Batı Afrika sahillerinde seyrederken makinemiz arıza yapmıştı. Bu sebeple Senegal’in başşehri Dakar açıklarında bir yere demirlemek zorunda kaldım.
Makine arızası büyüktü. Krank şaft denilen parça ki bu bütün makine gücünü toplayıp harekete çeviren mildir, bükülmüştü. Gemimizin tersaneye girmesi gerekiyordu. Halbuki üzerimizde 10 bin ton şeker yükü vardı.
Hem geminin sigortası hem de yükün sigortası devreye sokuldu ve gemimiz romorkör eşliğinde seferini tamamladı. Yükümüzü boşalttıktan sonra tersaneye girdik. Onarımlarımız yapıldı.
Bu arada açık deniz romörkörünün gelmesi için Dakar’da uzun süre beklemek zorunda kalmıştık. Boş durmamak için ben de dahil olmak üzere bol bol balık tuttuk. Batı Afrika sahilleri balıkçılık açısından dünyanın en verimli sahilleridir. Bu bölgede yüzlerce çeşit balık bulunur. Hatta bazı Rus balıkçı gemileri ki bunlara küçük bir fabrika denilebilir balık avlamak üzere bu bölgeye gelmişlerdi.
Balıkçılığı hobi olarak yapan ve Dakar’da işi olan bazı Avrupalı zenginlerde buraya balık avlamaya geliyordu. Her ne ise bol bol balık tuttuk ve afiyetle yedik.
Bu balıkçılık dönemindeki en güzel hatıram ise Senegal’den yayın yapan bir radyo idi. 24 saat üzerinden devamlı olarak Kur’ân okunuyordu.
Eğer Kur’ân tecvid kaidelerine göre okunduğu takdirde dinlenmesine doyum olmaz. Aslında kaidesiz de okunsa yine de kulağa çok hoş gelmektedir. Balıkçılık ile beraber Zenci Afrikalıların dilinden bol bol Kur’ân dinledim ve çok istifade ettim. O zamanlarda “Keşke Türkiye’de de buradaki gibi devamlı Kur’ân okunan bir radyo kanalı olsa” diye düşünmüşümdür. Acaba Türkiye’de de böyle bir radyo kanalı var mıdır acaba…
Kur’ân-ı Kerim hiçbir kitaba benzemez. Zira Allah kelâmıdır. Okunması gibi dinlemesi de çok hoştur. Bir kitap tekrar okunduğunda usanç verir. Fakat Kur’ân binlerce kez okunsa da yine usanç vermez. Bu onun mucizevî yönlerinden birisidir. Hatta ölüm döşeğinde olan ve en ufak sesten bile rahatsız olanlar için Kur’ân’ı dinlemek adeta rahatlama vesilesi oluverir.
Kur’ân’ın bir tefsiri olan Risâle-i Nur’da da kısmen bu özellik vardır. Defalarca okunsa bile insana usanç vermez. Ben şahsen yaklaşık on defa bütün kitapları devrettiğim halde hâlâ okumaya devam ediyorum. Özellikle namazlardan sonra biraz Cevşen duâsından ve biraz da takip ettiğim kitaptan Risâle okumaya çalışıyorum. Bu sayede büyük ölçüde rahatlama ve huzur bulabiliyorum. Aksi takdirde aylarca vatan haricinde gurbet özlemi ile yaşamak çok güç bir iştir.
Bunun haricinde uzun seferlerde hemen hemen her gün geminin baş üstü denilen yerine çıkar, burada namaz sonrasında okunan sûre ve âyetleri okurum. İnsan Kur’ân okudukça huzur ve rahatlama duyuyor. Bakın Bediüzzaman’ın şiire benzer çok güzel bir sözü var, yazımızı onunla bitirelim.
“Dost istersen Allah yeter. Evet, O dost ise herşey dosttur.
Yârân istersen Kur’ân yeter. Evet, ondaki enbiyâ ve melâike ile hayalen görüşür ve vukuâtlarını seyredip ünsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter. Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.
Düşman istersen nefis yeter. Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer; kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.”
19.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|