Nezle ile grip tatilden döndü!
Havalardaki ısı değişimiyle birlikte Kulak Burun Boğaz Hastalıkları’na yakalanma riskinin arttığına dikkati çeken uzmanlar, okullardaki toplu hayat sebebiyle çocukların infeksiyona daha yatkın hale geldiklerini bildiriyor. İçinde bulunduğumuz aylarda grip, nezle, sinüzit gibi hastalıklarda artış görüldüğünü ifade eden Sema Hastahanesi KBB Uzmanı Dr. Ömer Faik Sağun, şu uyarılarda bulundu: “Nezle; hapşırık ve öksürük ile havaya yayılan virüslerin başka bir insan tarafından solunmasıyla bulaşıyor ve virüs alındığından birkaç saat sonra, nezle belirtileri başlayabiliyor. Halsizlik, hafif baş ağrısı, hafif bir ateş, öksürük, gözlerde kızarma, yaşarma, üst solunum yollarında yanma hissi ve burun akması en önemli belirtiler gösteriyor. Normal şartlarda bir hafta on gün içinde geçen hastalık sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre gibi komplikasyonlara sebep olursa iyileşmesi zorlaşıyor ve uzuyor.
Sonbaharda, insanların kış mevsimine göre daha çok gribe yakalandığını söyleyen Dr. Ömer Faruk Sağun, “Grip de, nezle gibi bulaşıcı bir virüs enfeksiyonu olmakla birlikte nezleye nazaran çok daha ağır seyreden bir hastalıktır. İnfluenza virüsleri insandan insana tükürük damlacıkları yoluyla bulaşıyor. Bütün dünyada fakat daha çok ılıman iklim kuşağında görülür. Genellikle sonbaharın soğuk aylarında başlar, küçük çocuklar ve vücut direnci düşmüş yaşlı ve hasta kişiler hastalığa daha çok yakalanıyorlar. Okul, kışla, fabrika, hapishane, bakım evi gibi toplu yaşanılan yerlerde bulaşma kolay olduğundan hızlı bir şekilde yayılıyor. Sonbahar ve kış mevsimlerinde toplu ulaşım araçlarının, sinema, tiyatro gibi yerlerin hastalığın bulaşmasını kolaylaştırdığı biliniyor.” dedi. Hastalıktan korunmak için el temizliğine önem verilmesi gerektiğini ifade eden Sağun, alınacak tedbirleri şöyle sıraladı:
Bu dönemde el temizliğinize özen gösterin, elinizi sık sık yıkayın. Hapşırma ve öksürme durumunda temastan kaçının. Odalarınızı sık sık havalandırın, klimalardan kaçının. Bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği için stresten uzak durun.
Aşıyı sonbaharda yaptırın
Aşının, Eylül-Kasım gibi sonbahar aylarında uygulanmasını tavsiye ediyoruz. Her yıl dolaşan virüs türleri farklı olduğu için aşı olduktan sonra da grip hastalığına yakalama riski vardır, ancak hastalığa yakalanılsa bile aşının etkisiyle o dönem daha hafif ve kolay geçirilecektir. İnfluenza türleri değiştiği için buna bağlı olarak aşıların muhtevası da de salgın yapma ihtimali en yüksek olan virüslere göre değiştirilmektedir. Sonuç olarak her yıl aşılanmak gerekir.
Çocuklarda bademcik problemlerine merhaba
Sema Hastahanesi KBB Uzmanı Dr. Ömer Faik Sağun; ”Yazın bitmesi ve okulların açılmasıyla birlikte çocuklarda bademcik problemlerinde artış görülüyor. Havalardaki ısı değişimi ve okullarda toplu hayat çocukları enfeksiyona yatkın hale getiriyor. Sınıftaki bir çocuğun enfeksiyona yakalanması sonucu solunum vasıtasıyla hastalık diğer çocuklarda kolaylıkla geçebiliyor. Önceki yıllarda bademcik ve geniz eti problemi olan çocuklar KBB hekimlerince değerlendirilmeli, eğer ameliyat gerekiyorsa okullar açılmadan olmasını tavsiye ediyoruz. Böylece çocukların hastalıklar dolayısıyla okulu aksatmaları önleniyor.” dedi.
Sinüzite merhaba
Yazın bitmesiyle birlikte sinüzit rahatsızlıklarında artış görülmektedir. Kimler sinüs problemleriyle karşılaşır.
Gerçekte herkesin sinüs enfeksiyonu geçirebildiğini ancak bazı grupların daha hassas olduğunu belirten Dr. Ömer Faik Sağun, risk gruplarını şöyle tanımladı;
* Alerjisi olanlar: Bir alerji atağı soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna sebep olur.
* İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar: Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu (septum burun delikleri arasında burnu sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine deviasyon denir.)
* Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli hassastır.
* Sigara içenler: Tütün dumanı, nikotin tabiî direnç mekanizmasını bozarlar.
|
YENİ ASYA
/ İSTANBUL
15.09.2006
|
|
Büyümek zaman alan bir deneyimdir
SORU
“İki çocuğum var. Oğlum ergenlik döneminde. İlk zamanlar kadar olmasa da, hala ergenlik döneminin belirtileri devam ediyor. “Umursamazlık, vurdumduymazlık” en çok yaşadığımız sıkıntılar. Bu özellik sadece ergenliğe has bir sorun mudur, sonrasında da devam eder mi? Anne olarak ne yapmalıyım?
