Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

Eşsiz ve çocuksuz



Türkiye’de öldükten sonra emeklilik tartışılıyor. Mısır’da da emeklilikten sonra evlenmek. Nedenine gelince: İşsizlik meselesi, mesken sıkıntısı ve eğitimli kadınların evlenmeye yanaşmamaları geleneksel toplumsal düzeni altüst etmiş durumda. İnsanlar yaşları geldiği ve geçtiği halde evlenmiyorlar veya evlenemiyorlar. Geleneksel yapıda büyük kırılma var. Yapı yenilense gam yemeyeceğim; o takdirde, gelenek pek umurumda da olmayabilir. Kırılma var, ama yenilenme yok. Bu ise her zaman söylediğim gibi insanlık ve onun ötesinde kâinat için ontolojik bir tehlike. Varlık yokluk meselesi. Şimdi insanlık varlık ve yokluk arasında bir berzahta. Uçurumun kenarında. İnsan soyu bekası için zamanla yarışıyor.

Mısır Ulusal Sosyal Araştırmalar Merkezi Başkanı Ahmet Meczup resmî istatistiklere dayanarak Mısır’da 35 yaşını aşmış ve hâlâ evlenememiş 9 milyon gencin bulunduğuna parmak basıyor. Elbette ki bunların bir kısmı erkek, bir kısmı da bayan. Arapların ‘anvese’ dedikleri bekârlığın birkaç ana nedeni var. Bu ana nedenlerin bır kısmı ekonomik, diğeri de eğitim ve onun kazandırdığı yeni değerler manzumesi ile alâkalı. Ve onun sonucu yeni oluşan sosyal yapı ile alâkalı.

Kadın eğitim programlarının yanlışlığı bu evliliğe giden yolları tıkıyor. Zorluyor. Zira kadını, erkeğin ortağı ve eşi göstereceği yerde hayattaki rakibi olarak gösteriyor. Dolayısıyla bu eğitimle birlikte ontolojik bir anlam kayması yaşanıyor. Kadın erkekten müstağni hale geliyor. Bu da uyumu zorluyor ve geçimsizliği arttırıyor. Ve bunun sonucu basit nedenlerden dolayı evlenen insanlar bile boşanabiliyor.

Hayat bir mücadele değil, yardımlaşma alanıdır. Batı medeniyetinin iktizası ise tersidir. Hayat bir yardımlaşma değil cidal alanıdır. Batı medeniyetine ayarlı eğitim müfredatı da gençlere hayatı bir mücadele alanı olarak gösteriyor. Dolayısıyla egoların yarıştığı ve mücadele ettiği ‘hayat arenası’nda ortak bir noktada buluşma gerçekleşemiyor. Egoların tepişmesi yeni nesillere maloluyor. Bundan dolayı evlilikler azaldığı gibi, müşterek yuvalar da bunun sonucu olarak basit sebeplerle çatırdıyor. Hayat her alanda erkekle dişi arasında bir rekabete ve mücadeleye dönüşüyor. Bu da bütün bir beşeriyeti ve insanlığı ontolojik bir yıkımla karşı karşıya getiriyor.

***

İskenderiye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Muhammed el Ünsi Mısır’da evlilik yaşında olan genç kızlardan yüzde 17’sinin bekâr yaşadığını ortaya koymuştur. Bu oran giderek artarken ilden ile de değişiklik arz ediyor. Bekârlığın sebepleri arasında işsizlik, mesken probleminin yanında üçüncü neden bayanların eğitim düzeyinin artması. Kabahat elbette eğitim düzeylerinin artmasında değil, ama onları erkeklerden yabancılaştıran eğitim müfredatının keyfiyetinde. Fakirlik de bir başka neden. Mısır’da 13 milyon fakir ve 4 milyon da fakirlik sınırının altında yaşayan varmış.

***

Eşsizlik veya bekârlık işin bir yönü ise diğer yönü de çocuksuzluktur. Bunu da Newsweek dergisi kapağına taşımış. ‘Whatever Happened to Having Kids? başlıklı kapağında neden eşlerin çocuksuzlaştığını ve giderek bu fenomenin yayıldığını sorguluyor. Çin’de cebrî bir şekilde eşler birden fazla çocuk yapamazken ve buna müsaade edilmezken kapitalist toplumlarda ise bu sonuç gönüllü olarak benimseniyor. Orada baskı ile yapılan, burada bencillik veya zevk için yani gönüllülük esasına göre yapılıyor.

Dergiye göre, Japonya’da çocuk yapan kadınların yüzde sekseni veya daha fazlası tek çocuğu tercih ediyor. Geleneksel değerler aşınmış veya yok olmuş durumda. Avrupa’da daha önce İtalya, İspanya ve Yunanistan sadakatli aileler (fruitful families) kuşağı olarak tanınırken bugün onlar da hedonizmin kurbanı olmuşlar. Zevkperestliğin ve hazperestliğin pençesinde Avrupa’nın en düşük çocuk oranına sahipler. Tek kelime ile modernizm kurutuyor. Newsweek dergisinin yazdığı gibi slogan şu: Özgür ve tek. Ama insan bütünüyle özgür, kayıttan azade ve tek yaratılmamış ki! İnsan içtimaî bir varlık. Ya bu hakikatı unutursa? İşte o zaman seyreyleyin gümbürtüyü ve işte o zaman insanlığın kıyameti kopar.

01.09.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.08.2006) - Yiğit düştüğü yerden kalkar!

  (30.08.2006) - Kur’ân’ı kapat, kadınları aç!

  (29.08.2006) - Kadını ifsad projesi (1)

  (28.08.2006) - Perdeyi yırtmak

  (27.08.2006) - ‘Üzerimize vazife değil’

  (25.08.2006) - İsrail'deki derin çürüme

  (24.08.2006) - Kana-Kerbala

  (23.08.2006) - Rumî mi, Belhî mi?

  (22.08.2006) - Irak’ta Şiî, Lübnan’da Sünnî olmak

  (21.08.2006) - İki amazon

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004