Neden insanlar, ortak payda arayıp duruyorlar da; devletler halklarını tek bir değerde birleştirmeye çalışıyorlar da, “adalet” kimsenin aklına gelmiyor?
Neden kimse adalet üzerinde birleşemiyor? Adaletin olmadığı bir toplumda, haksız yere edinilen hakların bir anlam ifade etmediği, herkesin er ya da geç zulüm tünelinden geçip, haksızlık limanına uğrayacağı gerçeği için, tarih yeterince malzeme vermiyor mu?
Bizi yönetenlerden, neden hep yeni kurallar, yeni yasaklar, yeni sınırlamalar getirmesini istiyoruz da, bizden çok uzaklarda, hiç tanımadığımız, ismini bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz bir çobanın kaybolan koyununun hesabını soramıyoruz?
İnsanın başına ne gelirse, haksızlık yaparak elde ettiği hak(sızlık)lardan geldiğini, zulümlerinin bumerang gibi kendisine döndüğünü, bugün zulmeden olanların bir gün mutlaka bir bedel ödeyeceğini bilmek için, neden okullardaki ilim, kalplerdeki vicdan, kafatasları içindeki beyin yetmiyor?
Bir adalet gözlüğü olsa, “zulüm zulüm” diye ortalığı velveleye veren, haksızlık yapılması, adaletten uzaklaşılması için slogan atan insanlar olarak göreceğimiz kalabalıkları, kim ve neden kahraman ilan ediyor?
Adalet dağıtanların “hak” kavramından bihaber oldukları manzarayı, “kokan tuz” örneğinden daha iyi anlatabilecek bir misal var mı?
Adaletten; iki kişi kavga ettiğinde devreye giren, ama taraflardan birinin devlet olduğu durumlarda, kamu, yani halk kökünden türemiş gerekçelerle sıvışan bir adaleti mi anlıyoruz?
Adalet deyince, içinde insanın, içinde vicdanın, içinde ölçünün, inceliklerin, ince eleyip sık dokumaların olmadığı bir kavram yerine; ince hesapların döndüğü bir dünya anlıyorsak, bu nasıl anlayıştır?
Adalet, gücü olandan yanaysa, gücü olana meydan okuyanın üstüne basıp eziyorsa ve bu, bir ülkenin gerçeği sayılıp, “zaten”le başlayan, çaresizlikler ifade eden cümleler kuruluyorsa; bu nasıl adalettir?
Emirle kanun çıkartıp, herkesi potansiyel suçlu ilan edebilen, gerektiğinde kanuna bile gerek duymayıp, kendi kanunu kendi yapanlarla, içinde hak, hukuk ve adil bir dünya geçen cümleler kurabilir misiniz?
Siz neredesiniz? Haksız güçlülerle misiniz, haklılarla mı?
Peki neden susuyorsunuz?
12.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|