ÇEŞNİ
Yere sağlam basmadan yapılmaz müzakere…
S
eviye aşağıda ve yüksekte pencere…
Kuyunun
tâ dibinden seyredilmez minare...
İnternet denen nesneye şöyle bir göz atalım.
Yine internet penceresinden…
Önce mektubu, sonra da faksı acımasızca yutan internet, yakında telefonu da rafa kaldıracak. Şimdilerde gözünü televizyon yayıncılığına dikmiş. Tüm dünya TV kanallarının internet üzerinden seyredilmesi yaygınlaşma istidadında…
Daha neler…
Almanya’da bir iki yıl içerisinde “telepatik yazıcı” denen bir cihazın üretiminden söz ediliyor. Şimdilerde yapılan testlerden olumlu sonuçlar alınıyor.
Telepatik yazıcı. Düşünmek sizden, yazmak ondan.
***
Bilgisayar terimlerinin Osmanlıcasını hiç merak ettiniz mi?
Biliyorsunuz bu terimlerin bir kısmı Türkçe’ye çevrilmekle beraber, büyük bir şekli İngilizce şekliyle dilimize girmiş. Türkçemizi bozarak Türkçeleşmiş...
Meselâ internet üzerinden “sohbet etmek” yerine hep “chatleşme” tabiri kullanılır. Yani “leşme” eki Türkçe ama asıl kelime, yani “chat” İngilizce.
Gözünü seveyim, “civanmert” birisi çıkmış, hiç üşenmeden bunların Osmanlıca meâllerini yine internet yoluyla insanlara iletmiş. Öyle ki, “Siz misiniz İngilizce’yi başımıza baş tâcı yapan, kendi dilimizi bize unutturan? Öyleyse bu bilgisayar terimlerini ceddimizin lisanıyla ifade edeyim de, ne mal olduklarını görün” dercesine kelimeler üretmiş.
Bazı terimlere de tam bir Osmanlı tokatı vurmuş. Bunlardan birkaç tanesini müsaadenizle arz edeyim.
İnternet: allame-i ulü’l-arz
Görev çubuğu: değnekü’l-vazife
Çift tıklama: tıkırtıü’l-tekerrür
Hard disk: edevâtü’l-civanmert
Anti spyware: müdafaü’l-hafiye
Mouse: zındık faresi
Klavye: tahtü’l-hurufat
My documents: hazine-i evrak
Google: kâşifü’l-âlî
Denetim masası: sehpa-i saltanat
Cd-rom: pervaneü’l-hafıza
Ekran: perdeü’l-temaşa
Messenger: havadisçi
MSN: elçi
Mail server: divanü’l-mektubat
Chat: muhabbetü’l-zaby
Ctrl alt del: has tımar zeamet
Hata raporu: malümatü’l-kabahat
Enter: duhul
Virüs: deyyus
Antivirüs: akıncı
Hacker: deyyusü’l-ekber
***
İnternet, kendisine musallat olan virüs gibi, eğer doğru kullanılmazsa, bizatihî kendisi de kalplerin, ruhların ve duyguların virüsü olur. Hasta eder, mahveder, öldürür. Bilhassa çocuklarımızın ve gençlerimizin interneti doğru kullanmalarını sağlamak, biz büyüklerin vazifesi olmalıdır.
Bizim internetle olan alâkamız, “müsbet malûmat” ve “dostlarla muhabere” çerçevesiyle sınırlıdır. İşte Münih’ten Memduh kardeşimizin Cuma’mızı tebrik sadedinde yazdığı güzel şiirin son beytiyle bu yazıya “son” diyelim:
“Bir nefestir canımız yar leblerinde berkarar,
Hey! Bu fanus-u sefa bir gün söner, canlar geçer.”
09.07.2006
E-Posta:
[email protected]
|