Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Halil USLU

Konya Ereğli ve Berat Gecesi



Aziz Türkiye’mizin mübarek topraklarımızın her karışında güzellik ve tarih vardır. Takriben 924 ilçemizin bazıları şehir il merkezlerinden daha büyüktür. Bunların başında gelenlerden birisi Konya Ereğli’sidir. Mükerrer defalar gittim, fikir bazında çok çalışmalarım olmuştur. TV konuşmalarından konferanslara, gönül sohbetlerinden seminerlere kadar, halen de devam etmektedir. Burada da çok gönül dost ve kardeşlerim vardır. Konya Ereğlisi Türkiye’de 30 ilden daha büyüktür. 2006 itibarıyla ilçe merkezi 100 bini bulmaktadır, yaz dönemleri mahsul zamanı daha da artmaktadır. Ereğli her cihetle il olmaya namzet ve şayeste bir ilçe merkezidir. Tarihî, kültür, turizm, eğitim ve ulaşım açısından... Yüksek okulların çoğalmasıyla da çok yönlü olacaktır, ümitvârım.

Ereğli, tarih silsilesi içinde milattan önce ve Hititler döneminden daha önce kurulmuş bir ilçe. Bazı tesbitlere göre; Ereğli’nin adı, Bizans İmparatoru Heraklius’tan bu yana Herakle, İrakle, Eregle, Eregli, Eregliyye ve Ereğli şeklini almıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde ise Alaattin Keykubat’ın, Ereğli’den bir sefer dönüşü geçerken Peygamber Pınarı denilen—şu anda Akhüyük köyünde bulunan—çamurun, yaralı askerlerinin yaralarına şifa olduğundan dolayı buraya Erkili (Ereğli) dediği söylenmektedir. Toros Dağları’nın eteklerinden çıkan sular, Ereğli’yi fıtrî olarak güzelleştirmiş, bu sebeple de “Yeşil Ereğli” olarak anılmaktadır.

M.Ö. 64 yılında bütün Anadolu ile birlikte Romalıların eline geçen Ereğli, 395 yılında Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma (Bizanslılar) İmparatorluğunun sınırları içerisinde kalmıştır. Hz. Ömer’in devlet başkanlığı döneminde, Doğu Roma İmparatoru Heraklius’u yendikleri Yermük savaşından sonra Adana ve Tarsus’tan Toroslara kadar ilerleyen Hz. Ömer, Bizans akınlarına karşılık, İç Anadolu’ya yapılan akınlar sırasında Ereğli’nin gelirinin Beytülmâl’a gönderilmesini Bizans’a kabul ettirmiştir. Ereğli, Malazgirt Savaşı’ndan altı yıl sonra (1077) Kutalmışoğlu Süleyman Şah zamanında Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey, 1276 yılında Konya’yı alarak Karamanoğulları Beyliğini başşehir yaptı ve Ereğli bu Beyliğe bağlanmış oldu. 1457 yılından itibaren kesintisiz olarak Osmanlı yönetimine girmiştir. Osmanlılar zamanında Ereğli’ye bir çok vakıf, cami, kervansaray, türbe yapılmıştır. Ulu Cami, Rüstem Paşa Kervansarayı, Şifa Hamamı vs..

Türkiye’nin kısm-ı azamı makalelere sığmaz, Türkiye’ye ve dış dünyaya çok değerli ilim adamı ve bürokrat insanlar yetiştiren ve yetiştirmekte olan yeşil Ereğli nasıl bir makaleye sığsın. İşte böyle bir Ereğli’yi tekrar görmek ve oradaki can dostlarıyla tekrar mülaki olmak için Berat Kandil gecesinde oradaydım. O gecelerde uzak diyarlara yürümek ve dâvetlere icabet etmek ayrı bir sırdır. Yeni Asya Vakfı’nda toplanan muhterem can dostlarına ve ayrı bir mekânda hanım kardeşlerimize, Berat gecesinin âyet ve hadislerdeki yeri, Hz. Bediüzzaman’ın gece ile ilgili tesbitleri, gecenin ibadet yönü, ispat yönü ve gecenin sosyal hayata bakış vechesini, çeşitli misâllerle ve rakamlı dokümanlarla anlatmaya çalıştık.

Hz. Bediüzzaman’ın tesbitiyle “50 yıllık bir ömrü içine alan, mukadderat-ı beşer için kudsî bir çekirdek olan” bu muhteşem, aziz ve mübarek gecede salonları dolduranlara, hatimler, Cevşenler okuyanlara, duâlar edenlere, sahur programları hazırlayanlara ve bize her türlü ilgi ve alâkayı gösteren muhterem Konya Ereğlisi ağabey ve kardeşlerime, başta Almanya’dan gelen muhterem Fikri Günen ve Yeni Asya Vakfı ve gazetesi temsilcisi Durhasan Bey olmak üzere herkese binler teşekkür ve tebrikler...

Ertesi günün akşamı dâvetli olduğum, Akkuş ve Fidan ailelerinin evlâtları Ayşegül ve Abdülkadir’in düğünlerinde, Konya Sezerhan Düğün Salonunda “Aile Hayatı ve Hz. Peygamber (asm)” başlıklı konuşmamızla haftayı noktaladık. Genç evlilere Hz. Allah’tan iki cihan saadeti niyaz ediyorum. Bugün Ankara-Keçiören’de konuşacağız, inşaallah.

15.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.09.2006) - Şehir merkezlerindeki büyük tehlike

  (01.09.2006) - Yalova düğünü

  (25.08.2006) - Mi'rac ve sosyal hayat

  (18.08.2006) - Sıcakta yürümek

  (11.08.2006) - Yaylalar ve düğünler

  (04.08.2006) - Bir diyardan bir diyara

  (28.07.2006) - Gözyaşları ve kundura fırçaları

  (21.07.2006) - Ceyhan boru hattı ve müjdeler...

  (14.07.2006) - Hastam alıp getirmiş

  (07.07.2006) - Eyyühe’l-Üstad

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004