Yarının ekonomisi
Bilim tarihi incelendiğinde, çağlar boyunca toplumların yenilik isteği ve farklı şeyler bulma arzuları sonucu, bilimsel çalışmalar ve ar-ge faaliyetlerine olan ihtiyacın sürekli arttığı görülmektedir. Bilimsel düşünceyi özümsemiş ve bunu bir hayat tarzı olarak kabul etmiş olan toplumlar; üretimde, ticarette, hizmetlerin kalitesinde ve kişilerin refah düzeylerinin yükseltilmesinde önemli ilerlemeler sağlamışlardır.
Bilgi toplumunda, bilgi ve iletişim teknolojisinin meydana getirdiği ortam içinde ekonomik faaliyet küreselleşme (globalleşme) eğilimine girdi. İletişim sistemlerinin ülke sınırlarını küçültmesi, bölgesel gruplaşmalara dayalı bütünleşme eğilimlerini beraberinde getirdi. (ERKAN, Hüsnü, Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 4. Baskı, Eylül 1998) Küreselleşme; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin yerel ve ulusal sınırları aşarak, dünya çapında yayılmasını ifade etmektedir. Bu sebeple küreselleşmeyi mevcut sürecin temel dinamizmi olarak ele almakta fayda vardır.
Küreselleşme aslında çok boyutlu bir gelişme olarak, toplumları derinden ve çok yönlü etkileyen bir süreçler topluluğu niteliğindedir. Ekonomik, siyasal, kültürel, toplumsal, teknolojik vb. alanlarda yaşanan değişim ve dönüşümler, küreselleşme süreçleri olarak tanımlanmaktadır. Küreselleşmenin bilgisayarlaşma, minyatürleşme, dijitalleşme, uydu iletişimi, fiberoptik teknolojisi ve internet olarak belirlenen kendine özgü bazı tanımlayıcı teknolojileri de bulunmaktadır. Bunlar aracılığı ile, küreselleşmenin tanımlayıcı perspektifini bütünleşme olarak ifade etmek mümkündür. Küreselleşme ile ortaya çıkan köklü yapısal değişmede sanayi toplumu yerini giderek tamamen yapısal farklar gösteren bilgi toplumuna bırakmaktadır.
Artık ülkelerin hızlı büyümesi için bilgi ve teknolojiyi üretimin motoru haline getirilmeleri, günümüz şartlarında elzem hale gelmektedir. Yarının ekonomisinin motoru bilgidir, bilgiyi kullanmaktır. Ülkemizde bilgiye, bilgi teknolojilerine yönelik zaman zaman organizasyonlar olmaktadır. Bunlardan en önemlisi CeBIT Bilişim Eurasia, ülkemizde gerçekleştirilen küresel düzene yakışır bir organizasyondur. Fuarı ziyaret eden Bakan Abdüllatif Şener, “Soğuk Savaş döneminde herkes düşmanlarını hesaplarken, şimdi dostluklarını ve işbirliklerini gözden geçirmek zorunda... küreselleşmenin muhasebesini yapmalıyız.” diyordu. Bu işin muhasebesini iyi yapanlar, aldı başını gidiyor.
G. Kore, Malezya, Singapur, Tayvan, İrlanda ve Finlandiya gibi ülkeler kalkınmanın merkezine bilgi ve inovasyonu yerleştirdi. Çin de hızla aynı yolda yürümektedir. Dünya ekonomisinin sallandığını görüyoruz.
Kore’de işsizlik yüzde 3. 1960’ta 100 dolar olan kişi başına gelir 2005’te 20 bin doları aştı. Gelir dağılımı da oldukça adil. Nitekim 48 milyonluk bu ülkede yoksulluk sınırı altındaki nüfus sadece yüzde 4. Nüfusun tamamı okur-yazar. Yıllık ihracat 2005’te 290 milyar dolarken, ithalat 250 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kore’nin ‘inovasyon modeli’nin sembolü olan Samsung’un tek başına satışları 150 milyar doları, ihracatı da 50 milyar doları aşıyor. İhracatı bu gidişle neredeyse Türkiye’nin toplam ihracatını yakalayacak. İşte bu üretim, bilgi ve verimlilik devrimini gerçekleştiren ülkede 30 milyon insanın internet kullanıyor oluşu bir anlam ifade ediyor.(Zaman 07.09.2006)
Yarının ekonomisinin gereklerini yapmaya başlayanlar, ekonominin hedefi olan gelir dağılımını adil hale getirdiler. Refahın ölçüsü olan kişi başına geliri yükseltiler. Biz bu konuda da gerilerde kaldık. Öndekilere yetişmek için koşmamız gerekiyor. Aklın yolu birdir. Başarılı olanlar neyi yapıyorlarsa, onları yapmak gerekiyor. Kafaların dışı ile değil, içinin bilgi ile doldurulması esas meseledir.. Artık, kalkınmanın, refahın, motoru bilgidir, bilgi teknolojilerini kullanmaktır.
|
Mehmet Abidin KARTAL
15.09.2006
|