Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Manşete çıkmayan hayatlar



Ne köşklerde, saraylarda yaşadık; ne de mutfağımızı hizmetçilere teslim ettik. Kendi yağımızla kavrulduk, kendimiz pişirdik, kendimiz yedik. Ne büyük şirketlerimiz vardı, ne su gibi harcadığımız paralar. Ne Dallas’tık eskiden, ne de “Binbir gece”yiz şimdi.

Doğduk, büyüdük, evlendik, çoluk çocuğa karıştık. Akşamları evimizde çaylar demlendi, sohbetler edildi. Ne bir mafya bağlantımız oldu, ne sevdiklerimizi tehdit ederek para koparmaya çalışan fidyeciler. Herkes sınırlarını biliyordu: evdekiler de, dışarıdakiler de. Kimse kimsenin helâline göz koymadı, kimse kimseye yan gözle bakmadı. Canımız sıkılınca biraz köpürür, biraz bağırırdık, ama asla içki şişesine “İhtiyacım var” diye sarılmayı düşünmedik. Üzülsek de, sevinsek de çayımızın şekerini karıştırmaya devam ettik.

Hastalanınca biraz kabullenmiş, biraz isyankâr bir halde tüm bürokratik işlemleri yerine getirip, kuzu kuzu devlet hastahanemizde tedavi olduk. Öyle çok ilgili doktorlar olmadı belki, ama biz de uzaydan gelmemiştik, alışmıştık…

Hayatımızın en aksiyonlu kovalamaca sahnesi belki düğün konvoylarıydı ve gelin arabasının önünü kesmeye çalışan çocuklar bu aksiyonun tuzu biberiydi. Gece duyduğumuz tıkırtılar, ne hayaletti, ne de bir takım gizemli güçler. Belki sıradan bir hırsızlık vak’ası, belki de bir kedi, alt tarafı. Ama gerilimse, gerilimdi işte.

Bir insanı sevdik mi, ömür boyu sürerdi. Bizim için sevgiler doğup büyüyen ve ölen bir şey değildi. Hele hele saatli maarif takvimlerinin yapraklarına hiç benzemezdi.

Geceler uyumak içindi, gezmek, eğlenmek, bir şeyleri kutlamak ve eve sarhoş dönmek değil. Uyku, rahat bir vicdan demekti. Rahat bir vicdan haramla helâl arasına derin bir uçurum açmak ve helâl tarafında kalmak demekti. Sabah huzurlu bir uyanış demekti. Aile demekti, yuva demekti.

Ne “Asmalı Konak”tık, ne de “Bir İstanbul masalı”. Öyle manşetlik bir şey yoktu belki yaşadıklarımızda. Ama huzur var mıydı? Vardı. Mutlu muyduk? Çok şükür. Farkında mıydık? Evet. Bu farkındalık bizi şükre götürüyor muydu? Daima.

İşte buydu hayat, bizim için. Masal ya da değil, bizim biricik gerçek dünyamız işte, önemli olan da bu değil mi?

05.12.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.12.2006) - Kucaklaşma

  (27.11.2006) - Biz, dışarıdakiler

  (23.11.2006) - Masal bu ya...

  (21.11.2006) - Ne güzel!

  (16.11.2006) - Konuşmalar, sessizlikler ve hiç üzerine

  (13.11.2006) - Lütfen...

  (09.11.2006) - Cenazeler ve törenler

  (06.11.2006) - Arkadaşnâme

  (02.11.2006) - Eğilen başlar

  (30.10.2006) - Bir başka Burhan Altıntop hikâyesi

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004