Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hakan YALMAN

Haşir sempozyumu



Şu an karşı karşıya olduğumuz problemlerde temel sıkıntının uhrevî eksenli kavramlardan uzaklaşmış olmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Günümüzün en temel problemlerinden biri ferdin çevre ile iletişiminin kopması olmalı.

Varlık âleminin genelinde ahenk içinde anlatım ve her şeyin bir maksada yönelik olduğu bir düzen var. Çevremizde cereyan eden oluşlar, yani kâinat ya da kevnler, varlıklar âlemi sürekli bir şeyler anlatma çabası içinde. Şimşeğin çakışında, yağmurun sağnak sağnak inişinde, rüzgârın uğultusunda, dağların görüntüsünde, kısacası varlık âleminde ne var ve hangi işleyiş varsa hepsinde pek çok anlamlar yüklü ve her haliyle bir şeyler anlatmak istediklerini ifade ediyorlar.

İnsanın yeryüzüne gönderilmesinde ve varlık âleminin yaratılmasında gözetilen temel maksadın, sonsuz bir güzelliğin varlıklar şeklinde ifade edilmesi ve şuur boyutunda yansıtılması sırrı olduğu, yine varlık ve şuur arası iletişimden anlaşılmaktadır. Bu anlamda ferdin ve ferdin de bir parçası olarak içinde var olduğunu algıladığı varlığın anlamlandırılması ve yine bu ikili bağlantının temel meyvesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu cümleden olarak tarihin farklı dönemlerinde, farklı varlık algıları ve kimlik tanımları ortaya çıkmıştır.

Tarihi boyunca insanlık, varlık âlemini ve kendi benliğini anlamak ve anlamlandırmak konumunda ve çevresindeki işleyişlerle iletişim halindedir. Varlık âlemi ile ilgili farklı zamanlarda ortaya konan farklı yaklaşımlar insan hayatı ile ilgili her şeyi ve bunun bir uzantısı olarak kendi canlılığı, hayatı ve sağlığı ile ilgili problemleri çok yakından etkilemektedir. Kendini algılama şekli, varlığı algılama şeklini ve varlığı algılama şekli de bedeni ile ilgili problemleri algılama şeklini etkileyecektir. Bu anlamda sağlık problemleri, varlık probleminden bağımsız olarak ele alınamaz ya da alınmamalıdır. Modern çağlara ve Rönesans sonrasına kadar tıp, felsefe ve dinlerin iç içe oluşu ve birbirlerini yakından etkilemeleri bu yönüyle olumlu bir uygulama olarak kabul edilmelidir. Ancak yaşanan bazı problemlere getirilen radikal çözümler bunların arasının iyice açılmasını, olumlu ve olumsuz bütün etki alanlarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuştur.

Bu tepeden varlığa bakış, varlığın muhteşem bir senfoni şeklinde algılanması ve uyum içinde ortaya konan nağmelerin esma zikrini bestelemesi tarzında bir tablo önümüze koyacaktır. Böyle bir varlık tablosuna bakabilme noktasına ulaşabilmek, hayatı tarifi mümkün olmayan zevklerle dolu, ruhu coşturan ve bedeni zerrelerine kadar ilâhî neşe ile dolu bir noktaya getirecektir. Bu nokta insaniyetin İslâmiyetle buluştuğu yani bütün semavî dinlerin ortaya koymaya çalıştığı gerçek insanlık noktası olmalıdır. Varlığın arka planındaki anlamları keşfetmeye çalışan herkes ve her topluluk o muhteşem senfoniyi birlikte dinleyebilmek için el birliği içinde o kemal noktasına ulaşma gayreti içine girmelidir. O nokta dünyanın Cennete nümune olduğu ve güzel nağmelerin hep birlikte, mütebessim yüzlerle dinlendiği gerçek barış noktası olmalıdır.

Bundan sonraki dönemde özellikle insanlık tanımı üzerinde durulmalı ve bu tanım ırk, etnik yapı, renk ve coğrafyalardan bağımsız olmalıdır. Gerçek insaniyet olan İslâmiyetin doğru bir örnek olarak tüm dünya insanlarına ulaştırılması, geleceğin dünyasının en büyük projesi olmalıdır.

Önümüzdeki dönemlerde teknolojinin gelişimi ile arttığı düşünülen refah düzeyi özde ve ruhlarda aynı düşünceyi doğrulamamakta ve gelecek yıllar psikolojik sıkıntılar ve buhranlara gebe durmaktadır.

Gelecek yıllarda huzur ve refahın kaynağı öze dönmek ve yeterince üzerinde mesai harcanılan dış şartların anlamlı kelimeler şeklinde algılanmasına bir zemin hazırlamak olmalıdır. İnsanlığın kurtuluş reçetelerinin hep dışta arandığı geçmiş yıllar, yeni dönemde daha öz ve daha mânâ boyutuna yönelik reçetelerin geliştirilmesini gerekli kılmıştır. Meselâ haşir kavramı bu noktada hayatımızın en önemli kavramlarından biri olmalıdır.

Bu çerçevede kongre ve sempozyumlar şeklinde Risâle-i Nur kavramları ve mânâsını bilimler lisanı ile bütün insanlığa ulaştırma gayretlerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dünyanın saadet asrının dâveti ve duâsı yolunda bunlar çok önemli adımlar olmalı.

Geçtiğimiz hafta sonu içinde İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından tertip edilen ve özellikle doğu ülkelerinden pekçok ilim adamı ve mütefekkirin bir araya getirildiği organizasyon bütün nur talebelerine büyük şevk kaynağı. Bu değerli insanlar Risâle-i Nur yaklaşımı ile haşir konusunu ele alıyorlar. Bu faaliyet son zamanlarda insanlığın benlik ve nefis boyutunda en çirkin tablolarının sergilendiği yeryüzünde iyi şeyler arayan gönüllere büyük bir ferahlık veriyor. Derin insanlık alanında çok güzel faaliyetlerin ve gelişmelerin olduğunu ortaya koymakla insanlığın ölmediğini ve derinlerde geliştiğini hissettiriyor.

Haşir kavramının bir sempozyum konusu olabilmesi bir Asr-ı Saadet güzelliğidir diye düşünüyorum. Dünya için o saadet asrının geleceği noktasında çok umutluyum.

07.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.07.2006) - Doğulu mutluluk

  (24.07.2006) - Hayatın gerçek anlamı

  (17.07.2006) - Siyasetten insaniyete

  (10.07.2006) - Tevhid nazarı

  (03.07.2006) - Fıtrat yalan söylemez

  (26.06.2006) - Saadet asrı ve insanlığın mutluluğu

  (12.06.2006) - Şu an ölebilirsiniz

  (05.06.2006) - Hissettiklerimiz de önemlidir

  (29.05.2006) - Mutlu ve dengeli bir dünya

  (22.05.2006) - Olayların gerçek derinliği

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004