Büyük İslâm mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî’nin Hakka vuslatın 46. sene-i devriyesi münasebetiyle Yeni Asya International ve Avrupa Nur Cemaati tarafından Almanya Köln ve München şehirlerinde tertiplenen anma programına, Yeni Asya Başyazarı muhterem Kâzım Güleçyüz ve Avrupa İslam Konseyi Din Şûrası Sözcüsü muhterem Şükrü Bulut ile birlikte konuşmacı olarak dâvetliydik ve katıldık. 7 yıldan beri yapılan bu nevî programların bu yılki konusu: “Bediüzzaman’dan çağımıza müjdeler”
Köln şehrinin müstesna salonunu dolduran muazzam kalabalıkta en çok dikkatimi çeken, eskilerle yenilerin buluşması idi. Program çok anlamlı ve her cihetle müjdelerle âhenk vardı. Yalnız Bahri Beyin başkanlığında okunan müstesna ilâhiler ve Faruk Hocanın okuduğu kasidelerin dışında da gönül tellerine vuran makamlar vardı. Neydi onlar? Yıllar önce müthiş zahmetlerle ve hiç lisan bilmeden, aile efradını Türkiye’de bırakıp gelen ve hem iş bulan, iş yapan ve hem de imanını muhafaza eden ve bunların dışında en önemlisi Nur-u Kur’ân’ı Avrupa’da gönüllere yayan ve başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa’da İslâmiyet’in geniş mânâda intişarına vesile olan ve devam eden cengâver ve muhterem şahsiyetler...
Yeni Asya International ve Avrupa Nur cemaati aldığı bir ahde vefa ve model bir kararla bunların kısm-ı azamına şükran plaketleri verdi. Veren kimler? İşte bu kahraman vatanperver büyüklerimizin torunlarıydı. Böylelikle sahneye çıkan bu manzara karşısında, ben de yüzlerce kişi gibi gözyaşlarımızı tutamadım. Özellikle bu mânâyı ihtiva eden Maziden Bugüne belgeseli herkesi hıçkıra hıçkıra ağlattı. Almanya’daki can dostlarımız da “Bu görülmemiş bir manzara” dediler. Ak saçlılar ve bıyıkları yeni terleyen gençler... İhtiyare anneler, pırıl pırıl tesettürlü genç kızlarımız ve daha neler neler.... Avrupa’nın yüz akları ordaydı...
Kim ne eder, ne yapar karışmam. Fakat bu belgesel mazi ile müstakbeli bir araya getiren çalışmadır. Ahlâk, edep, haya, ahde vefa, maziye ve çilekeş bahtiyar şahsiyetlere ve bu serdengeçtilere sahip çıkmak, gelecek nesiller için unutulmayan bir ders-i ibrettir. Keşke güzel Anadolumuzun her ilinde bu nevî çalışmalar yapılsa. Bu cihetle Almanya örnek olmuştur... “Bediüzzaman’dan çağımıza müjdeler” gününde ayrı bir müjdeydi. Muhterem Kâzım Güleçyüz ve muhterem Şükrü Bulut ve biz de dilimizin döndüğü kadar bu müjde günün geniş sayfalarını açtık. Dünyanın bir ucundan bir ucuna meydana gelen Nur’un fütuhatını ve ‘Güneş batıdan doğacaktır’ hadis-i şerifinin tezahürlerini anlattık. Hem ilmî, hem seviyeli ve hem de kıyaslarla doluydu. Eğer olmasaydı gözyaşları da, alkışlar da olmazdı.
Sen misin bu kadar müjde veren. Al sana bir acı haber. Zındıkaya ve terörizme meydan okuyan, uzun yıllar Başet yaylamızdaki köyümüzde muhtarlık yapan muhrerem ve kahraman büyük ağabeyim Muzaffer Uslu vefat etmişti. Köln şehrindeki gecede vücut binamızdan bir parçanın koptuğunu görmüştüm. Aynı gece Şükrü Bulut Bey de rüyada ağabeyimin vefat haberini duyar. Bunun üzerine sabah 11:30’da ailemi aradım. 1.5 saat önce saat 10:00’da ağabeyimin beyin kanamasından vefat ettiğini öğrendim. Ruhu ebeden şâd olsun.
Bu itibarla bu satırları yazmaya başladığım Almanya’da hizmet programını yarım keserek dönüyorum. Sizler bu makalemi okurken, Van-Başet yaylasında, telefonların çekmediği soğuk, karlı köyümüzdeki taziyede bulunacağım ve oraya yetişip kendi camimizde vaaz ederek ölümün müjde satırlarını kalplere vuracağım ve akan gözyaşlarımızı müjdelerle ve Fatihalarla sileceğiz. İnşaallah... Almanya’da ve Avrupa’da hizmeti geçenlere binler teşekkür ve duâlar...
“Asıl insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyet, semâ-i müstakbelde ve Asya’nın cinânı üzerinde bulutsuz güneş gibi pertev-efşan olacaktır” (B.S.N., Muhakemat, 8. Mukaddime).
02.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|