“İnsanların en iyisi insanlara en çok faydası dokunandır.” (Hadis-i Şerif)
Bu faydaların en büyüğü ise, hiç şüphesiz insanların dünya ve ahiret saadetlerinin temel taşı olan imanlarının kurtulması için didinmektir.
Bu hakikati herkesten önce Allah Resûlü (asm) yaşamıştı. Yürümesi, gezmesi, konuşması, sohbeti hep bunun içindi. Bunun için gerekirse mucize bile gösterilirdi!
Ziyad bin Haris’in anlattığına göre bir sefer suya ihtiyaç duyulmuştu. “Suyun var mı?” diye sordu Allah Resûlü (asm) yanındaki Ziyad’a. “Var, fakat size yetecek kadar değil” dedi Ziyad. Resûl-i Ekrem (asm), onu bir kaba koyup getirmesini istedi. Sonra da elini kaba sokup çıkardı. Parmakları arasından on çeşme halinde su fışkırmaya başladı. Allah Resûlü (asm) buyurdular ki:
“Eğer Rabbimden hicap duymasam sürekli su dağıtır ve içerdik. Ashabıma seslen, dileyen dilediği kadar içsin.”
Bu olay sahabenin imanını daha da arttırmıştı. Ziyad’ın kavminden gelen, bir heyet vardı. Kavimlerinin İslâma girdiklerini, her emre âmâde olduklarını belirtmişlerdi. Heyetten biri şöyle diyordu: “Kuyumuzun suyu azaldı. Çoğalması için duâ etmeni istiyoruz.”
Bunun üzerine Allah Resûlü (asm), yedi tane çakıl taşı getirtip eliyle ovalayıp duâ etti! “Kuyuya vardığınızda taşları birer birer atınız ve Allah’ın ismini zikrediniz” buyurdu.
Öyle yaptılar. Su o kadar çoğalmıştı ki bolluğundan dolayı suyun dibini göremez oldular. (Delâil, s. 147)
Gelişi bütün kâinat için şeref, bolluk ve huzur olan Rahmet Peygamberi (asm), ihtiyaç içinde kalan ümmetini gösterdiği mucizelerle suya kandırıyor, sıkıntılarını gideriyor, rahata erdiriyordu.
O rahmet peygamberiydi. Sıkıntı, dert, problem ve yokluktan da onun vasıtasıyla kurtulunurdu. O bolluk ve bereket peygamberiydi. Sıkıntı, dert, darlık ve yokluk içinde olan herkes ona koşuyor, onda derdine derman buluyordu.
13.08.2006
E-Posta:
[email protected]
|