Türkiye’de “kıran kırana” bir mücadelenin verildiği konulardan biri, belki de birincisi kadın kıyafeti ve tesettür meselesi.
“Çağdaşlık adına” tesettürü reddedenler, başından beri bilhassa genç kuşakları tesettürden uzaklaştırma gayreti içinde oldular.
Bu gayret şiddetlenerek devam ediyor.
Plan ve hesap, özellikle okulları ve medyayı alabildiğine kullanarak, tesettür dışı giyim şekillerini teşvik ederek bu hedefe ulaşmaktı.
Ama öyle olmadığını, aksi yöndeki bütün çabalarına rağmen genç kuşakların tesettüre yönelişinin arttığını ve başörtülü genç kızların üniversite kapılarına dayandığını görünce, bu eğilimi durdurmak için yasakçılıktan başka bir “çare” bulamadılar.
Ve bu yasağı, her zaman olduğu gibi, müstehcenliği teşvikle desteklediler.
28 Şubat’la başlayan ve hâlâ devam eden süreçte yaşananlar, çok açık bir şekilde gözler önünde.
TNS Piar tarafından yapılan iki araştırma, bu çabaların düşündürücü sonuçlarına ışık tutuyor.
Araştırmalardan biri 2001’de, diğeri geçen sene yapılmış. Dört yıl içerisinde tesettür konusunda neyin değişip neyin değişmediği bahsinde dikkate değer ipuçları sunan bu araştırmaların ortaya koyduğu ilk sonuç şu:
Dışarı çıkarken başını örtenlerin oranı yüzde 59’dan 59.4’e, örtmeyenlerinki 33.9’dan 34.6’ya çıkarken, “duruma göre” hareket edenlerin oranı 7.1’den 6’ya gerilemiş.
Demek ki, tesettür herşeye rağmen galip.
Ve yasağın mimarı Kenan Evren’in “Ülkemizde başörtüsü kullanmayanlar çoğunluktadır, başörtülüler azınlıkta kalıyor” (Vatan, 30 Mayıs 2006).iddiası gerçeği yansıtmıyor.
Ancak aynı anketin yaş gruplarına göre örtünme tercihlerindeki değişimi ortaya koyan sonuçlarında endişe verici noktalar mevcut.
Buna göre, 15-17 yaş grubunda 2001’de yüzde 49.5 olan “örtünmeyenler”in oranı 2005’te 68.8’e; 18-24 grubunda 49’dan 57.4’e; 25-34 grubunda 35.4’ten 40.3’e; 35-44 grubunda 24’ten 29.5’e yükselmiş.
Her ne kadar “başörtüsü-türban” tasnifine akıl erdiremesek de, konuyu ısrarla böyle takdim edenlerin tavrından hareketle “şuurlu örtünme” olarak niteleyebileceğimiz “türbanlı tesettür”e girenlerin oranına gelince:
15-17 yaş grubunda 4, 18-24 grubunda 1.3 puanlık gerilemeye karşılık, 25-44 yaş grubunda 2’şer puanlık yükseliş var. (Ali Atıf Bir'in yazısı, Hürriyet, 5 Haziran 2006)
Bu düşündürücü tablonun çok dikkatle üzerinde durulup tahlil edilmesi gerekiyor.
Kadınlarımızı, özellikle de genç kızlarımızı gerek amansız baskılarla, gerekse cazibedar telkin ve propagandalarla tesettürden uzaklaştırmayı hedefleyen çabaların azımsanmayacak derecede mesafe aldığı anlaşılıyor.
Genel dağılımda terazinin tesettür kefesini ağır bastıranlar, ankette yer verilmeyen 45 yaş ve üstündeki hanımlar. Ve bu durum, “Ahirzamanda yaşlı kadınların dinine tâbi olun” hadis-i şerifindeki mesajı teyid ediyor.
Görünen o ki, “Önce iman, sonra tesettür” formülü ekseninde yeni bir tebliğ, tenvir, irşad seferberliği öncelik kazanmış durumda.
09.06.2006
E-Posta:
[email protected]
|