Türkiye’de suç olgusunun sebeplerini, suçluluğun arka plânında bulunan ve bunu etkileyen faktörleri, bilimsel bir bakış açısıyla sosyo-ekonomik ve kültürel açılardan değerlendirmek, bunlara yönelik çözüm teklifleri sunmak amacıyla “Suç ve Suçluluk Araştırması: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” isimli bir araştırma yapıldı.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın öncülüğünde proje koordinatörlüklerini Prof. Dr. Halil Kayım ve Prof. Dr. İhsan Sezal’ın yaptığı anketten çarpıcı sonuçları ortaya çıktı.
Türkiye’de; kapkaç, hırsızlık, gasp, çetecilik ve cinsel suçlar gibi sosyal problemlerin önlenmesi için, güvenlik tedbirlerinin tek başına yeterli olmayacağını gözler önüne seren araştırmaya göre, çözüm için teşhisin doğru konulması gerekiyor.
Araştırmada, suçların ve toplumsal sorunların ana kaynağı ve asıl kurutulması gereken “bataklıklar” şöyle sıralanıyor: İşsizlik ve yoksulluk, yapısal yolsuzluk, eğitimsizlik ve manevî değerler sistemindeki yozlaşma…
Adana, Ankara, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Trabzon illerinde on farklı ceza infaz kurumunda bulunan bin 525 hükümlü ve belirtilen illerde yaşayan bin 250 kişi olmak üzere, toplam 2 bin 775 kişi üzerinde yapılan ankete göre, Türkiye’de suçun birinci sebebi: İşsizlik ve yoksulluk…
Araştırmaya göre hızlı ve plânsız göç, manevî değerler sistemindeki zayıflama ve kısa yoldan ahlâka ve hukuka aykırı “köşe dönücülük” felsefesini ön plana alan yaklaşımlar, kişilerin suç işlemesini artıran en önemli sebepler arasında yer alıyor. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ile düzensiz aile yapısı, aile içi şiddet, televizyonda gösterilen ve basında yer alan şiddet görüntüleri, mafya dizileri, bazı filmler, özellikle çocuklar ve gençlerin suça yönelmesinde önemli bir faktör olarak ortaya çıkıyor.
Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğunun dar ve orta gelirli ailelere mensup oldukları görülüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 21.4’ü hiç gelirleri olmadığını; yüzde 13.4’ü 250 YTL’nin altında, yüzde 26.1’i ise 251-500 YTL arasında bir gelire sahip olduklarını belirtmişler.
Araştırma sonuçları 63 sayfadan oluştuğu için buraya hepsini almamız mümkün değil. Burada dikkatini çekmek istediğimiz ve araştırma sonuçlarına göre de “en önemli sebepler” arasında sayılan “manevî değerler sisteminde meydana gelen zayıflama” konusu…
Araştırmaya katılan mahkûmların yüzde 58.4’ü, manevî değerlerin zayıflamasının suça zemin hazırladığını düşünüyor. Bu fikre katılmayanların oranı yüzde 26.2, “fikrim yok” diyenlerin oranı ise yüzde 15.4. Toplumun yüzde 69.5’i manevî değerlerin zayıflamasının suça zemin hazırladığını düşünüyor.
Araştırmaya göre çözüm; kişilere manevî ve sosyal destek sağlamakta. Din ve ahlâk kuralları yanında, ülke ve millet sevgisi, çoğunlukla toplumsal yapı içinde meydana gelebilecek marazî halleri engelleyici bir işleve sahip olduğu vurgulanıyor. Öte yandan manevî değerlerden uzaklaştıkça, toplumsal düzeni bozan eylemlerin sayısında önemli bir artış olduğu; bununla bağlantılı olarak suçun başlıca sebepleri arasında yer alan alkol ve uyuşturucu bağımlılığının da arttığı görülüyor.
Araştırma, suçun önlenmesi açısından çocuklara ve gençlere temel dinî ve ahlâkî bilgilerin verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı sonuçlardan birisi de, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı… Uyuşturucu ve alkol gibi bağımlılık yapan maddelerin kullanılmasının bireylerin suç işleme ihtimalini büyük ölçüde arttırdığı tesbit edilirken, toplumun yüzde 92.9 gibi çok büyük bir kesiminin uyuşturucu ve alkol kullanımının suçu ve suçluluğu arttıran faktörler arasında başı çektiği görüşünde birleştiği ortaya çıkıyor.
Bu bakımdan özellikle çocuklar ile gençlerin bu tür tehlikeler karşısında en baştan uyanık olmalarının sağlanması önemli. Burada en önemli görevlerden birisi de ailelere düşüyor. Devlete de bu noktada düşen görev, okullarda ve yerleşim birimlerinde bulunan doktor, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları aracılığıyla, ailelerin bilinçlenmesini sağlamak…
Araştırmadan ortaya çıkan sonuçlar bunlar… Yetkililere suçu önleme konusunda pencere açabilecek bu araştırma, aynı zamanda yol gösterici de olabilir. Suçu önleme konusunda gençlerde eğitim düzeyinin artması ve okuma alışkanlığının kazandırılması gerekiyor. Çünkü gençler ne kadar iyi yetişirse toplumun mutluluğu da o derece artacaktır…
Türkiye’nin bir maneviyat seferberliğine ihtiyacı var… Yaz ayları bunun için bir fırsat. İyi değerlendirmek lâzım…
09.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|