Bir akrabamı ziyaret dönüşü, yakın bir otobüs durağına kadar kendileriyle arkadaşlık yapabilme isteğime karşılık “Arabanız yok mu?” sorusuyla karşılaştım. “Hayır, artık toplu taşıma araçlarını kullanıyorum” dedim. Dolayısıyla sohbetimiz enerjide tasarruf konuları üzerinde devam etti.
Muhatabım ABD’ye gittiği için oradaki aşırı tüketimden bahsetti. “Her şeyi bir defa kullanıp atıyorlar. O kadar ki, çay içerken iki adet naylon bardak kullanıyorlar. Oradaki tüketimi görünce bunlar dünyayı bitirecek diye insan korkuyor” dedi.
Aşırı tüketimle ilgili olarak Ali Bulaç da şunları yazmıştı: “Öncelikle; dünyamızın gelişmiş ve sanayileşmiş Batılılar düzeyinde bütün insanları yaşatmaya elverişli bir gezegen olmadığını anlamak lâzım. Eğer bütün ülkeler, Batı Avrupa standartlarında enerji tüketecek olurlarsa, bir kaç hafta içinde atmosfere karışacak zehirlerle bütün canlılar ölecek. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerin potansiyel imkânları ve kaynakları ise, bu tüketim hızına ancak bir kaç on sene dayanabilir.”1 Tekrar araçlara döndüğümüzde hava kirliliğinin yüzde 60-70’inden araçlar sorumludur. Gürültü kirliliği, lastiklerden kaynaklanan kirlilikler vardır. Eğer hususî araçlar yerine toplu taşıma araçları tercih edilirse enerjiden de ciddî tasarruf yapılabilir.
Dünya Enerji Ajansının araştırmasına göre petrolde tasarrufa gidilebilirse yılda bir milyon varil kazanılır. Her gereksiz frene basmak bir damla daha fazla yakıt demektir. Her hız aşımı yani doksan km/saat üzerindeki artış yakıtı yüzde yirmi-otuz artırmaktadır. Keyfe, zevke göre araç kullanmalar, hız tutkunlarının araç kullanmaları bugünki sefih medeniyetin oyuncaklarının bütünü tüketim üzerine kurulmuştur. Tek kişilik araçlar, altı silindirli araçların bütünü bu sarmalın bir parçası. Nasıl ki nimetler içerisinde iken iktisat yapılması gerekiyor.
Araba sahiplerinin de arabaları olduğu halde yalnız başlarına iken toplu taşıma araçlarını kullanmaları iyi bir iktisat örneğidir. Nitekim iktisatta bir zirve olan Said Nursî Hazretlerinin enerjiyi kullanmadaki hassasiyeti, tüketim çılgını olmuş asrın insanı için çok önemli bir örnek teşkil etmektedir. Çünkü o mangala konulan kömürlerin fazlasını bile mangaldan çıkarttırıyordu. İnsanların rahatı ve güvenliği için bu düşünce yapısına uyulması gerekmektedir. Yoksa insanlar aşırı tüketimden dolayı kendi ürettikleri çöplüklerde boğulacaktır.
‘Çöp’izm
ABD’de ortaya çıkan freegganizm, Britanya’da da hızla yayılıyormuş. Grubun şiarı, ihtiyaçlarını çöpten karşılayarak kapitalist döngüyü kırmak. Grubun üyelerinden Ash, “Yediğim her şey çöplerden, bu benim için mantıklı bir hayat tarzı seçimi. İsraf edilen şeyleri kullanmak kadar tabiî bir şey olamaz”2 diyor.
Freeganlar, başkalarının attığı şeyleri değerlendirerek yaşayan bir grup. Sistem, müsrifliği göstermek için süpermarket çöplerine atılan yiyeceklerle beslenmeyi teklif ediyor. Ve böylece her yıl binlerce insan açlıktan ölürken yapılan bu savurganlığa dikkat çekmek istediklerini söylüyorlar.
Dipnotlar:
1- Din ve Modernizm, s. 28, Ali Bulaç
2- Radikal, 27.5.2006
12.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|