2 Kasım tarihli gazetelerin bir kısmının manşeti yukarıdaki şekilde idi. Gerçekten İstanbul’da, Mersin’de ve Batman’da meydana gelen sel felaketlerini görünce insanın bu isimleri vermesi gerekiyor.
Çamur deryasında kepçelerle taşınan insanlar, suyun götürmemesi için elektrik direklerine bağlanan arabalar. Ve insanların çaresizliği. Dünya genelinde iklimlerin değiştiği bir gerçek. Mayıs ayında kar, kış aylarında güneş. Bir taraftan yandık, bir taraftan üşüdük. Küresel ısınmanın tam da gündemde olduğu bir dönemde seller yaşandı.
6 Kasım’da BM iklim doruğu düzenlendi. 4 Kasım Cumartesi günü de İstanbul Kadıköy’de küresel iklimle ilgili bir miting yapıldı. Bilim adamlarının görüşlerine göre çok ciddi problemler vardır. Gelecek yıl yayınlanacak uluslar arası iklim değişikliği raporunda yer alan Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezinin çalışmalarına göre, ABD, Akdeniz ve Brezilya’da Küresel ısınmadan dolayı daha fazla kuraklık, şiddetli yağış görülecek ve daha uzun süreli sıcaklık dalgaları yayılacak.
Araştırma gurubundan Gerald Meahl, “Bu değişimlerin sadece insanlar değil, memeli hayvanlar ve eko sistemler üzerinde de çok büyük ektisi olacak” diyor. Ülkelerin kalkınması için çalışmalar yapan sivil toplum örgütü “Tearfund”un raporuna göre, önlem alınmazsa 2050’de kuraklık yaşanan toprak parçasının yüzölçümü, günümüzdekine oranla beşe katlanacak. Aşırı derecede kuraklığın yaşandığı toprak parçası günümüzde dünya yüzölçümünün yüzde 2’sini oluşturuyor. İklim değişikliğine dizgin vurulmazsa bu oran 10’a çıkacak.
Ağırlıklı olarak Afrika’da yaşanacak kuraklık nedeniyle milyonlarca kişi susuz kalacak. Susuzluk 200 milyon kişiye yurtlarını terk ettirip göçe zorlayacak. Fosil yakıtlarının yanması atmosfere karbondioksit katmakta, bu da adım adım global bir ısınmaya yol açmaktadır. Bu “sera etkisi” yüzünden, gelecek yüz yılın başına vardığımızda ısı artışı, tarım alanlarının değiştirilmesine, deniz seviyesinin yükselip kıyı kentleri sular altına almasına sebep olabilir. (Ortak Geleceğimiz, 25, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yay,)
Ülkemizde de bu konularda ciddi problemler yaşanacak gibi. İTÜ Metoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu şunları söylemiş: “Küresel ısınma nedeniyle 1900 ile 1940 yılları arasındaki yağışın 7 katı 1990 ila 2000 arasında meydana gelmiştir. Küresel ısınmanın yağış şiddetinde kesin olarak büyük artışlara neden olacaktır.” Şimdi böylesine büyük bir müsibette bizlerin katkısı nedir? Rum suresi, 41 ayete Cenab-i Allah şöyle buyurur: “İnsanların bizzat işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de dönerler.” Bilim adamlarının ifadelerine göre küresel ısınmanın temel kaynağı fosil yakıtlarının (petrol, kömür, doğal gaz) aşırı kullanımından kaynaklanmaktadır. Şu halde herkesin bu nimetleri kullanırken iktisatla kullanması gerekmektedir.
Adeta bir mirasyedi gibi ve hiç bitmeyecek gibi bu nimetleri tüketmek insanlığın kendisini tüketmesi anlamına gelmektedir. Bilmem kaç silindir yarış arabaları, zevk ve keyif için dolaşmalar, ormanların aşırı tahribatı (nitekim dünya genelinde her yıl 11 milyon hektar orman yok olmaktadır) gibi ilahi sistemi bozacak her türlü davranışlarını insanlık dizginlemek zorundadır. Yoksa dünyasını başına yıkabilir.
09.11.2006
E-Posta:
[email protected]
|