Danıştay kararı: Okullarda bağış toplamak yasak!
Milli Eğitim Bakanlığı, aldığı yeni bir kararla, velilere daha geniş bir zaman ve imkân tanıyabilmek için, İlköğretim okullarındaki kayıtları, bu yıl internet üzerinden yaptırıyor. Kayıtlar halen devam ediyor. Bugüne kadar yurt çapında yapılan 700 bin civarındaki kayıttan, 36 bin kadarı, gerçeğe aykırı bilgilerle yapılmış. Yani, öğrenci velileri, çocuklarını daha seçkin okullarda okutabilmek için, ikamet adreslerini doğru göstermeyip, hile yoluna sapmışlar. Ancak, seçmen listelerindeki doğru adreslerle, bilgisayar ortamında yapılan karşılaştırmalar, yapılan hileleri ortaya çıkarıvermiş..
Geçen yıllarda olduğu gibi, çocuğu ilk defa okula başlayacak olan öğrenci velileri şimdi yine kara kara düşünüyor. Kayıtlar internet üzerinden yapılsa bile, evrak teslimine gelince hepsinin ortak kaygısı “Bağış olarak, acaba benden yine ne kadar kayıt parası istenecek, veremezsem çocuğum açıkta mı kalacak ya da arzu etmediğim bir okula mı gönderecekler?”
Veli, tabiî ki haklı. Anayasa’nın “Zorunlu eğitim, paralı olamaz” hükmüne rağmen, bunu dinleyen kim? Millî Eğitim Bakanlığı ve bağlı Millî Eğitim Müdürlükleri “Zorla kayıt parası ya da bağış alınamaz” yerine, “Hiç bir şekilde kayıt parası alınmayacak” diyemedikleri için, “soygun” devam ediyor ve bu paralar her yıl “çatır, çatır” alınıyor. Benim gücüme gidense, alınacağını bildikleri halde, yetkili konumdaki bazı kişilerin her yıl ortaya çıkıp, “Bu yıl, kayıt parası alınmayacak” diyerek adeta efelenmeleri, vatandaş okullarda “sıkboğaz” edilirken ise, ortadan kaybolmalarıdır.
İstanbul Millî Eğitim Müdür Yardımcısı olarak çalıştığım yıllarda, ısrarlı gayretime rağmen, İstanbul’da Millî Eğitim Müdürleri’ne bu “soygun”a karşı caydırıcı hiçbir tedbir aldıramadım. Onlar da sadece “esip gürledi”, ama bu paraların alınmaması konusunda hiçbir şekilde tedbir alınması yoluna gitmediler.
Ancak, bir hususu gözden uzak tutmamak gerekiyordu. Devletin yolladığı ödenekler, okulların en zarurî ihtiyaçlarını bile karşılamaya yetmiyordu. O sebep, vatandaşın katkısı şarttı ancak, bu katkı olandan da, olmayandan da istenmemeliydi. Üstelik Okul Koruma Dernekleri’nin üstlendiği para toplama işine “çetin pazarlıklarla” okul yöneticileri hatta öğretmenler de bulaşıyor, yayılan dedikodular hem okulları, hem de bütün eğitimcileri “zan” altına koyuyordu.
“EĞİTİME KATKI PAYI” GELİYOR
Geçen öğretim yılının başında, yine bu gazetede yazdığım gibi, İstanbul Millî Eğitim Müdürü olunca, ilk olarak bu konuya el attım. Eğer, veliden bir yardım istenecekse, bunun makul bir ölçüsü olmalı ve velinin mâlî durumu göz önüne alınmalıydı. Toplanan paralar mutlaka kayıt altında tutulup, bir vesikaya müstenit harcanmalıydı. Parası olmayanlar katiyen zorlanmamalı, hatta o durumdaki öğrencilere, toplanan bu paralardan eğitim yardımı yapılmalıydı.
İşte, belirlediğim bu esaslar çerçevesinde “Eğitimin genel giderlerine katkı”yı ya da kısaca “Eğitime katkı payı” uygulamasını getirdim. Uygulamada her öğrenci, okulların açık olduğu 8 aylık süre içinde her ay belli bir miktar (o zaman aylık l00 bin lira) ödeyecek, veremeyenlerden ise alınmayacaktı. Toplanan paralar sadece eğitimin ihtiyaçları için ve tam bir disiplin altında harcanacak, veliler de kapı ilânları ile ayrıca bilgilendirilecekti. Kayıt parası dâhil, öğretim yılı boyunca bir daha her ne ad altında olursa olsun, velilerden hiçbir şekilde para istenmeyecekti.