Ergenlik döneminin kendine has bir düşünce yapısı vardır. Ben merkezci düşünce yapısı sebebiyle zaman zaman zorlanabilirler. Duygusal olarak bağımsızlaşmaya çalıştığı için kendi kararlarını kendisi vermek ister. Baş kaldırıları, isyanları başlar. Çevresinde olup bitenden ziyade kendisiyle ilgilidir. Oğlunuz da otoriteye karşı başkaldırısını vurdumduymaz ve umursamaz olarak dile getiriyor.
Umursamaz ya da vurdumduymaz kaldığı zamanların çok sık olup olmadığını tesbit etmek gerekir. Her olaya karşı bu tavırla yaklaşılıyorsa kendisini dış dünyaya karşı izole ediyor olabilir. Dış dünyanın otoriter ve gergin havasına bir tür savunma mekanizması geliştirebilir.
Genelde sizin oğlunuz gibi davranan ergenler için bunun bir kendini ortaya koyma davranışı olduğunu söylemek gerekir. Kendine özgü bir irade ortaya koyarken zaman zaman da bir çatışmanın içerisindedir. Fakat ergenlik döneminde bağımsızlıkla birlikte gelişen özgürlük duygusu bu çatışmaları kuvvetlendirir. Özgürleşmek her iki tarafında birbirini anlamasını sağlayan bir evreyi başlatır. Ebeveyn olarak ilişkideki almayı ve vermeyi ona aktarmanız ilişkiyi güçlendirir. Bu ilişki tarzını öğrenip içselleştirdiğinde kendisini daha iyi ifade edebilir.
Vurdumduymazlık veya umursamazlık gibi tavırlar ergenliğe has özellikler değildir. Kişilik yapılarımız çocukluktan itibaren gelişmeye ve şekillenmeye başlar. Ergenlik dönemi bu şekillenmenin en son basamağı olduğu için “kim” olduğumuzu bulmaya çalıştığımız ya da aradığımız bir evredir. Kim olduğumuzun farkına vardıkça bize özgü kişilik özellikleri şekillenir. Büyümek kolay olmadığı için bu gibi tepkisel tavırları bir başarısızlık olarak algılamayın. Başarısızlık olsa bile büyümeye adım atmanın bir parçasıdır. Onunla olan ilişkinizin sizin için de başka bir sınav olduğunu unutmayın. Onun büyümesine yardım ederken siz de bir gelişimin ilk seyircisisiniz. Denetleyerek ya da bu çatışmayı yok sayarak ona yardımcı olamazsınız. Kendisini ortaya koymanın ve ifade etmenin yollarını aile ortamı içerisinde ona göstermelisiniz.
|
Psikolog Belkıs ERTÜRK
15.09.2006
|
|
Şimdi bacaları temizleme zamanı
Temizlenmemiş bacalar ve doğru kurulmamış sobaların özellikle rüzgarlı havalarda evlerde ‘baca tepmesi’ denen olayın yaşanmasına ve karbonmonoksit gazı zehirlenmelerine neden olduğu hatırlatılarak, her yıl mutlaka baca temizliği yapılması gerektiği ve bunun için de en uygun ayın eylül olduğu belirtildi.
Samsun Çevre Orman Müdürlüğü, yaklaşan kış mevsimi öncesi, soba zehirlenmelerini önlemek için baca temizliği yaptırmaları konusunda vatandaşları uyardı. “Bacalar temizlenmediği ve sobalar, şofbenler ve kombiler doğru şekilde kurulmadığı zaman kömür, odun, doğalgaz, LPG ve gazyağı eksik ve verimsiz yanmaktadır” diyen Çevre ve Orman Müdürü Kadir Kılıç, “Eksik yanma sonucu oluşan kirli gazlar ve partiküller, baca tıkanmasına neden olmaktadır. Böylece her yıl onlarca kişi evlerinde zehirlenmekte ve hatta ölmektedir. Bir binanın yıllık baca temizleme maliyeti ise bina büyüklüğüne bağlı olarak 40-150 milyon lira arasında değişmektedir. Valilikler, belediyeler, doğal gaz dağıtım şirketleri ve kömür satıcıları bu aylarda baca temizliği için halkı uyarmalı. Mutlaka baca temizliği yaptırmalarını sağlamalılar. Bacaların nasıl temizleneceği ve sobaların, kombilerin, şofbenlerin odalara nasıl kurulacağı öğretilmelidir” dedi.
Bacalarda mutlaka baca başlığı kullanılmalıdır. Aksi durumda rüzgarlı havalarda zararlı ve zehirli gazlar geri teperek zehirlenmelere neden olur. Bacalar yeterli oranda yalıtımlı olmalıdır. Yalıtılmamış bacalar hızlı şekilde soğur. Soğuyan bacalarda sıcak gaz içindeki nem yoğunlaşarak, bacalarda daha hızlı tıkanmalara ve duvarlarda lekelenmelere neden olur. Sobada baca çekişi ve yanma verimliliği düşer” diyen Kılıç, şöyle devam etti:
“Soba ve şofben kurarken nelere dikkat edileceği, halkımıza detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Türkiye’de her yıl bina yangınlarının yüzde 20’si temizlenmeyen bacalardan kaynaklanmaktadır. Bacalar temizlenmediğinden dolayı milyarlarca liralık konutlar yanarak tahrip olmaktadır. Temizlenmemiş ve doğru kurulmamış sobalardan dolayı rüzgarlı havalarda evlerde baca tepmesi dediğimiz olaylar sık aralıklarla meydana gelmektedir. Baca gazının tepmesi sonucu, zehirli karbonmonoksit gazı zehirlenmelere neden olmaktadır. Yılda en az bir defa bacaların temizlenmesi gereklidir. Baca temizliği için Türkiye’de en uygun ayın eylüldür.”
|
/ SAMSUN
15.09.2006
|