Cuma günü çıkan “Tesettürde son durum” başlıklı yazımız, aynı gün Haber-7 portalında da yayınlandı. Gerek orada yapılan, gerekse doğrudan bize ulaşan okuyucu yorumlarından bir demet:
***
Abdül Ömer: Sistem dindarları dönüştürüyor. Bunu o kadar derinden ve kolay yapıyor ki.... Anne örtülü, baba namazında niyazında; kız çocukları okula gidiyor. Haliyle başı açık. Aile bunu normal karşılıyor. Belli bir zaman sonra bakıyorsunuz, o kızla ailesi arasında büyük farklar oluşuyor. Ya o kız onların kızı değil ya da onlar onun anası babası değil. Şu sorgulanmıyor: Neden benim kızım başı açık okula gitmek zorunda? Ailenin “Kızımız okuyacak, para kazanacak, bize bakacak” anlayışına sahip olması da bu durumda maalesef etkili oluyor.
***
Salih Mumcu: Avrupa’da yaşayan biri olarak Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde Müslüman olmayan, fakat tesettürlü dolaşan bayanlara çok rastladım. Almanya ve Avusturya dahil olmak üzere tesettürlü Hıristiyanları kiliseye gider gelirken gördüm. Bazılarıyla bizzat görüştüm. İnandıkları için tesettürlü olduklarını ve tesettürlü Hz. Meryem’i örnek aldıklarını belirtiyorlardı.
Müslüman kadınlar açısından Allah emrettiği için örtünmenin esas olması gerekir.
Tesettürlü olmanın devlet zoruyla yasaklandığı yerlerde bunun vebali yasağın arkasında olan devlet ricalindedir. Zorla imanın hiçbir değeri olmadığı gibi, zorla bir farzı terk ettirmenin asıl vebali de onlardadır.
Bu nedenle yazıda istimal edilen istatistikler kaale alınacak bir değeri haiz değildir.
***
Bahadır Ata: Yahu birşeyi anlayın artık Bu ülkede hangi mevkide olursa olsun—en tepeden en dibe kadar—kime ne kızlarımızın başörtü takmasından? Bu olaya bir inanç hürriyeti olarak bakın artık. Sizlerin kızlarınızın ve eşlerinizin açık olması beni hiç ilgilendirmiyor. Bu oranlar daha da düşük olsa ne olacak? Hadi düştü diyelim yüzde 5‘e, size ne kardeşim?
***
Karaömeroğlu: Yazınızın sonundaki “Görünen o ki, ‘Önce iman, sonra tesettür’ formülü ekseninde yeni bir tebliğ, tenvir, irşad seferberliği öncelik kazanmış durumda” cümlenizden şunu anlıyorum:
Tesettürdeki sapma imandaki eksikliğe işaret ediyor. İşe imandan başlamak gerekiyor. Ama baskılardan sonra bazı kesimlerde, “Başımızı açalım, makamları ele geçirdikten sonra yasağı kaldırırız” anlayışının yerleştiğini gördük. Bu tutar bir yol mudur?
***
Bizim notumuz: Tesettür bahsinde yasağa karşı mücadele verirken, derin bir iç muhasebeye de ihtiyacımız var. Bu otokritiğin, özellikle birinci ve son mektuplarda dile getirilen hususlar çerçevesinde yapılması lâzım. Ve bu sürece bilhassa genç kızların ve hanımların aktif şekilde katılması gerekiyor.
11.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|