Ortadoğu’da devam eden savaşların ne zaman, nerede ve nasıl biteceğini kestirmek zor. Vaktiyle Kudüs’ü ve civarını işgal maksadıyla yola çıkan ilk Haçlılar belki de savaşın birkaç asır devam edeceğini hiç tahmin etmemişlerdi. Bir iki senede her şeyi halledeceklerini düşünüyorlardı. Kudüs ve civarı ele geçirilecek, Türkler Orta Asya’ya sürülecek, Roma’nın eski emperyal gücüne tekrar ulaşılacak, Şarkın efsanevî hazinelerine el konulacaktı.
Ancak hadiseler hiç de umulduğu gibi gelişmedi. Koca bir coğrafyaya yayılan irili ufaklı savaşları devam ettiremediler. Bazı savaşlarda haçlı orduları toptan yok edildi. Zaman geldi galip geldiler, güçlü hükümdarlara boyun eğdirdiler, anlaşmalar yaptılar, ancak küçük beyliklere mağlup olmaktan kurtulamadılar. İşgal ettikleri yerlerde tarihin kaydettiği en büyük katliâmları yapmaları ile nefretler zihinlere kazındı, çareler arandı.
Çare birlik ve beraberlikte bulundu. Gerçekten tarih bize gösteriyor ki, Doğu özellikle Ortadoğu ne zaman zaafa düştüyse, iç ihtilaflarla parçalandı ise, kavim-kabile gibi unsuriyetçilik ve ırkçılık gibi hastalıklar nüksettiyse, Batı’nın yumruğu hemen tepelerine inmiştir. İskender’den Roma’ya, Haçlı savaşlarından Birinci Dünya Savaşı’na ve günümüz savaşlarına kadar hep böyle olmuştur.
Haçlı savaşları, onca kan ve zulümden sonra, küçük beyliklerin direnmesi ve Selahaddin Eyyubî’nin çevresindeki ittifak ile noktalanmıştı. İslâm dünyasındaki birlik ruhunun daha sonra Yavuz Sultan Selim ile pekişmesi Batının tasallutunu beş asır uzakta tutmuştu. Osmanlı’nın İslâm birliğini sağlaması, aslında tarihin en büyük başarılarından birisidir ve bu bölge için nadir hadiselerden sayılır. Birlik bu kadar önemli olmakla birlikte Osmanlı’nın bunu sağlaması aslında çok da zor olmadı. Mazideki kanlı Moğol ve Haçlı istilâları halkı ve akıl sahiplerini o kadar dehşete düşürmüştü ki hayallerindeki birlik idealini Osmanlı’da buldular ve Peygamberimizin (asm) yarım gün dediği yaklaşık beş yüz sene gibi tarih için uzun bir süre sayılacak şekilde sımsıkı sarıldılar. Bu süre hem bölgenin hem de dünyanın en uzun süreli barış ve huzur dönemleri sayılmaktadır.
Aslında Haçlı savaşları hiç bitmedi. Osmanlı devletine karşı da bir çok Haçlı savaşı ilân edildi. Nice birleşik Avrupa orduları bozguna uğratıldı. Ancak savaşlar artık Orta Doğu’da değil, Avrupa’nın ortasında olunca Ortadoğu hiç hissetmedi bile.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde küçük devletler, küçük olmalarına rağmen, tarih boyunca varlıklarını devam ettirmişler ve barış içinde yaşayabilmişlerdir. Ancak Ortadoğu ve Anadolu bütün bunlardan farklı bir hususiyet arzeder. İlk medeniyetlerin kurulduğu bölge olmasından mıdır, ekonomik zenginlikten midir, ya da iç içe geçmiş ve asırlarca birlikte yaşayan unsurların çeşitliliğinden midir bilinmez ama bu bölgede küçük devletler barınamamış ve huzuru sağlayamamıştır. Düşman her zaman Roma gibi büyük olmuş, buna karşılık da bölge ancak Emevî, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi güçlü olmak zorunda kalmıştır. Aksi takdirde Batının kanlı tırnakları hep doğunun gırtlağında olmuştur.
Batı, Doğu’yu işgal ederken hep gerçek niyetini gizlemiştir ve her zaman vitrinine bir medeniyet projesi koymuştur. Aristo’dan ders alan İskender Helen medeniyetini dünyaya yayacaktı, şehirler kurdu kütüphaneler açtı. Ancak bugünkü Lübnan ve Filistin’de kendisine direnen birkaç şehir halkını diğerlerine ibret olsun diye çoluk-çocuk demeden, bugünkü İsrail’in yaptığı gibi, katletmesi gerçek niyetleri su yüzüne çıkardı ve Helen medeniyeti projesini daha başta iflas ettirdi. Eski Yunanlıların yarı çıplak giyimleri, en basit temizlikten ve edepten mahrum yaşantıları, eski peygamberlerden miras kalan dinî terbiyeye sahip o zamanki bölge halkı tarafından bile aşağı görülmüş ve reddedilmişti. Daha sonra Roma da benzer bir çok uygulamalara imza attı fakat hiçbirinde muvaffak olamadı. Tarihte Roma’yı da en çok uğraştıran bölge olarak Filistin bilinir. Roma’nın Hıristiyanlık öncesi ilahlarının kabul edilmeyişi en büyük mesele olmuştur.
Evet tarih şimdi çok gerilerde kaldı. Pek çok şey değişti. Ancak değişmeyen şeyleri de unutmamak gerekiyor. Biz tarihi bir kenara atsak da Batı başucu kitabı olarak tutuyor ki, burası her zaman hayalinde. Batı şimdi sadece ne Haçlı, ne Roma ve ne de Yunan. Batı şimdi onların hepsi, ilaveten bir de İsrail. Ancak Batının unutmaması gereken bir şey daha var ki, o da Batının zaferleri hep kısa sürmüştür. Artan zulüm dağılmaya ve boyun eğmeğe değil, toparlanmaya ve gayrete sebep olmuştur.
05.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|