Kalbin girdiği bin bir halin duygulardaki serencamıdır hayat. O duygularda salınan hallerin içinden geçer insan. Kimi geçişler sevinç olur, kimi geçişler acı, kimileri heyecan, kimileri tutku, kimileri özlem, kimileri kayıp, kimileri kavuşma, hasret, aşk, muhabbet, sevgi… ve geçişler hiç bitmez. Kalp atışları kadar anlıktır, çoktur, vurucudur, derindir. İnsan varlığı da bu salınımlardaki hallere ne ad verdiğinde gizlidir zaten.
Kalpleri evirip çevirene, o evrilip çevrilmelerde ne kadar yakın olursa, bütün o değişimlerin bir anlamı, boyutu ve sonsuz bir var oluş hikâyesi olur insanın. Uzaklığı nispetinde de acıları.. Aslında hayatta acı gibi gelen hadiseler gerçekte acı değildir. Onu nasıl yorumladığımızla ilgili bir sonuç alırlar. Tam da burada başlar zaten insanın var olma savaşı. Bütün sırların kilit noktası, gelen her hadiseye verdiğimiz anlamda gizlidir. İnsanın kendisini bulduğu ya da yitirdiği yer de burasıdır zaten.
Bazen her şey dayanılmaz olur. Üst üste gelen olumsuz olayların karşısında kalbin salınımları incelir, duyguların ağırlığı ruhumuzu derinden sıkar ve isyan eşiğinde insan sancılarla kıvranır. Aslında varlığımızın en önemli anları da işte tam bu anlarda vereceğimiz tepkilerde gizlidir. Sır; varlığımızın daraldığı noktada, her şeyin var edicisine ne kadar teslim olduğumuzdur. Ya da o anda Ona kalbimizin yollarını ne kadar yönelttiğimiz. Acılarımız işte bu noktada renk değiştirir. Ya tamamen gerçek acı olur isyanla birlikte bizi yakar, ya da geliş maksadını anlayıp, gönül içinde serinlik ve huzur kapılarını açan bir teslimiyete dönüşür. Anlar genişler o zamanlarda, zaman mefhumu incelir, gönül ötelerin serin ve selametli esintileriyle mest olur. İşte gerçek var oluş budur. Ebediyetin sahibinin gönülde yansıması…Acıların renk değiştirdiği nokta…
Kâinatta herşey bir tohum. Kabiliyeti nispetinde açılan bir çekirdek. Her çekir-değin de gelişip, hayat bulması ya da çürümesi veya dönüşmesi için üzerinden bir şeylerin geçmesi gerekiyor. Her insanın ruhu da ayrı bir çekirdek. İçinde bin bir sır, bin bir hikmet, âlem ve varlık gizli olan bir tohumcuk. Tüm bu âlemlerin, varlıkların açığa çıkması ise, çekir-değinin çatlama şartlarıyla ilgili bir şey. İşte imtihan sonucu da bu şartların sonunda açığa çıkıyor zaten. O şartları ise Rabbi biliyor insanın. Onları da hususî bir şekilde yolluyor kuluna ve kul, ruhunda taşıdığı kabiliyet değerinde kendini açığa çıkarıyor. Büyüyüp, gelişiyor mu? Çürü-yor mu? Etrafına mis kokulu çiçekler mi sunuyor, yoksa kötü kokulu bir bataklığa mı dönüşüyor? Güzel meyveler veren bir ağaç mı, yoksa zehirli meyveler veren bir ağaç mı? Bu sınanmaların, deneyimlerin, yaşanmışlıkların karşısında alınan tavır o çekirdeğin ağacını belirliyor.
Hayatta başımıza gelen her hadisenin aslında kulun kalbinin bir yoklaması olduğunu düşünüyorum. Ve o kalp ne-reye açılacağına kendisi karar veriyor. O çekirdek iman, sabır ve duayla sulanırsa acılar sevince, sonsuzluğa ve huzura, isyanla, kaçışla ve kafa tutmayla sulanırsa da yokluğa, hiçliğe, dipsiz, kuru ve ıssız bir yalnızlığa dönüşüyor.
07.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|