinde ifa etmiştim.
Geçen yıl çok mümtaz dostlar ile bir aya yakın çok güzel günler geçirdik.
Diyanetin uzman kadroları ile fazla sıkıntı çekmeden görevimiz ifa ettik.
Ve bu muhteşem manzara karşısında manevî iklimin ılık rüzgârlarına kapılıyorsunuz.
Mekke, Medine, Arafat, Hira dağı, Sevr dağı, Uhud dağı, Beytullah, Mescid-i Nebevî ve daha niceleri...
Doyumsuz bir haz içinde hacı adayları bu manzaraların ikliminde dolaşıyor.
Güle güle gidiniz!
Bizim selâmlarımızı unutmayınız.
Bu güzel yolculuk hayırlı olsun. Âmin.
07.12.2006
E-Posta:
[email protected]
|