Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Cömertliğin meyvesi



Yoksulun, fakirin, kimsesizin babasıydı o. En dikkat çekici özelliği hayrı, hasenatı, sevmesiydi. Tek kelimeyle cömertti o. Allah cömert değil miydi? Resûlullah cömert değil miydi? Kâinattaki her şey cömertçe kendilerine ihsan edilen rızıkları dağıtmıyorlar mıydı? Öyleyse cömert olmamaya hiçbir sebep yoktu. Mal biriktirilecekse hayır için biriktirilmeliydi? Biriktirilip biriktirilip de ahirette işe yaramayan malın ne kıymeti olabilirdi? Allah için ihtiyaç sahiplerine zamanı gelince verilmeyen zenginliğin ne hükmü olabilirdi?

O, dağıttıkça dağıtıyor, verdikçe veriyor, Allah da ona veriyordu. Birgün yanına bir ihtiyaç sahibi geldi! Yanında hiçbir yiyecek yoktu. Sadece üç dinar parası bulunmaktaydı. Birini ona verdi. Az sonra bir ihtiyaç sahibi daha geldi! Birini de ona verdi. Sanki anlaşmışlarcasına bir üçüncüsü daha geldi. Sonuncusunu da ona verdi. Hıristiyan hizmetçisi dayanamayıp, “Efendim, niçin birşey bırakmadın?” demekten kendini alamadı. Fakat birşey de yapabilecek durumda değildi!

Bu cömert insan sahabeden Ebû Umame’den başkası değildi. İlginç ya, o gün de oruçluydu. Elinde, evinde akşama yemek hazırlamak için ne bir yiyecek ve ne de bir para kalmıştı. Anlayışlı hizmetçi borç harç birşeyler alıp ona iftarlık hazırlamıştı. Yatsı namazını kılmak için namaza gittiğinde de yatağını hazırlamak için odaya girdiğinde, bir de ne görsün, yatağın yanında altınlar yok muydu? Şaşırmıştı hizmetçi. Namazdan gelince de, “Allah hayrını versin. Evin ihtiyacı olan parayı yatağın yanına bırakmışsın da bana söylemiyorsun. Onları yatağının altına koydum” dedi.

Şaşırmıştı Ebû Umame (ra). “Nasıl olur, ben yatağın yanına hiçbirşey bırakmadım!” Yatağı kaldırıp altınları gördüğünde de bütün bütün şaşakalmıştı. (Hilye, 10:129)

Bu, hiç şüphesiz onun cömertçe dağıtmasının peşin bir mükâfatıydı.

19.08.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.08.2006) - Hayat bir mücadele mi?

  (17.08.2006) - Cennete liyakat kesbetme

  (16.08.2006) - Samimiyet ve ciddiyet

  (15.08.2006) - Şereflerini neye borçlulardı?

  (14.08.2006) - Çıkış yolu

  (13.08.2006) - Dertlerden kurtulmak için

  (12.08.2006) - Cennet yolunda

  (11.08.2006) - En hayırlı insan

  (10.08.2006) - “Kurtuluş parolasını öğret!”

  (09.08.2006) - Şikâyet değil, şükür

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004