Ülkemize tatil için gelen Kuveyt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Salam Al-Albani, Türkiye'nin su kaynaklarını yeterince değerlendiremediğini söylemiş. Ortadoğu'da su sıkıntısının çok büyük olduğunu ifade eden Al-Albani şöyle konuşmuş: "Türkler susuzluğun ne demek olduğunu bilmiyorlar. İsrail, Irak, Suudi Arabistan, Katar ve Kuveyt'te inanılmaz bir su sıkıntısı var. Bu ülkede yaşayanlar artık deniz suyunu arıtarak kullanmaya başlıyorlar." (Yeni Asya, 31 Ağustos 2006)
Hava, su, toprak, ateş; anasır-ı erbaa delinen dört unsurun önemlilerinden olduğu için Cenâb-ı Allah da Kur'ân-ı Kerim'de su mânâsına gelen el-Ma kelimesini 63 defa zikretmiştir. Su ile ilgili olmak üzere deniz mânâsına gelen "bahr" kelimesi 41 kere, yine deniz mânâsına gelen "nehr" 54 kere, sel mânâsında "seyl" kelimesi 2 yerde, yağmur, yağdırma gibi mânâlarda 15 kelime geçer.1
Peygamberimiz de (a.s.m) suyun önemi ile ilgili olarak, "Bir Müslüman susamış bir Müslüman kardeşinin susuzluğunu giderirse Allah da kıymet günü ona ağzı mühürlü Cennet içeceğinden içirir."2 "İki şey vardır ki, onları başkalarından esirgemek helâl olmaz: su ve ateş"3 buyurmuştur.
Said Nursî Hazretleri de suyu umumî nimetlerden saymaktadır.4 Cenâb-ı Allah'a binlerce şükür ki, bize yaşayan her şeyi kendisiyle yarattığını buyurduğu suyu5 çokça bahşetmiş. Ama değerini bilemediğimiz için yeterince de şükrünü eda edemiyoruz.
Değerini bilemediğimiz şundan belli: O mübarek hediyeyi bazı yerlerde öylesine kirletmişiz ki, değil içen o sularla sulanan mahsuller insanları hasta eder oldu. İşte Ergene Nehri bunlara bir örnektir.
Balıklara izafeten denilen "Ol mahiler ki, derya içreler deryayı bilmezler" ifadesi bizim için de geçerli. Her tarafımız temiz sularla kaplı bunları hem kullanamıyoruz, hem de kirletiyoruz. Bu hal ciddî bir şükürsüzlüktür. İnsanoğlu nimetler elden gitmeden değerini anlayamıyor. Sonra "keşke" der ama faydası olmaz.
Suyun önemiyle ilgili olarak savaş sırasında susuzluğu yaşayan Saraybosna Şarkiyat Enstitüsünde görevli Amina Kupusoviç, "Osmanlı Su Medeniyeti" adlı Uluslararası Sempozyumda sunduğu tebliğde şunları söylemiş: "Su hakkında en iyi susuz kalanlar konuşur. Onlar suyun değerini, güzelliğini ve faydasını bilirler. Ben Bosna'dan geliyorum ve hemşehrilerimle birlikte Saraybosna kuşatması sırasında susuzluk ya da en azından suyun kıtlığı tecrübesini yaşamış bulunuyorum. Savaş günlerinde bir bardak temiz su çok şey ifade ediyordu. Suya güçlükle uzaktaki kaynak veya çeşmelere kilometrelerce yürüyerek ulaşıyorduk. Bu yolda pek çoğumuz hayatını kaybetti.6
Evet kilometrelerce yürümek veyahut musluğu çevirdiğimizde suyun akması. Kilometrelerce yürümeden önce kıymetini bilmemiz gerekiyor. Suyu kullanırken azamî derecede iktisatlı kullanmamız gerekiyor. Her zaman ve her yerde. Hele Peygamberimizin (a.s.m) Hz. Sa'd'a abdest alırken suyu fazla kullanmaması için "Nehir kenarında dahi olsanız7 ikazını duyduktan sonra.
Dipnotlar:
1- Osmanlıda Su Medeniyeti, 232
2- Ebu Davud, Zekât, 41
3- Taberi'nin Sağırından
4- Mesnevî-i Nuriye, 202
5- Enbiya, 30
6- Osmanlıda Su Medeniyeti, 105
7- Müsned, 2/221; İbn Mace, Taharet: 48
16.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|