Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Camideki cinayet



Fatih’te İsmail Ağa Camiinde ikinci kez, hem de galiba yine bir Pazar günü cinayet işleniyor. Bu da çeşitli istifhamlara konu olmaya aday. İlk akla hücum eden suallerden birisi şuydu: Acaba bu saldırıların gerisinde Türkiye’yi karıştırmak ve yeni kampanya ve kamplaşmalara âlet etmek isteyen karanlık odaklar veya mihraklar mı var? Öyleyse, gerçekten de talihsiz bir durum.

Bu, İsmail Ağa’da işlenen ilk cinayet olmadığı gibi camide işlenen ilk cinayet de değil. Kafası bozuk bir takım Hariciler, ‘Hazreti Ali ile Muaviye Bin Ebi Süfyan’in sürtüşmesi ve cepheleşmesi bütün bir ümmeti meşgul ediyor ve enerjisini eritiyor ve tüketiyor, tek hamlede ikisinden de kurtulalım’ diye ikisine karşı da suikast tertibinde bulunmuşlardı. Hatta ‘Duhatu’l Araptandır’ denilen Amr İbni’l As da hedef alınanlardandı. Ama hasbe’l kader ikisi kefeni yırtmışlardı. Ödürücü kılıç darbesi Hazreti Ali’ye isabet etmişti. Sadece şehit ve mazlum halife İmam-ı Ali bu suikastlardan kurtulamadı. Daha sonra kan dâvâsı siyaset olup bugünlere kadar geldi. Önce birileri Hazreti Osman’ın kanlı gömleğinin dâvâsına düştüler. Bunlar arasında samimiler olduğu gibi bunu kanlı bir siyaset aracı haline getirenler de vardı. Özellikle de Mervaniler. Bu kan dâvâsının izleri silinmeden ikinci bir siyasi kan dâvâsı Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesiyle başlamıştı. Onun yansımaları günümüze kadar sürdü.

Bu faciayı an be an hatırlayarak samimiyetle şehitlerin arkasından ağlayanlar olduğu gibi, meseleyi siyasî bir kan dâvâsına dönüştürenler de oldu. Muhtar Sakafi belki de bunlardan birisidir. Ama Malik Eşter Nehai’nin oğlunu bile kendi saflarında korumayı başaramadı. İdealizm adına yola çıktı, ama realizm adına yolda onu kaybetti.

Samimi olabilmek kadar samimiyeti sürdürebilmek de zordur. Ondan dolayı Cenab-ı Hak ‘vetevasav bissabr’ buyuruyor. Hazreti Ali ne kadar mazlum ve mağdur ise onu şehid eden Hariciler de travmatik bir ortamın ürünüydüler. Ordugâhlarında ve Müslümanlar arasında büyük bir fitnenin devamı ve olağanüstü haller yaşanıyordu. Kıt akılları olayları muhakeme edemeyince baş kaldırdılar ve sağda-solda cinayet işlemeye başladılar. Onlar idealizm adına, realizm ekolünü de, idealizm ekolünü de reddettiler ve cephe aldılar. Bundan dolayı olsa gerek ‘En iyi, iyinin düşmanıdır’ derler. Sağlıklı ve aklı başında olan insanlar bu tür cinayetleri işleyemezler. Tevafuka bakın ki aynı camide sekiz yıl sonra öldürülen Bayram Ali Öztürk cemaata salihlere ve evliyalara yapılan saldırılardan bahsediyormuş. Böyle bir ortamda hayatına kastediliyor.

***

Danıştay cinayetindeki gibi karmaşık bir durum arzeden cami cinayetinin faili Mustafa Erdal’ın arkasında ister karanlık odaklar olsun, isterse olmasın böyle bir cinayeti sağlıklı bir adamın irtikap etmesi mümkün değil. Zaten iki aydır psikolojik tedavi görüyormuş. Ve bu tip adamlar daha rahat yönlendirilebilirler. Ama bu halihazırda sadece bir varsayım.

Olayın ardından en iyi analizi Ahmet Hakan Çoşkun yapmış. Kendisi gibiler hakkında ‘Bizim Janus’larımız’ makalemi yazmış olmama rağmen elbette bazen isabet ettirdiği ve tutturduğu oluyor. Onun da ifade ettiği gibi cemaat siyasî bir cemaat değil. İçtimaî yani sosyal bir cemaat. En önemli özellikleri de kıyafetleri üzerinden toplumla keskin bir zıtlaşma içinde olmaları. Bu kasıtlı bir tercih değil, ama dini böyle anlamalarının bir sonucudur. Bu yaşam tarzı sosyolojik olarak bir gettolaşma olarak yorumlansa da yaşanan hayat ile özlenen ve idealize edilen hayat boşluğu şizofrenik bir uçurum meydana getiriyor. Bundan dolayı cemaat kendi halinde olmasına rağmen bazen kutuplaşma kurgularının odağında olabiliyor. Veya âlet edilmek isteniyor. Kıyafet benzerliği dışında Aczmendilerle bir alakaları yok. Onlar İBDA-C’cilere değil İBDA-C’cilar onlara angaje olmaya çalışıyor.

Kıyafetleriyle istemeden de olsa sosyal ve siyasî mühendisliğin çekim alanına girebiliyorlar. Nasıl girmesinler ki Mustafa Erdal gibilerini üreten Türkiye’deki ortam hiç sağlıklı değil. Canlı başörtüsünün okullara girmesinin yasaklanmasından sonra Çin’in ürettiği başörtülü çıkarmalı Barbie çantalarının da okullara girişinin önü kesilmek isteniyor. Fotoğraf da olsa sembol. Dünyadaki bütün başörtülerini yok etseler daha iyi olmaz mı? Bu ülkede kimi kurumlarda cansız nesnelere bile ceza verilebiliyor. Son örneği Barbie çantaları olabilir. Aklın egemen olmadığı yerde şiddetin egemen olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla kendi halindeki bu tür cemaatlar bile gerginlik malzemesi yapılabilir. Burası Türkiye.

***

Maktul Bayram Ali Öztürk Hoca Fransızca bilen ve bu dilden çeviriler yapabilen entelektüel yönleri bulunan bir imammış. Elmalı Hamdi Yazır kuşağı gibi. Mahmut Efendi onun hakkında iftiharla ‘ayaklı kütüphanemdir’ dermiş. Mahmut Efendi’nin ve cemaatının amacı Sünnete göre hayatı yeniden ihya etmekti. Zamana göre hizmet metodu çerçevesinde doğruları veya yanlışları olabilir, ama kimseyi hedef almadıkları ve siyasî bir hedefleri olmadığı kesin. Maktule Allah’dan rahmet derken yakınlarına da sabrı cemil niyaz ediyoruz..

05.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.09.2006) - Denge gücü olmak

  (03.09.2006) - Kehanet gerçekleşiyor mu?

  (01.09.2006) - Eşsiz ve çocuksuz

  (31.08.2006) - Yiğit düştüğü yerden kalkar!

  (30.08.2006) - Kur’ân’ı kapat, kadınları aç!

  (29.08.2006) - Kadını ifsad projesi (1)

  (28.08.2006) - Perdeyi yırtmak

  (27.08.2006) - ‘Üzerimize vazife değil’

  (25.08.2006) - İsrail'deki derin çürüme

  (24.08.2006) - Kana-Kerbala

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004