Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 23 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Masal bu ya...



Vaktiyle bir ülkede bir ideoloji varmış. Ben ideoloji diyorum, siz “bir nevî dünyevî din” deyin.

Bu ideolojinin—ya da adı her neyse— mensupları sabahtan akşama kadar etraflarına “gerici” diye saldırırlarmış. Ancak ağızlarından düşürmedikleri bu kelimenin anlamı sorulduğunda açıklama yapmak yerine saldırmayı tercih ederlermiş. Çünkü anlamını kendileri de bilmezmiş. Ama pratikmiş, kullanışlıymış: Her başın sıkıştığında imdadına yetişirmiş. Koruyucuymuş; onun arkasına saklanarak her istediğini yapabilirmişsin. Güvenliymiş; onu kendine siper yaptığında kimse sana bulaşamazmış.

Bir gün gelmiş, adamın biri, etrafına gerici diye saldıran bu insanların aslında kendilerinin gerici olduğunu söylemiş. Önce afallamışlar, ne yapacaklarını, ne diyeceklerini bilememişler. Biri kendilerine gerici diyormuş, ama gerici ne demek onu bilmiyorlarmış. Üstelik bu adam, geriliğin ne demek olduğunu da ilk kez açıklıyormuş. Alışık değillermiş böyle şeylere. Birilerine gerici denecekse kendileri dermiş. Kimsenin haddi değilmiş.

Ama adam ısrarlıymış. Hatta “Fikirlerimi çürütün, fikrimi değiştireceğim” diye meydan okumuş. Hemen silâh depolarına bakmışlar… Tuhafmış, çünkü hiç “fikir”leri yokmuş. Düşünüp fikir üretmeye çalışmışlar, yapamamışlar; çünkü bunu daha önce hiç denememişler. “Gerici” diyelim gitsin, demiş birisi. Ama o da olmazmış. Çünkü artık gericiliğin ne olduğu ortaya çıkmış. Karşılarına bu silâhla da çıkamazlarmış.

Sonunda toplanıp bir karar vermişler. O güne kadar ezbere bildikleri ne varsa, biraz küfür, biraz hakaret, biraz bayağılık ekleyip üstüne gideceklermiş.

Adam bu kez de demesin mi, “Fikirlerden daha güçlü bir silâh yoktur” diye. Ama işte o “silâh”tan da kendilerinde yokmuş. Elleri kolları bağlı kalmışlar…

Bunun üzerine adamı susturmaya karar vermişler. Bildikleri susturma metotlarını devreye sokmuşlar: Görevden alma, yargılama vs.

Ama ortada unuttukları bir şey varmış: çürütülmeyi bekleyen bir fikir…

23.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.11.2006) - Ne güzel!

  (16.11.2006) - Konuşmalar, sessizlikler ve hiç üzerine

  (13.11.2006) - Lütfen...

  (09.11.2006) - Cenazeler ve törenler

  (06.11.2006) - Arkadaşnâme

  (02.11.2006) - Eğilen başlar

  (30.10.2006) - Bir başka Burhan Altıntop hikâyesi

  (25.10.2006) - Bir bayram daha biterken

  (19.10.2006) - Rakamla 100

  (17.10.2006) - Bizim neslin emekliliği

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004