Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Ey devlet, bize yeni yasaklar koy!



Neden insanlar, ortak payda arayıp duruyorlar da; devletler halklarını tek bir değerde birleştirmeye çalışıyorlar da, “adalet” kimsenin aklına gelmiyor?

Neden kimse adalet üzerinde birleşemiyor? Adaletin olmadığı bir toplumda, haksız yere edinilen hakların bir anlam ifade etmediği, herkesin er ya da geç zulüm tünelinden geçip, haksızlık limanına uğrayacağı gerçeği için, tarih yeterince malzeme vermiyor mu?

Bizi yönetenlerden, neden hep yeni kurallar, yeni yasaklar, yeni sınırlamalar getirmesini istiyoruz da, bizden çok uzaklarda, hiç tanımadığımız, ismini bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz bir çobanın kaybolan koyununun hesabını soramıyoruz?

İnsanın başına ne gelirse, haksızlık yaparak elde ettiği hak(sızlık)lardan geldiğini, zulümlerinin bumerang gibi kendisine döndüğünü, bugün zulmeden olanların bir gün mutlaka bir bedel ödeyeceğini bilmek için, neden okullardaki ilim, kalplerdeki vicdan, kafatasları içindeki beyin yetmiyor?

Bir adalet gözlüğü olsa, “zulüm zulüm” diye ortalığı velveleye veren, haksızlık yapılması, adaletten uzaklaşılması için slogan atan insanlar olarak göreceğimiz kalabalıkları, kim ve neden kahraman ilan ediyor?

Adalet dağıtanların “hak” kavramından bihaber oldukları manzarayı, “kokan tuz” örneğinden daha iyi anlatabilecek bir misal var mı?

Adaletten; iki kişi kavga ettiğinde devreye giren, ama taraflardan birinin devlet olduğu durumlarda, kamu, yani halk kökünden türemiş gerekçelerle sıvışan bir adaleti mi anlıyoruz?

Adalet deyince, içinde insanın, içinde vicdanın, içinde ölçünün, inceliklerin, ince eleyip sık dokumaların olmadığı bir kavram yerine; ince hesapların döndüğü bir dünya anlıyorsak, bu nasıl anlayıştır?

Adalet, gücü olandan yanaysa, gücü olana meydan okuyanın üstüne basıp eziyorsa ve bu, bir ülkenin gerçeği sayılıp, “zaten”le başlayan, çaresizlikler ifade eden cümleler kuruluyorsa; bu nasıl adalettir?

Emirle kanun çıkartıp, herkesi potansiyel suçlu ilan edebilen, gerektiğinde kanuna bile gerek duymayıp, kendi kanunu kendi yapanlarla, içinde hak, hukuk ve adil bir dünya geçen cümleler kurabilir misiniz?

Siz neredesiniz? Haksız güçlülerle misiniz, haklılarla mı?

Peki neden susuyorsunuz?

12.06.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.06.2006) - Beyaza dair karalamalar

  (01.06.2006) - Masmavi gökyüzü

  (30.05.2006) - Senin fethin nedir?

  (25.05.2006) - Katiller, komplolar ve kurtlu elmalar hakkında

  (23.05.2006) - Tam medyatik çamaşır makinesi

  (22.05.2006) - Piyon

  (18.05.2006) - Yazı yetiştirmenin kısa tarihçesi

  (16.05.2006) - Şiddet ve gurur

  (15.05.2006) - İnsanlık tescili

  (11.05.2006) - Bugün farklı bir gün

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004