Devletin yüksek kademelerindeki nöbet değişimi için yapılan devir teslim törenleri, her zaman ülke gündemini uzun süre işgal eder. Başka ülkelerde de bu gibi devir teslim törenleri yapılmaktadır, ama çok defa bundan kamuoyunun haberi bile olmaz. Bizde ise, her vazife değişimi sanki bir milat gibi kabul edilerek, her seferinde yeni bir dönemin başladığı ifade edilir. Gidenler eski mesajlarını daha kuvvetli ifadelerle vurgularken, gelenler yeni ve sert mesajlarla vazifeye başlarlar. Bu mesajların en bildik cümlesi, “Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok muhtaç olduğumuz şu günlerde...” diye başlar. “Cumhuriyeti yıkmak isteyenlere fırsat veril-meyecektir” diyerek devam eder. Ondan sonra da bir takım temennîlerle son bulur.
Bu milletin birlik ve beraberlik konusunda hiç bir sıkıntısı yoktur. Her ortamda ve her durumda bu birliktelik kendiliğinden en güzel bir şekil-de sağlanmaktadır. Bir deprem anında, milletin her ferdi aynı acıyı yüreğinde hissetmekte, bütün imkânlarını depremzede ile paylaşmaya çalışmaktadır. Bir terör eylemi karşısında, kaybolan her hayat diğer insanların hayatından da bir şeyleri alıp götürmektedir. Sevinçler ve acılar paylaşılırken, dil, din, mezhep ve etnik köken farkı gözetilmeden herkes için aynı hassasiyet göste-rilmektedir.
Milletçe onur duyduğumuz mutlu günlerde aynı birliktelik tabiî mecrasında sağlanmaktadır. Uluslararası spor karşılaşmalarında millî takımlarımız başarılı olduğu zaman, başı açığı da, başı kapalısı da, şalvarlısı da, ütülü pantolonlusu da, bayrağını kapıp sokaklara dökülmektedir. Millî sevincimiz millet tarafından coşku ile paylaşılmaktadır. Dinî ve millî bayramlarımız da ortak bir sevinç ve coşku içinde kutlanmaktadır. Bir felâket anında ise, tek vücut olarak yaralarını sarmak için herkes elinden gelen fedakârlığı yapmaktadır. Bu necip millet, “kederde ve kıvançta bir ve beraber olmak” misyonunu en güzel şekil-de yerine getirmektedir.
Birileri, giyim-kuşam farklılıklarını bir bölücülük ve cumhuriyete baş kaldırı sembolü olarak görüp bu insanları toplumsal hayatın dışına iterken, halk arasında her hangi bir ayrımcılık görülmemektedir. Başı kapalı bayanlar, başı açık arkadaşları ile sokakta kol kola yürümekte, baş başa verip ders çalışmakta ve birlikte sosyal faaliyetlerde bulunmaktadırlar.
Aralarında en ufak bir sürtüşme ve ayrışma söz konusu değildir. Farklı düşünce, görüş ve kıyafetler içinde olanlar, sanki birilerine inat son derece uyum içinde, birlik ve beraberlik tabloları çizmektedirler. Yapılan kamuoyu araştırmalarında da, halkın yüzde yetmişinin başörtüsü gibi bir kıyafet tercihine saygılı olduğu görülmektedir.
İnsanımızın birbirini sevmesine, haklarına saygı göstermesine, farklılıklarını kabul edip hoşgörü ile karşılamasına, her zamankinden daha çok muhtaç değiliz. Kederde ve kıvançta, musibette ve nimette, düğünlerde ve bayramlarda da her zamankinden fazla beraberliğe ihtiyacımız yok. Okulda, camide, cenazede, törende, resepsiyonda, sokakta, statda, kamusal ve özel alanlarda da her zamankinden daha çok birlik ve beraberlik ihtiyacı içinde değiliz. Zira her zaman bu ihtiyaç millet tarafından en güzel şekilde karşılanmaktadır.
Şu anda sahip olduğumuz birliktelik bize yeter. Yeter ki, birileri sun’î sebeplerle ve gereksiz hassasiyetlerle bir evham ve endişe ortamı meydana getirmesinler.
02.09.2006
E-Posta:
[email protected]
|