Dünyanın hem maddeten hem de manen bizleri sıkıntılara sokan haletleri adeta günlük yaşantımızı istilâ etmiş durumdadır. Biz biliyoruz ki yaşadığımız çok anların, hem dünya hem de ahiret hayatımıza kayda değer bir faydası bulunmamaktadır. Buna rağmen içimizdeki şeytanî dürtülerin tesiriyle asıl uğraşmamız gereken faaliyetlerimize yeterince zaman ayıramıyor, daha çok dünyanın bir kıymet-i harbiyesi olmayan meşguliyetleriyle zamanımızı geçirmekten kendimizi alamıyoruz.
Dünyaya yönelik hayat tarzımızla sadece kendimizi dünyaya mahkûm etmiyor, reisi olduğumuz aile fertlerine de kötü örnek olma durumuna düşüyoruz. Zira ailemiz içindeki küçüklerin ilk muallimleri biz ebeveynleriz. Onlar bize bakarak dünya hayatına hazırlanmaktadırlar. Samimiyetimiz ve doğruluğumuz nisbetinde çocuklarımıza örnek olabiliyor, onların gelecekleri üzerinde olumlu etkilerde bulunabiliyoruz. Aksi takdirde çocuklarımız hep bizden olumsuz etkilenecek ve bizlerin de yarın çok müşteki olacağımız bir yaşantı tarzını kendilerine seçeceklerdir.
Bizler geçireceğimiz zamanlarımızla, bulunduğumuz mekânlarımızla hem kendimizin dünya hayatını bir mecraya sokuyor, hem de bir çok kişinin olumlu veya olumsuz bir şekilde bizlerden etkilenmesine sebep oluyoruz. Bütün bu gerçeklerin farkında olmamıza rağmen bizleri bekleyen verimli sohbet ortamlarından yeterince istifade ettiğimizi sanırım ifade etmekte zorluk çekeriz.
Bizler farkında olmadan ehl-i dünyanın bir çok başlıca meşguliyetleri içinde kendimizi bulabiliyoruz. Belki büyük günahların girdabından Rabbimizin inayetiyle kendimizi kurtarmış durumdayız. Ama sair günahların sel gibi üzerimize aktığı bu zamanda, hayatımızın seyri konusunda vurdumduymaz bir şekilde hareket ettiğimizin de bir vakıa olduğunu inkâr edemeyiz. Bizleri manen dinlendirecek ve maddî hayatımızı da doğru bir istikamete yönlendirecek ibadet mahallerimize ve sohbet mekanlarımıza, dünyevî meşguliyetlerin tuzağına düşerek bigane kalmamız bizler için büyük bir kayıp olacaktır.
Belki kendimizi kurtaramadığımız birçok günahlardan, ancak imanî sohbetlerin yapıldığı mekanlara gitmekle ve Allah için din kardeşlerimizle görüşmekle kurtulabiliriz. Bu zamanda biz inanmış insanlar için hayatî bir öneme sahip olan sohbetlere katılmaktan bizi men etmeye çalışan oldukça fazla maniler bulunmaktadır. Burada bizlere azim ve sebatla hareket etmek düşmektedir.
Hem dünya hayatını hem de ahiret hayatını mahv eden ve insanları ebedî zorluklara ve sıkıntılara sokacak hayat tarzlarına bakarsak ve gayr-i meşru yerlere takılıp toplum hayatı için zararlı birer mahluk durumuna gelen gençliği düşünürsek, bu meselenin bizler için ne kadar ehemmiyetli olduğunu anlayabiliriz.
Şimdilik bizler için henüz problem haline gelmeyen yavrularımızın, iman ve ahlak eğitiminin yetersizliğinden dolayı ilerde bataklıklara düşmelerinin, bizleri ne kadar derinden yaralayacağını bir düşünelim. Şüphesiz evlatlarımızın sefahet bataklıklarında kıvranan gençlerden olmasını istemeyiz. Ancak bu istememe duygusu yeterli değildir. Yapmamız gereken bazı şeyler vardır.
Öncelikle kendimiz samimi bir şekilde, imanî sohbetlerin yapıldığı, Allah’ın adının anıldığı yerlerin tavizsiz müdavimi olacağız. Ondan sonra da evlatlarımıza şefkatle yaklaşacak ve sevgiyle ellerinden tutarak, onların da bu yerlere devam etmesi için elimizden gelen teşviki yapacağız.
Maksadımıza vasıl olabilmemiz için ihmal etmememiz gereken bir durum da, devam ettiğimiz o sohbet havasının evlerimize de hakim olması için elimizden geleni yapmamızdır. Bununla da yetinmeyecek, iman ve İslam muhtevalı kitap, dergi ve gazetelerin abonesi durumuna geleceğiz. Bütün bunları yaptıktan sonra bizler fiili duamızda bulunmuş olacak, artık Kudreti nihayetsiz Rabbimizden yavrularımızın kurtulması için niyazda bulunacağız. Artık bundan sonraki iş hidayet verici olan Allah’a kalmaktadır.
05.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|