Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hakan YALMAN

İnsanlığın mutlu geleceği



İnsanlık, dünyanın geleceği açısından en önemli kavramlardan biri olma özelliğini taşıyor. Geleceğin dünyası bu kavram etrafında ortak değerler üretebilir ve çatışmaların, menfaat kavgalarının önüne geçecek tanımlar bu çerçevede üretilebilir. Bu anlamda doğru bir insanlık tanımı ırk, coğrafya, kültür ve din farklılıkları gözetilerek ve bütün insanları kuşatacak şekilde yapılmalı ve dünya genelinde yeni değerler ön plana çıkarılmalıdır.

Üretilen ortak değerler etrafında şekillenmeyen barış arayışları sonuç vermemiştir ve vereceğine dair de en ufak bir ümit ışığı gözükmemektedir. Aslında çatışmaların çoğunlukla merkezinde yer alan dinler, özde insanlığı gerçekleştirmek ve doğru insanlık tanımı için gönderilmiş gibidirler. Hepsinin temel hedefi olan güzel ahlâk, Âlemlerin Rabbi’nin yaratma tarzının kula bakan, insanı ilgilendiren boyutu olmalıdır. Bu geleceğin bir köy şekline dönüşmüş dünyasının da ortak zemini olmalıdır. Bu çerçeve de şekillenmiş ve vahyin insanlara ulaştırdığı hakikatler çerçevesinde yeni bir insanlık ve haklar tanımına ihtiyaç her geçen gün biraz daha belirginleşiyor.

İnsan hakları evrensel bir kavram olmalı. Yani dünyanın neresinde olursanız olun bu kavramın sizin dünyanızda çağrıştırdıkları aynı olmalı. Bu kavramı şekillendiren zemin de tüm insanlığın ortak üretimi olan değerler manzumesinden kaynaklanmalıdır. Çünkü kavramın içindeki iki önemli kelime insan ve hak. İnsanlık tanımı en azından yeryüzünün tamamını kuşatan ve bu alanda yaşayan, ortak özellikleri olan bir türü tanımlıyor. Hak kavramı da en azından yeryüzü ile ilgili ve hukuk ile bağlantılı düşünüldüğünde belki kâinatın tamamını kuşatan bir kavram olmalı. Kısacası insan ve hak yan yana kullanıldığında bu kavramın içini evrensel değerler doldurmazsa ortaya çıkacak tanımın sağlıklı olmayacağı açıkça gözükmektedir. Bu sebeple insan hakları ile ilgili insanlığın ortak üretimi olarak kabul edilen bir beyanname evrensel şeklinde tanımlanmaktadır.

Sıklıkla içine düşülen bir yanlışlık kanuna uygunluk ile hukuka uygunluk kavramlarının karıştırılıyor olmasıdır. Bu temel düsturun bizzat hukukçular tarafından, hem de en üst düzey hukukçular tarafından karıştırılıyor olması insanî zaafların değerlerin önüne geçmesinden kaynaklanan bir problem olmalı.

Hukuk bütün insanlığın kendine ait değerlerin üstünde tutması ve onlardan bağımsız olarak geliştirmesi gereken bir kavram. Bu başarılamazsa, hakkın kuvvette olduğu bir dünya düzeni gelişir ki, günümüz insanlığı tam da bu halin getirdiği sıkıntılarla yüz yüze gibidir. Bu sonucun ortaya çıkması kanuna uygunluk ve hukuka uygunluk arasında da bir çatışma doğuracak, kanunların şartlara uydurulması gerekirse hukukun ihlâli, zaman zaman keyfilik ve adalet-izafiye ile şekillenen bir hukuk düzeni doğacaktır.

Dünya genelinde bir değer olarak evrensel tabiî hukuk şekinde adlandırılan İlâhî adaletin yansıması ve adalet-i mahzanın muhafazası için gayret edilmezse bu dünya insanlığının hukukuna karşı büyük bir cinayet olacaktır.

Değerlerin şahsileşmesi insanlık tarihi boyunca ortak ve etkili bir değerler dünyasının oluşmamasının en önemli sebebi olmalıdır. Küreselleşen bir dünyada insanlık ve hukuk dünyanın her ferdine lâzım olacak ve ortak aklın samîmî bir ürünü olarak ortaya çıkması gerekecektir. Eğer bu konu bugün önemsenmezse barışın gerçek anlamda dünyaya hakim olamayacağı açıkça gözükmektedir. Yarınlara güvenle bakmak istiyorsak hedefimiz gerçekten barış içinde bir dünya ise üretebildiğimiz ortak değerler olmalı. Bu değerler etnik kimlik, siyasî eğilimler, kültürel değerler ve tarafgirliklerin dışında kalmalı. İnsanlığın üretebileceği ortak değerlerin başında ve en üst konumunda insanlık ve hukuk yer almalıdır.

Aslında herkes oturup sakin kafa ile düşündüğünde ortak şeyleri hedefliyor. Zulmedenler belki de kendilerince mutlu olmanın arayışı içindeler. Zulme maruz kalanlar da öyle. Oysa sadece kendi mutluluğu ve huzuru için çalışmak ve bu doğrultuda hedefler belirlemek kimseye mutluluk getirmiyor. Mutluluk sadece ortak olarak yaşanabilecek bir hal olmalı. Başkalarının çektiği azabı göre göre insanın en iyi şartlarda bile mutlu olabilmesine imkân yok. İnsan olmak bunu gerektiriyor. Çünkü insan sosyal bir varlık ve başkaları ile hep alâkadar. Dolayısı ile kendi oluşturduğunuz hukukî değerler çerçevesinde bazı uygulamaları meşrû görmeniz pek çok noktada çözüm üretmiyor çözümsüzlüğü daha derin hale getiriyor.

O halde, bundan sonraki dönemde tüm dünya insanlarını içine alan etnik tanımlar ve maksat etrafında bir araya gelmiş din tanımları yapılmalı, insanlığın ve dinlerin ortak hedeflerine yönelinmelidir. Kâinat kitabının son zamanlarda bu doğrultuda yönlendirmeleri daha belirginleşmiş gibidir. Bu noktadan bakıldığında murad-ı İlâhî de bu yöndedir diye düşünebiliriz. Yani fıtrat bunu gerekli kılmakta ve hangi alanda olursa olsun fıtrata uymaksızın mutlu olmak ve bir konuda başarılı olmak mümkün olmamaktadır. Tüm insanlık, fıtratının sesine kulak vermeli ve tevhid hakikatini topyekûn hissetme duâsını birlikte lisanen ve kavlen yapmalıdır.

28.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.08.2006) - Kendi Mi’racımız

  (14.08.2006) - İslâmın özünde hürriyet ruhu vardır

  (07.08.2006) - Haşir sempozyumu

  (31.07.2006) - Doğulu mutluluk

  (24.07.2006) - Hayatın gerçek anlamı

  (17.07.2006) - Siyasetten insaniyete

  (10.07.2006) - Tevhid nazarı

  (03.07.2006) - Fıtrat yalan söylemez

  (26.06.2006) - Saadet asrı ve insanlığın mutluluğu

  (12.06.2006) - Şu an ölebilirsiniz

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004