Özel okul ve anaokullarındaki astronomik fiyatlar, haber bültenlerinin ana malzemesi.
Hele bir ana okulunun fiyatı var ki, dudak uçuklatan cinsten.
Muhabir özelliklerini anlatıyor... Anaokulunun fiyatını arttıran en temel unsura geliyor sıra...
Neymiş diye merak ediyoruz.
Görüyoruz ki, o anaokulu “yoga” dersi veriyormuş. (atv ana haber)
Minicik çocukları rehabilite etmek için sabah yoga ile başlatıyorlarmış. İyi mi?
Nedir yoga?
“Yazılı tarih”ten öncesine dayandığı söyleniyor. Yani en az 5 bin senelik bir inanış! Bunu da arkeolojik kazılardan öğreniyor insanlık.
Yani, yoga, Hinduizme dayanan hareketler bütünü...
Yoganın çeşitleri de var:
Raja, jnana, bhatki ve karma yoga çeşitleri, bilgeliğe uzanan yol olarak kabul ediliyormuş.
Bitmedi. Bir de “temel duruşlar” var: Oturma pozisyonu, köpek ve kedi... Dağ duruşu, öne uzama ve esneme... Üçgen duruşu, savaşçı ve kobra duruşu... En önemlisi ceset pozisyonu ile süslemişler hareketlerini.
Böylelikle bu hareketler, Uzakdoğunun metafizikî inanışa dayandığı gibi, vücut ve ruh dengesini yakalıyor ve kişisel aydınlanmayı sağlıyormuş! Breh, breh!
Peki, “Hinduizm”e inanan safdiller şunu idrak edemiyor mu?
Beş bin yıllık geçmişe dayanan inanış, “gericilik” ve “yobazlık” değil mi?
Huzuru kendi mensup olduğu dinde aramak yerine, birtakım felsefî inanışlarla kodlanmış “yoga”da aramak, saflığın ötesinde bir şey...
Bunu da minicik çocuklara dayatmıyorlar mı, hele anaokullarında “ders” olarak okutmuyorlar mı? İnsanın kanına dokunuyor!
Anaokullarında değil namaz öğretmeyi, dinini öğrenmeyi bile yasaklayan zihniyete sormak lâzım:
İnancımızın gereği ve hattâ gözbebeği sayılan namaz hem kıymettar, hem mühim, hem ucuz, hem de az bir masraf ile uygulanan bir ibadet değil mi?
Halbuki “yoga”nın ne kadar zahmetli ve "pahalı" olduğunu, yukarıdaki satırlarda yazdık.
Peki, namaz gibi mukaddes vazifeden kaçma tenbelliğinde bulunanlar, neden yoga gibi zahmetli ve bir o kadar da masraflı uğraşa giriyor?
TRT ÇALIŞANLARI
Haber-Sen üyesi TRT çalışanları nihayet gösterilerini yaptı.
Gösteriye başlık lâzımdı. Onu da bulmuşlar. Diyorlar ki:
“TRT’de baskı, sansür ve kadrolaşma politikalarına hayır!”
Harbiye’deki TRT İstanbul Radyosu önünde protesto eylemi düzenleyen TRT çalışanları ellerinde “TRT’de sansüre, baskıya son,” “Tekke televizyonu istemiyoruz,” “Sanatıma dokunma,” “Sansür suçtur” dövizleri taşırken, Barış ve Adalet Koalisyonu üyeleri de üzerinde “barış” yazan gökkuşağı renkli flamalar taşıdı.
Ne kadar duygusal. Kalabalık yok, öylesine azınlık ve zavallı bir görüntü çizdiler ki... Halbuki medya desteğine, gazete manşetlerine rağmen bu kadar kişi toplamalarına ayıp. Hiç olmazsa gösteri yapmayıp, dağılsa... ya da küçük bir salonda basın toplantısı yapsaydılar daha iyiydi.
Bir de, “tekke” veya “din baskısı” gibi sahte bahaneler bulmayın.
Çok komik oluyorsunuz!
“BARIŞ” RÜZGARLARI
Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, İsrail’de “barış” rüzgârı estirmiş.
Bir de:
Türkiye’de estirse şu barış rüzgârını!
*
Ne garip, daha bu haberin mürekkebi kurumadan, İsrail helikopterleri sabaha kadar Gazze Şeridi’nin kuzeyine 8 hava saldırısı düzenledi, iyi mi? Barış saldırısı olmalı herhalde.
Sezer, İsrail’deki resmi temaslarına başlarken, “Şalom” demiş, alkış almış.
Ülkemize dönüşte, uçaktan inmeden önce acaba, “Selamünaleyküm” dese...
Der mi?
09.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|