Aynen öyle yapıldı. Hatta Anayasa’nın 42. Maddesindeki “Zorunlu eğitim, paralı olamaz” hükmünü aşabilmek için, bir veliye Danıştay’da aleyhime açtırdığım dâvâya karşı yaptığım savunmada, Danıştay da haklı bulup, ortada hiçbir hukukî engel kalmayınca alınan kararlar aynen uygulandı. Böylece, kısa sürede okullar büyük maddî imkânlara kavuştular ve her türlü ihtiyaçlarını karşıladılar, o kadar ki, öğretmensiz kaldıkları zaman bu paralarla geçici öğretmen, hatta memur ve hizmetli bile çalıştırdılar. Uygulama İstanbul’la sınırlı kalmayıp, kısa sürede bütün Türkiye’ye yayıldı.
Ancak, görevden ayrıldıktan sonra uygulama aynen devam ettiyse de, ne yazık ki “kayıt parası”nı yeniden toplamaya başladılar. Yani, kıskaçtan kurtulan veli tam sevinemeden, eski günler yeniden yaşanmaya başlandı. Yetkililer ise, her zaman ki gibi, “Bu yıl kayıt parası alınmayacak” demeye devam ettiler, ama onlar söyledi ve sadece onlar dinlediler.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI’NIN YENİ
DÜZENLEMESİ
Millî Eğitim Bakanlığı, geçen yıl yaptığı yeni ve yasal bir düzenleme ile Okullardaki Eğitim Vakıfları’yla, Koruma Dernekleri’ni kaldırdı. Onların yerine, geçmişten de adını bildiğimiz “Okul Aile Birlikleri”ni ikame etti. Böylece “Eğitime katkı payı” uygulaması da fiilen sonlanmış oldu.
Ancak, Bakanlık, okulların ihtiyacı olan ödenekleri hâlen veremiyor. Ayrıca, Okul Aile Birlikleri’nin, velilerden doğrudan yardım talep etmek gibi bir yetkileri yok. Daha doğrusu, “Hangi ad altında, hangi yetki ile nasıl bir para toplanacak ya da yardım istenecek?” belli değil. O zaman, tabiî ki tekrar başa dönülüyor ve gelsin “kayıt parası”...
Bütün okullar bulundukları semtlerin ihtiyaçlarına göre inşâ edilirler. Özel statüde olanlarla, sınavla öğrenci alanlar hariç, her velinin evinin yakınında çocuğunu kayıt ettirebileceği bir okul mutlaka vardır. Esas olan da, çocuğun fazla uzaklaşmadan, evine en yakın okulda okuyabilmesidir.
O halde, Millî Eğitim yetkilileri, kayıt parası aldırmamakta eğer samîmî iseler, okullara kesin bir talimat verip kayıt dönemi sonuna kadar, her ne ad altında olursa olsun, velilerden para talep ettirmemelidirler. Geçen yıllarda olduğu gibi, “Alınmayacak, ama isteyen versin” denir ise, iyi bilsinler ki bu ifade dönüp dolaşıp “versin” olacak ve bu paralar yine alınacak. Doğru olan, kayıt dönemi sonuna kadar, kayıtlarla ilgili bütün parasal işleri yasaklamaktan ibarettir.
Uzun yıllardan beri eğitimi gözden çıkaran, öğretimi ise Özel Dershanelere havale eden Millî Eğitim Bakanlığı, kayıt parası, sınav harcı, karne, diploma, kırtasiye, gezi, okul gecesi, spor parası, resim parası vb. gibi akla gelemeyecek adlar altında birçok paranın okullarda toplanmasına göz yumunca, Türkiye’de artık “paralı eğitim”e ramak kaldı. Anlaşılan o ki, öğrencilerin okullarından ümitlerini kesip, bilgiyi paralı özel dershanelerde araması, Millî Eğitimin işini kolaylaştırıyor. Çünkü Osmanlı Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin arzu ettiği gibi, okullardan yakayı sıyırdıktan sonra, Millî Eğitimi idare etmek, her halde daha kolay olacak.
DANIŞTAY NİHAYET SON NOKTAYI KOYDU:
“BAĞIŞ TOPLAMAK YASAK!..”
İzmir’deki okullarda, Millî Eğitim Vakfı aracılığı ile “bağış” adı altında “zorla” para toplanması, nihayet bardağı taşırdı ve olay mahkemelik oldu. Okullarda artık “bağış” adıyla para toplanamayacağına hükmeden İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği karar, geçen hafta Danıştay 8. Dairesi’nce onandı. Karara göre, öğrenci kayıtları ya da eğitim harcamaları bahane edilerek, bundan böyle okullarda “bağış” adı altında, hiçbir şekilde para toplanamayacak.
Danıştay’ın onadığı bu karar, artık tüm okullar için geçerlidir. Millî Eğitim Bakanlığı, bu kararı bütün okullarda uygulamak ve uygulatmak zorundadır. Öğrenci velilerinin de, maruz kalabilecekleri baskılara boyun eğmemeleri gerekir.
Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığı yetkililerine sormak gerekiyor. Amacınız eğitimi “paralı” hale getirmekse, bunun adını koyun. Değilse, yargının kararını uygulayın ve dolaylı yollardan milletin soyulmasına artık izin vermeyin ya da göz yummayın.
|
Naci AKAY (E.) İstanbul Millî
02.09.2006
|