TRT’de kazan kaynıyor. Birileri devamlı alttan ateşi körüklüyor, “fokurdatıyor.” Bir grup kalkıyor, “sansüre, kadrolaşmaya, baskıya ve giderek artan dinî yayınlara” son vermek amacıyla İstanbul Radyoevi’nde gösteri yapıyor. Arkalarında kim var: KESK ve Haber-Sen... Adına da diyorlar ki: “TRT çalışanlarına sivil toplum kuruluşları ve diğer sendikalar destek veriyor.” Yersen. Afiş bile hazırlamışlar: “Baskılara son.” Lafa bakar mısınız: “TRT sanatçıları, sanatlarını özgürce icra etmek istiyor.” Nasıl yani? TRT’nin belli kuralları ve prensipleri var. Eğer sanatını özgürce icra etmek istiyorsan, buyur özel kanallar hizmetinde! Engel yok.
TRT “siyasal tercih” noktasında her dönem eleştiri almıştır. Bu kaçınılmaz. İktidar kimse, muktedir odur... Bu bahsimizin dışı... Bir televizyon izleyicisi olarak, “TRT ekranını hızla artan dinî yayınlarla tekke televizyonuna dönüştürmekte...” lafı beni rahatsız etti. Ne yapsaydı TRT? Her gün ekranlarda şiddet yüklü dizi mi oynatsaydı? Her gün, tecavüz, ahlâksızlık dolu yayınları mı ekrana getirseydi? Bunu mu istiyorsunuz? Diğer kanallar mebzul miktarda bunu yapıyor zaten. Ama 70 milyona hitap eden bir televizyon için “özgür yayıncılık” isteyenlerin aklından şüphe etmek lâzım.
ERKEN UYARI
Prof. Teksen Çamlıbel uyarıyor: “Moda cinselliği teşvik eder tarzda şekilleniyor. Bunların etkisiyle özellikle büyük şehirlerdeki çocuklarımızda cinsellik yaşı düştü.” İşte dehşete düşüren ve ürperten cümle: “Günümüzde kürtaj en çok gençler tarafından isteniyor.” (Sabah) Düşünebiliyor musunuz, “kürtajların” artması üzerine İstanbul Tıp Fakültesi cinsel eğitim için özel bir bölüm açmış. Amaç: Belirli periyotlarla gençlerle toplantı yaparak, erken cinselliğin tehlikelerini, zararlarını anlatmak.
Haberde şöyle yazılmış: “18 yaş ve altında kürtaj patlaması! Cinsel ilişki yaşının düşmesi, istenmeyen gebeliklere de neden oluyor. 18 yaşından küçükler, ailelerinden habersiz gizlice kürtaj oluyor.”
Çare? Çamlıbel diyor ki, “Gençler ve aileler kürtaj konusunda dikkatli olsun.” Ya bataklık? Sinekleri öldürmektense, bataklığı kurutmak daha kesin bir çözüm yolu değil mi? Müstehcen yayınlara yasaklama getirmeli. Ahlâksız yayın yapan kuruluşların kapısına kilit vurulmalı. Evet, çok radikal bir çözüm belki, ama gerekli. Medyada, ahlâksızlığa prim veren reklâm ve programlara sıkı denetim getirilmeli. Manevî mesajlara önem verilmeli. Gençlik damarı en ziyade “hissiyatı” dinler. Onların manevî ihtiyaçlarını karşılayacak bir takım faaliyetler içinde olunmalı. Aksi takdirde, bu bataklık kurumaz. Bataklığı kurutamayanlar, sineklerle uğraşmak zorunda kalır.
07.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|