İzmir/Bornova’dan Salih SÜTÇÜOĞLU: “Cennetler ve Cennetin sekiz kapısı ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz? Kimler hangi kapıdan girecekler? Bir insan birden fazla kapıdan girebilir mi?”
Cennetler, Kur’ân’ın, Allah’a inanan ve kötülük yapmaktan sakınanlara vaad ettiği ebedî mülkler, memleketler ve yurtlardır. Bu konuda söz Kur’ân’ın ve Kur’ân Peygamberinindir (asm). “Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vaad edilen Cennetin altlarından ırmaklar akar, yiyecekleri ve gölgelikleri daimîdir”1 buyuran Kur’ân bize Adn, Firdevs, Me’vâ ve Naim Cennetlerinden haber verir.
Adn Cenneti, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için hazırlanmış, ebedî, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde muhteşem köşkler bulunan, Allah’ın rızasının her an beraber bulunduğu2; Rablerinin rızasını dileyerek sabredenlerin, namaz kılanların, zekât ve sadaka verenlerin, iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldıranların babalarıyla, eşleriyle ve çocuklarıyla girecekleri, meleklerin her kapıdan girerek selâm verecekleri3; diledikleri her şeyin içinde bulunduğu4; altın bilezikler takınacakları, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde oturacakları5; yanlarında gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzellerin bulunduğu6 ebedî mekânlardır.
Firdevs Cenneti, iman edip sâlih amel işleyenlerin içlerinde konaklarıyla birlikte ebedî kalacakları7; huşu içinde namaz kılanların, boş şeylerden yüz çevirenlerin, zekâtlarını verenlerin, iffetlerini koruyanların, emanetlere riayet edenlerin, sözlerini yerine getirenlerin içlerinde temelli kalacakları ve vâris olacakları8 ebedî mülklerdir.
Me’vâ Cenneti, iman eden ve sâlih amel işleyenlerin varacakları, Allah’tan korkanların, Allah’ın verdiği rızklardan sarf edenlerin9 girecekleri; Hazret-i Muhammed’in (asm) gözünün gördüğünü gönlünün yalanlamadığı, Cebrail (as) ile birlikte Sidre-i Münteha’da Allah’ın varlığının büyük delilleriyle (Âyetü’l-Kübra) beraber gördüğü10 baki memlekettir.
Naim Cenneti, Allah’a içten bağlı olan kulların girecekleri ve karşılıklı tahtlar üzerinde kurulacakları, kendilerine sayısız rızk ve meyvelerin ikram edileceği, baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehlerin sunulacağı, yanlarında iri gözlü, bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş zevcelerinin bulunacağı11; hayırda ve iyilikte önde olanların12; ve Allah’a en çok yakın olanların girecekleri ve süslenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanacakları, ölümsüz gençlerin yanlarında baş ağrısı ve baş dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kâseler, ibrikler, kadehler, seçecekleri meyveler ve arzu duyacakları kuş etleriyle dolaşacakları, yanlarında inciler gibi ceylan gözlülerin bulunduğu, boş ve günaha götüren bir söz duymayacakları, sadece selâma karşılık “selâm” sözü duyacakları, dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmek bilmeyen ve yasak da edilmeyen meyveler arasında, yüksek döşekler üzerinde ebedî ziyafetlere konacakları13 baki diyarlardır.
Bunlar, Kur’ân’ın Cennet ayetlerinden sadece bir kaçı. Peygamber Efendimiz (asm) sekiz cennetten haber veriyor ve meselâ abdesti tam ve kâmil alarak, abdestin sonunda “Şehâdet Kelimesi” getirenlerin sekiz Cennetin kapısından dilediklerinden girebileceklerini müjdeliyor.14 Bir diğer hadislerinde Allah Resulü (asm) cennetin kapılarını şöyle adlandırıyor: Namaz Kapısı: Namaza bağlı olanların girecekleri kapı. Cihat Kapısı: Mücahitlerin girecekleri kapı. Zekât Kapısı: Zekât ve sadaka verenlerin girecekleri kapı. Reyyan Kapısı: Oruç tutanların girecekleri kapı.
Hazret-i Ebû Bekir (ra), “Ya Resulallah! Bir mü’min bu kapıların sadece birinden mi girmek zorundadır? Her kapıdan çağırılması mümkün müdür?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (asm): “Evet, hepsinden davet olunabilir. Senin, bunlardan olmanı dilerim.” Buyurdu.15
Cennetin sekiz tabakasının sekizinin de damının Arş-ı Azam olduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, ehl-i Cennetin, bulundukları Cennetler ayrı ayrı da olsa, beraber bulunmalarına mâni olmadığını, çünkü Cennetin sekiz tabakasının da derece bakımından birbirinden yüksek bulunduğunu kaydediyor.16
Dip notlar:
1. Ra’d Sûresi, 13/35 - 2. Tevbe Sûresi, 9/72; Tâ-Hâ Sûresi, 20/76; Saff Sûresi, 61/12; Beyyine Sûresi, 98/8 - 3. Ra’d Sûresi, 13/22,23,24; Mü’min Sûresi, 40/8 - 4. Nahl Sûresi, 14/31 - 5. Kehf Sûresi, 18/31; Fâtır Sûresi, 22/33 - 6. Sâd Sûresi, 23/52 - 7. Kehf Sûresi, 18/107 - 8. Mü’minûn Sûresi, 23/1-11 - 9. Secde Sûresi, 32/16, 17, 18 - 10. Necm Sûresi, 3/11,12,13,14, 15,16,17,18 - 11. Sâffât Sûresi, 37/40-49 - 12. İnfitâr Sûresi, 82/13 - 13. Vâkıa Sûresi, 56/10-38 - 14. Müslim, Tahâret, 6 - 15. Nesâî, Oruç, 43 - 16. Sözler, s. 461
05.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|