Yıllardır gazetemizde ve bazı dergilerde yazı yazıyorum. İnsan emek verdiği yazılarının nasıl etki ettiğini bilmek istiyor. Yani olumsuz dahi olsa eleştiri almak yazarlar için önemlidir.
Unutamadığım bir hatıra var ki benim için çok güzel bir nevî eleştiri oldu. Sohbetlerden tanıdığım bir öğrenci arkadaşım gıyabımda beni İslâmî sitelere üye yapmıştı. Bu sitelerde görevli kişiler beğendikleri yazıları üyelerin adreslerine gönderiyorlardı.
Bana her gün birçok güzel yazı geliyordu. Hatta posta kapasitesi dolduğu için bazı yazıları okuyamayacak kadar zorlanıyordum.
Bir gün namaz hakkında yayınlanmış bir yazım posta ile bana geldi. Fakat yazı üzerinde güzel değişiklikler vardı. Örneğin bazı kelimeler önemli görüldüğü için kırmızıya boyanmıştı.
Her ne kadar yazının kaynağı belirtilmemiş olsa da yazının imza kısmında ismimin baş harfleri yazıyordu. Bu kadarı yeterli görülmüştü.
Bu olay benim özellikle Risâle kaynaklı yazıları yazma şevkimi arttırdı. Okuyucuları bilmem ama bazı yazılar benim de çok hoşuma gider. Bu yazılar özellikle iman ve namaz ile ilgili olan yazılardı.
Genellikle Risâle okuduktan sonra yazı yazma isteği doğar. Hem gemilerde çalışmak, hem de yazı yazmak öyle kolay bir iş değildir. Bir yazıyı okumak belki on dakikayı alır. Ama yazması en az bir saattir. Bazen tashihlerle iki saati de bulduğu olur.
Bir de kaptanlık mesleği çok mesuliyetli bir iştir. Gemide her ne olursa olsun hesabını kaptandan sorarlar.
Bazı limanlarda bırakın gittiğiniz ülkeyi gezmeyi, görmeyi, beş dakikalık boş vaktiniz bile olmaz. Zaten yazıların nerdeyse tamamını seyir esnasında yazabiliyorum.
Günümüzde liman otoritelerinin denetimleri o kadar çoğalmıştır ki köprü üstündeki bir cihazdan tutunda mutfaktaki buzdolabına kadar her şey kontrol edilmektedir. Eğer şahsî çıkar temin etmek isteyen ve bu maksatla kusur arayan bir ülkenin memurlarına çatmışsanız işiniz gayet güçtür.
Bazen o ülkenin bayrağı eskimiş diye sorun bile çıkarırlar. Ama her durumda da kaptan işleri çözmek durumundadır. Gerekirse küçük hediyelerle, bazen sert bir şekilde karşı çıkarak liman otoriteleri ikna edilir.
Çok şükür bu güne kadar yukarıda bahsettiğim nedenlerle gemim tutuklu olarak kalmadı. Ama denizcilik mesleğinde her türlü iş, insanın başına gelebilir.
Posta ile veya internetten eleştiri yapmak zor gelebilir. Hiç olmazsa okuyucularımdan, namazlarında bir-iki defa duâ etmelerini bekliyorum. Ama bir öğretmen ağabeyimin yaptığı gibi olmasın sakın. Ona ne zaman bana duâ et desem “Ben umumi dua ederim, öyle şahsen dua edemem” der.
Şahsa duâ niçin olmasın ki; hem de makbul bir şekilde duâ olur. Zira birisinin gıyabında yapılan duâ samimi olan bir duâdır. Allah rızasından başka hiçbir amaç gözetilmez. Hal böyle olunca diğer duâların da kabulüne vesile olur. Benden söylemesi…
04.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|