TNS Piar’ın anketine göre, 2001-2005 arasındaki dönemde başını örtmeyenlerin oranı 15-17 yaş grubunda 19.3, 18-24 yaş grubunda ise 8.4 puan yükselmiş.
Bu sonuçlar gerçeği ne ölçüde yansıtıyor, bilemiyoruz. Ama “Ateş olmayan yerden duman tütmez” deyişindeki hikmet mucibince, ciddîye almak gerektiğini düşünüyoruz.
“Laik çağdaş”lar bunu “çok büyük bir başarı” olarak görüp seviniyorlardır mutlaka.
Ama bu “başarı”nın ne tür utanç verici yöntemlerle elde edildiği herkesin mâlûmu.
Hiçbir akıl, mantık, vicdan ve hukuk ölçüsüne sığmayan başörtüsü yasağı dayatmacı ve dessasça metodlarla uygulanmamış olsaydı, kolay kolay böyle bir sonuç alınabilir miydi?
Ve yasakla atbaşı sürdürülen “müstehcenliği teşvik” politikaları olmasaydı, bazı gençler tesettürden bu derece kolay uzaklaşır mıydı?
Adaletsiz, vicdansız, gayri insanî ve gayri ahlâkî usullerle elde edilen bir neticeye bakıp sevinmek ve dahası bundan gurur duymak, ancak yasakçı kafadan beklenebilecek aşağılık bir davranış olabilir.
Tabiî ki “çağdaşlar” bu sonucu “gençleri tesettür ‘esaret’inden kurtarıp ‘özgürlüğe’ kavuşturma çabalarının başarısı” olarak görecek ve hadiseye öyle bir kılıf giydirecekler.
Ancak sözünü ettikleri ve şampiyonluğunu yaptıkları çarpık özgürlük anlayışının, insanları en başta kendi nefislerinin kölesi ve sonra bilumum tuzakların kurbanı haline getirdiği, gözlerimiz önünde yaşanan son derece hazin ve ibretli hadiselerle teyid edilen bir vâkıa.
Tam da TNS Piar’ın tesettür anketinin yayınlandığı gün yapılan alarm niteliğindeki bir uzman uyarısı, bu noktada çok anlamlı.
“Cinsellik pompalanıyor. Moda da cinselliği teşvik eder tarzda şekilleniyor” diyen kadın doğum uzmanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, bunların sonucunu da şöyle ifade ediyor:
“Bunların etkisiyle özellikle büyük şehirlerdeki çocuklarımızda cinsellik yaşı düştü. Ailelerinden gizli kürtaj olan 18 yaş ve altı gençlerin sayısı çok arttı.” (Sabah, 5 Haziran 2006)
Prof. Çamlıbel’in rakam vermeden dile getirdiği bu tesbitin ardındaki sosyal facianın boyutlarını tasavvur edebiliyor muyuz?
Acaba çağdaşlık, 18 yaş ve altında gayri meşru cinsel ilişki kurup hamile kalan ve işlediği günaha bebeğini kürtajla katlettirerek cinayet suçunu da eklemek suretiyle hem kendi hayatını karartan, hem de ailelerini kahreden genç kızların sayısını arttırmak mı?
Peki, okullarda ve sokaklarda daha önce benzeri görülmemiş eli bıçaklı kız çetelerine veya liselerde ardı arkası gelmeyen ölümlü kavgalara ve aşk cinayetlerine ne demeli?
Ya emniyet raporlarına göre alkol, sigara ve uyuşturucuya başlama yaşının ilkokul çağına kadar inmiş olmasının izahı ne olabilir?
Keza çocuk yaştaki hırsız, soyguncu, kapkaççı, katil sayısındaki inanılmaz artış niye?
Ne yazık ki, bu acı göstergeler genç kuşakların son derece düşündürücü ve ürkütücü bir ahlâkî çöküş ve dejenerasyon tehlikesine sürüklenmekte olduklarını haber vermekte.
Tesettür düşmanlığıyla açığa vurulan zihniyetin tahribatı, alarm zillerini çaldırıyor...
10.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|